Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Kıymetli dostlar! İman ve dinin kendine mahsus, bozulmaz, değişmez, bizzat Allah Teâlâ tarafından korunan; Kur’ân ve sünnete dayalı temelleri vardır. Geçtiğimiz haftalarda sizlere arz etmiştik. Kur’ân-ı Kerîm’in korunması gibi, Efendimiz’in (SAS) sünneti de Allah (CC) tarafından korunmaktadır.

        Bizlere dinimizi öğreten böyle bir temel varken, kafamıza göre, bizce güzel olarak gördüğü- müz bir şey iman ve İslâm’ın dışında kalabilir. Mesela “Allah’a (CC) iman nedir?”, “Allah (CC) nedir?”, “Nasıl bir Allah’a (CC) inanıyoruz?”, “Allah Teâlâ’ya nasıl inanırsak bu iman olur?” gibi soruların cevabı ancak kitap ve sünnetle anlaşılabilir.

        Cahiliye müşrikleri ve onlardan evvelki bir- çok putperest de kendilerince tanrılarını övüyorlardı. Kimisi tanrısı yorulmasın diye ona yardımcı olan putlar edindi. Kimisi melekleri tanrıya hizmet etmesi için kız çocukları gibi yardımcı olan varlıklar kabul etti. Bazıları yalnız kalmasın diye kendi uydurdukları şekillerle haşa “Çocuğu vardır” dedi, kimisi kullarla beraber olduğunu iddia etti. Hatta tanrı ile peygamberin güreş tutup yeni- şemediğini dahi söyleyenler oldu.

        Bütün bunların temeline baktığınızda iki şeyi görürsünüz... Birinci olarak insanların kendi anlayışlarıyla Allah’ı methetmeye çalıştıklarını, ikinci olarak da Allah’ı kendileri gibi zannetmelerini. İşte Allah’ın (CC) vahyinden uzak kalan insan böyle karanlık kuyulara yuvarlanırken kendisi “Mesafe kat ediyorum” diye düşündü ve inananlarla da alay etti.

        Üstad Necip Fazıl ne güzel söylemiş

        “Asrımı kokutanlar mürteci diyor bana,

        Yükseldik sanıyorlar alçaldıkça tabana.”

        İnsanlar ne kadar akıllı olurlarsa olsunlar mânâ ve iman açısından, kitap ve sünnete müracaat etmeden asla doğru yolu bilemezler. Cenâb-ı Hakk bizi sırât-ı müstakiminden ayırmasın.

        EFENDİMİZ'E (SAS) İTAAT HUSUSU

        “Peygamber size ne verdiyse onu alın, neyi de size yasak ettiyse ondan vazgeçin. Allah’a (CC) karşı gelmekten sakının.”

        Haşr - 7

        “Andolsun ki, Allah’a (CC) ve ahiret gününe kavuşmayı uman, Allah’ı (CC) çok zikreden kimseler için Resûlullah (SAS) (uyulacak) en güzel örnektir.”

        Ahzâb - 21

        “(Resûlüm!) De ki ‘Eğer Allah’ı (CC) seviyorsanız bana uyunuz ki Allah (CC) da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın’.”

        Âl-i İmrân - 31

        “Biz seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik.”

        Enbiya - 107

        “Andolsun size içinizden öyle bir peygamber gelmiştir ki, sizin sıkıntıya düşmeniz O’na (SAS) çok ağır gelir. O (SAS) size çok düşkün, müminlere karşı da çok şefkatli ve merhametlidir. (Senden) Yüz çevirirlerse de ki ‘Allah (CC) bana yeter. O’ndan (CC) başka ilâh yoktur. Ben sadece O’na (CC) güvenip dayanırım. O (CC) yüce arşın sahibidir.’”

        Tevbe 128 - 129

        Âyet-i kerimelere bakıldığında Cenâb-ı Hakk’ın Efendimiz’e (SAS) itaat etmeyi, O’na (SAS) tabi olmayı açık bir şekilde emrettiği görülmektedir. Ama maalesef günümüzün insaftan ve izandan yoksun bazı âlim geçinen kimseleri Efendimiz’e (SAS) itaat hususu Allah’ın (CC) emri değilmiş gibi konuşmalar yapmakta, insanların akıllarını karıştırmaya çalışmaktadırlar.

        Halbuki bugün vatana, millete, dine ve diyanete, fakire, fukaraya, dünyanın dört bir tarafındaki muhtaç durumdaki insanlara ve Müslümanlara her türlü hizmet için, Efendimiz’e (SAS) muhabbet eden kimseler koşmakta ve bu hizmetleri hep bu insanlar yapmaktadır. Âlim; Allah’ı (CC) ve Efendimiz’i (SAS) bilen, tanıyan adama denir. Bir dikili ağacı olmayan, üç kişiyi irşad etmekten aciz, Müslümanların hayatına çözüm üretmeyen kimselerin bu ümmete bu kadar haksızlık ve hakaret cüretine nereden kapıldığını çok merak ediyorum.

        Efendimiz’e (SAS) muhabbetle hareket edenler din adına ne zaman bir şey söylense tatbik etmek için ellerinden geleni yaparlar. Efendimiz’e (SAS) muhabbetin gerekli olmadığını iddia edenler, içlerindeki muhabbetsizlikle Efendimiz’in (SAS) yolunu ne kadar takip ediyor, O’nun (SAS) sünnetini ne derece ihya ediyorlar?

        İnsaf; dinin yarısıdır demişler...

        Allah (CC) cümlemizi ve nesillerimizi bu nevi güruhların şerrinden muhafaza eylesin.

        EFENDİMİZ'İN (SAS)HAZRET-İ FATIMA (RA) ANNEMİZİ UYARMASI

        Hazret-i Fatıma (RA) annemiz bir gün Efendimiz’e (SAS) hem çocuklarla hem evle uğraşmaktan dolayı biraz zorlandığını, yanında hizmet edecek, kendisine yardımcı olacak birisine ihtiyaç duyduğunu arz etti. Efendimiz (SAS) de “Hakkına riayet edebilirsen tabii ki yanına yardımcı alabilirsin” buyurdu. Fatıma (RA) annemiz “Yâ Resûlallah (SAS)! Yediğimden yedireceğim, giydiğimden giydireceğim, kendim için yaptıklarımı onunla paylaşacağım, inşallah hakkına riayet edeceğim” buyurdu.

        Efendimiz (SAS) günde en az iki kere, evleri bitişik olmasına rağmen Fatıma (RA) annemizin evini ziyârete giderlerdi. Bir gün geldiklerinde Fatıma (RA) annemizle yardımcısının evi süpürdüğünü gördü. Efendimiz (SAS) Hazret-i Fatıma’ya (RA) hitap ederek “Gözümün nûru Fatımacığım, sen ne yapıyorsun? Bak bu yaptığın kul hakkına girer” diyerek hizmet eden kişiyi işaret etti ve sonra şöyle buyurdu:

        “Sen gölge tarafta evi süpürüyorsun. O ise güneş alan kısmı süpürüyor. Daha fazla terliyor ve eziyet çekiyor. Sen peygamber kızısın, bu hususta bile dikkat etmen icap eder.”

        Artık kul hakkı neye denir ve nasıl tespit edilir, sizi peygamber ahlâkıyla ve nuruyla düşünmeye davet ediyorum...

        Diğer Yazılar