Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        KIYMETLİ dostlar! Sokaktan geçen herhangi bir insana dahi sorsanız “Gaffâr” isminin Allah Teâlâ’nın mağfiret edici, affedici olduğuna ait bir kelime olduğunu bilir. Fakat mevzu Cenab-ı Hakk’ın esma-i ilahisi olunca durum biraz farklılaşıyor.

        Bir kabahat işlediğimizde biz o kabahati bir kere yapmakla kalmayız her zaman. Eksik yönümüz bir tane değildir ki...

        Hem hatayı tekrar edebiliriz, hem de eksik yönlerimizi tamamen yok edemeyiz. Farklı farklı alanlarda hatalarımız vardır. İşte biz defalarca aynı hatayı yapsak ve tövbe etsek, yine yapıp yine tövbe etsek de boynumuzu büküp pişman olarak her istiğfar edişimizde, kapısına müracaat ettiğimizde mağfiret edici olarak bulunan Allah’ın (CC) ismidir Gaffâr.

        Allah Teala bunu o kadar çok yapar ki... “Gaffâr Allah” dediğinizde ve bunu tesbih olarak yaptığınızda, bunu düşündüğünüzde aslında şöyle düşünürsünüz. “Gaffâr Allah” demek “Mağfiret eden Allah” demek değildir sadece. Kul her ne şekilde olursa olsun, nasıl dönerse, nasıl müracaat ederse etsin, O’nu (CC) hep Gaffâr, affedici, mağfiret edici olarak bulduğundan dolayı Gaffâr Allah’tır.

        Şimdi tövbe ettin, Allah (CC) seni affetti, Gâfirdir Allah. “Ğafiriz zenbi” buyuruyor zaten. Ama Gaffâr dediğimizde insan günah işlemeyi âdet edinmişse, Rabb’i onu affetmek üzerine kararlı anlamına gelmektedir. Ve öyle bir şey ki, Gaffâr denildiğinde “Ben bunu on kere yaptıktan sonra mı O’nun (CC) Gaffâr olduğunu dahi iyi gördüm, yoksa yirmi kere yaptıktan sonra mı daha Gaffâr’dı?” diye düşünmemek lazım.

        Sizin günahınız ne kadar çok olursa olsun, günahların çokluğu karşısında da çokça mağfiret edendir Gaffâr. Bir günahı ısrarlı şekilde, devamlı, çok yapmanız karşısında da Gaffâr’dır. Başka nedir? Çeşitli günahlarla da karşısına gelseniz yine müracaat edilecek olan mağfiret edici; Gaffâr’dır.

        Baktığımızda insanların hareketlerinin çoğu aslında bir etkiye tepkidir. Mesela psikologlar veya psikiyatrlar niye bizden daha başarılı olurlar insan hakkındaki tahlillerde?

        Bizim hareket olarak gördüğümüz bir şeyi biz sebep olarak kabul ederiz çoğu zaman. Psikologlar ise öyle yaklaşmaz. Pedagoglar, çocuk psikolojisiyle ilgilenenler böyle bakmaz. Hareketi bir şeyin neticesi olarak görürler. Dolayısıyla onun sebebiyle de alakalı düşünürler. Mesela bir çocuk diğerine vurdu... Canı yandığı için çocuk bir yere vurabilir. Çok acıyordur canı, duvara vurur. Annesine kızdığı için, oyuncak istediği için vurmak fiili de aynıdır. Fakat o vurma fiilini meydana getiren sebepler çok farklıdır.

        Şimdi Allah Gaffâr’dır. Kabahat ettiğimizde biz kabahati ve günahı hep bir hareket olarak görürüz. Fakat o günahın sebepleri çoğu zaman değişir. Bazen bir şeye kızdığınız için aynı hatayı yaparsınız. Bazen de bir şeyi sevdiğiniz için yaparsınız.

        Hırsınızdan yapabilirsiniz. Gafletinizden yapabilirsiniz. O zaman Gaffâr’ın bir başka yönü ortaya çıkıyor burada. Gaffâr aynı zamanda ne demek? Sadece senin yaptığın ortada görünen harekete değil, onun sebeplerine de muttali olarak seni affeden Allah Teâlâ demektir.

        Kıymetli dostlar! Allah Teâlâ bütün günahları affedicidir, muhakkak ve hiç şüphesiz. Fakat bunun olabilmesi için bizim Allah’ın (CC) mağfiretine inanmamız, ondan ümidi hiç kesmememiz şartı vardır. Bu da iyilikleri de kötülükleri de küçük görmemek şuuruyla yaşamak ve hayatımızda bunu göstermekle olur. Cümlemizin Allah’ın (CC) affettiği, mağfiret ettiği kullarından olmamız duasıyla sizleri selamlıyorum...

        AYET-İ KERİME

        “De ki: ‘Ey haddi aşarak nefislerine karşı israf etmiş olan kullarım! Allah’ın (CC) rahmetinden ümidi kesmeyin. Çünkü Allah (cc) bütün günahları bağışlar. Şüphesiz ki O (CC) çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir’.” Zümer - 53

        HADİS-İ ŞERİF

        “Kim başkasının kusurlarını affederse, Allah (CC) onun şerefini daha da artırır. Kusuru affetmekle kimsenin şerefi eksilmez.”

        Hadis-i şerif - Ahmed b. Hanbel (Müsned)

        ALLAH (CC) BENİ DE AFFEDECEK Mİ?

        EVLİYÂDAN bir zât bir gün sevenleriyle sohbet ediyormuş. Sohbet bir yerde Cenâb-ı Hakk’ın rahmetine, mağfiretine gelmiş. Hazret başlamış tatlı tatlı anlatmaya:

        “Allah Teâlâ şöyle merhamet edecek, kendisine şirk koşmadan, imân ile âhirete gelenleri böyle affedecek, dünyada yaptıklarından pişman olan kulunu âhirette bir daha pişman etmeyecek, hatalarını yüzüne vurmayacak, ikramıyla, ihsânıyla mü’minleri utandıracak.”

        O zâtın kendisini çok seven, hatta bu sevginin verdiği güç ve azimle, içine düştüğü bataklıktan tövbe edip dönen bir talebesi varmış. Gözyaşlarıyla hocasına dönmüş:

        “Allah (CC) beni de affedecek mi?” diye sormuş.

        Bu soruya kadar, sesindeki şefkat ve merhametle dinleyenleri mest eden o zâtın sesi birden değişmiş, kaşları çatılmış ve talebesini şöyle azarlamış:

        “Sen kim oluyorsun da böyle bir soru sorabiliyorsun! Günahınla mı büyükleniyorsun Allah’a (CC)! Değil sen, cümle mahlûkâtın toplanıp işleyebileceği en büyük günah bile, Allah’ın (CC) rahmeti, merhameti yanında ne kadar büyük olabilir ki!”

        Diğer Yazılar