Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        KIYMETLİ dostlar! Bir yerde Allah (CC) için konuşulanları; vaaz u nasihati, sohbeti dinlemek çok mühim bir iştir. Sohbet; Allah (CC) için birbirini sevmenin şiarı, kalplerin birleşmesine vesile olan, insan için de muhakkak gerekli bir nimettir. Zira her bir insan tek ve özel olarak yaratılmış olsa da asla yalnız kalamaz, tek başına huzur bulamaz. Yalnızlık, uzlet ve halvette bulunan bir kimse, diğer insanların ve mahlûkatın varlığından haberdar olmasıyla ve o ruh haliyle yalnızlığa tahammül edebilir. Kendisinden başka canlıların kalmadığını idrak eden bir kişi, bir dakika bile bu dünya hayatında var olmayı başaramaz. Çünkü Allah Teâlâ bizi kullarıyla, diğer mahlûklarıyla beraber terbiyeye ve dünya sahnesine almıştır.

        Allah (CC) rızası için yapılan sohbetler; Allah’ın (CC) razı olduğu güzellikleri, ruhun istediği makamları bir anda insana açabilir. Hatta hangi sohbet olursa olsun bir insan, Allah (CC) rızası için bir küçük meseleyi halletmeye uğraşsa, uğraştığı şey lisanla ilgili bir kaideyi anlatan bir ders bile olsa, hiç ümit etmediği şeyleri, hiç ummadığı manaları anlayabilir. Bir kimsenin samimiyet, ciddiyet ve edeple hareket etmesi, ona muhakkak güzelliklerin yolunu açar.

        Sohbet, okumak, öğrenmek; bunlar basit şeyler değildir. Bir sohbetle insanın hayatı tamamen değişebilir. Yeni tabirle “sıçrama” diyorlar ya! İnsan, bu sıçramayı yapabilir. Bu, sohbete verdiğiniz ehemmiyetle doğru orantılıdır ve paraleldir. Siz “Hakk” için o sohbeti dinlediğinizde; ne kadar ehemmiyet verirseniz o kadar istifade edersiniz. Bütün hadise; insanın yaşadığı, kendisine verilen dersi fark etmesiyle alakalı ve ilintilidir.

        SOHBETİ ÖNEMSEMEK LAZIMDIR

        Bir çocuğun bir sözü yahut davranışı bizlere ibret vesilesi olabilir, bir çocuğun ağzından bile Allah (CC) bize bir ilim, bir fikir, bir irfan verebilir. Eski insanlar buna çok dikkat ederlermiş, yolda karşılaşıp selam verdikleri insanların kim olduğuna bakıp ondan bir mana çıkarır, kendilerine göre yol belirlerlermiş. Bu, bizim mayamızda bulunan “irfan” medeniyetinin bir sonucudur. Hatta eskiden dervişler, sûfiler, “Kâinatı görüp hiçbir şeyin boşuna yaratılmadığını fark etmek” için ilim meclislerinde, sohbet meclislerinde bulunmanın yanında, sefere çıkarlarmış. Eskiden böyle değilmiş; kurdun, kuşun, yaprağın, suyun akışından bile insanlar mana elde edermiş.

        Yunus Emre’nin şu nutkunu bilenleriniz vardır:

        “Dolap niçin inilersin

        Derdim vardır inilerim

        Ben Mevlâ’ya âşık oldum

        Anın için inilerim.”

        Bunu adam niye söyler? Bu alay edilecek bir şey değildir. Nasıl bir derdi var ki; nehrin karşısında buğday öğütmek, değirmeni çalıştırmak için kurulmuş bir su dolabından bile Allah’ın zikrini tahsil edebiliyor. Kâinattan bu manayı çıkarabilen kişi; âyet, hadis sohbetlerinden neler çıkarır bir düşünün...

        Bir kişi Allah (CC) rızası için konuşuyorsa, “Sen kimsin ki dinleyelim?” denmez. Bir insan arıdan, çiçekten, kâinattan, çocuktan bile bir şey öğrenebiliyorsa, insandan da bir şey öğrenebilir. Ümidimiz Allah’tandır.

        Büyük âlim Ahmed Ziyâüddîn Gümüşhânevî Hazretleri’nin söylediği gibi:

        “Oğlum samimi niyetle siz gelin, edebinizle oturun; burada ben değil horoz olsa yine alacağınızı alırsınız.”

        Fatih’te çarşamba pazarında akşamleyin pazara çıkardım. Akşam pazarı ucuza olacağına daha pahalı olurdu. Meğer diğer malları satmak için en öne koydukları güzel malları en son satarlarmış, mal iyi olduğu için de pahalı olurmuş.

        Sohbette de sohbeti eden kişi; dinleyenlere en güzelini anlatmaya çalışır. Kitap da öyledir. Bir insan düşündüklerinin milyonda birini konuşur; milyonla konuştuğu şeyin milyonda birini yazar. Dolayısıyla mü’minin, hiçbir ilim meclisini, hiçbir sohbet meclisini küçümseme gibi bir bakışı, bir düşüncesi olamaz olmamalıdır.

        Sohbeti önemsemek, okumayı şahsiyet terbiyesi için yapmak lazımdır. “Gidelim de bilgi alalım” diye sohbete giden kişiden yüz sene gitse de bir şey olmaz.

        ***********

        KISSA

        BİR kişi yıllarca uğraşmış ancak ilim öğrenememiş, bir türlü kavrayamamış. Sonra arkadaşlarından sıkıldığı ve kendisiyle de dalga geçtikleri için bir mağaraya saklanmış, orada ağlamaya, üzülmeye başlamış. “Ben ne yapacağım? İlim tahsiline geldim öğrenemiyorum. Memleketime ilim öğrenmeden dönsem rezillik; başka türlü yapsam o da ayrı bir rezillik; nasıl yapayım?” derken, devamlı damlayan bir su sesi duymuş. Başını çevirmiş; mağaranın ağzında mermerin üzerine devamlı damlayan suya bakmış ki, su damlaları mermeri delmiş.

        Bunu görünce kendi kendine şöyle demiş:

        “Bu su aynı yere damlaya damlaya mermeri oymuş; vallahi ben öğrenemesem de ısrar edeceğim. Eninde sonunda şu su kadar olamam mı?”

        ***********

        HADİS-İ ŞERİFLER

        “Bir topluluk Allah’ı (CC) zikretmek üzere bir araya gelirse melekler onların etrafını sarar; Allah’ın (CC) rahmeti onları kaplar; üzerlerine sekînet iner ve Allah Teâlâ onları yanında bulunanlara över.”

        (Hadîs-i Şerîf- Müslim)

        “Âlimlerin sohbetine katılın, onlara yakın oturun! Çünkü Allah Teâlâ, yağmurla ölü toprağı dirilttiği gibi, ölü kalpleri de hikmet nûru ile diriltir.”

        (Kaynak: Taberânî)

        “Bir defa sâlih kimsenin sohbetinde bulunmak, defalarca kötü kimselerin sohbetlerinde bulunmanın günahlarına kefâret olur.”

        (Kaynak: Deylemî)

        Diğer Yazılar