Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        ANTALYA’DA jüriler dün toplandılar ve kararlarını verdiler. Toplantılardan çıkan sonuçları bu akşam hep birlikte öğreneceğiz. Burada, son 2-3 gündür ‘Kimler ödül alır?’ diye başlayan sohbetlerde herkesin üstünde anlaştığı kesin favorilerden söz etmek zor. ‘Kuzu’, ‘İtirazım Var’, ‘Sivas’, ‘Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku’ ve ‘Guruldayan Kalpler’ gibi öne çıkan filmler var ama jürinin kararlarını kestirmek kolay değil. Burada konuştuğum herkesin farklı bir favorisi var. Bu durumun jüri kararlarına da yansıyacağını ve ödüllerin yönetmelik izin verdiği ölçüde birçok film arasında paylaştırılacağını öngörmek mümkün. Bu arada, favorilerden ‘Sivas’ın Venedik’te ve İstanbul’daki basın gösterisinde aldığı olumlu tepkileri Antalya’da pek almadığını belirtmem gerekiyor. Dolayısıyla hem kesin favorilerin olmadığı hem de kararların çoğunun sürpriz olarak karşılanmayacağı bir ödül gecesi bekliyorum. Daha basitçe özetlemek gerekirse Oscar tahmini yapmanın bu yıl Altın Portakal tahmini yapmaktan daha kolay olduğunu söyleyebilirim...

        KİM KAZANMALI?

        Beğendiğim ilk 3 film sırasıyla ‘Sivas’, ‘Kuzu’ ve ‘İtirazım Var’. Ana jürinin ‘Sivas’ı en iyi ilk film dalında ödüllendireceğini tahmin ediyorum. Ana kategorilerdeki favorilerim ise aşağıda. İki büyük para ödülü tek filmde toplanmasın diye Antalya’da en iyi filmi kazanana haklı olarak yönetmen ödülü verilmiyor. Ben de bu eğilime uygun davrandım. Bu arada kadın oyuncuda Nesrin Cavadzade (Kuzu) ve erkek oyuncuda Necip Memili’ye (Guruldayan Kalpler), yönetmen dalında ise Çiğdem Vitrinel’e (Fakat Müzeyyen...) hiç itirazım olmayacağını da belirteyim.

        Guruldayan Kalpler

        ÖZELLİKLE Woody Allen’ın sinemada en sevdiği motiflerden biri, toplumun farklı kültürel ve ekonomik kesimlerinden gelen insanları yüz yüze getirmek, sonra da olup bitenleri gözlemektir. Bir tür füzyon gibidir bu. Ömer Uğur’un yönettiği ‘Guruldayan Kalpler’ de tam olarak bunu yapıyor. Ailesiyle açlık sınırında yaşayan inşaat işçisi Yaşar, soyut heykelleri 50 bin dolar gibi fiyatlara satılan ünlü bir sanatçının yanında işe giriyor. Caner Güler’in yazdığı senaryo, bu parlak buluşun devamını getirmeyi başarıyor. Yaşar ve ailesinin soyut heykellerle olan ‘imtihan’ı, birbirinden eğlenceli sahnelere vesile olurken film, çağdaş sanatın işlevi ve güzelliği konusunda taraflı ve ikna edici bir tavır benimsiyor. Öte yandan senaryo Marcel Duchamp’dan bu yana çağdaş sanat tarihini ve teorisini bilenler için de ironik bölümler içeriyor. ‘Oflu Hocayı Anlamak’la birlikte festivalin en eğlenceli iki filminden biri olan ‘Guruldayan Kalpler’ halk jürisi ödülünün de favorilerinden. Filmin Notu: 6.5

        İyi Biri

        ANTAKYA’NIN bir köyünde yaşayan Mızrap, ‘40 yaşına geldin hâlâ adam olamadın’ diyen babası tarafından evden kovulunca köpeği Karakız’la birlikte Mut’ta oturan askerlik arkadaşını bulmak üzere yola çıkar... Yolculuğu boyunca birçok insanla karşılaşır, farklı serüvenler yaşar. Bir noktadan sonra yol, ‘iyi biri’ olduğuna inanan Mızrap için bir tür sınava dönüşür. Yönetmen Ayhan Sonyürek’in popüler bir TV dizisi estetiğiyle çektiği ‘İyi Biri’ni, ‘iyi niyetli’ bir film olsa da inandırıcılıktan uzak, abartılı ve yüzeysel buldum. Filmin galasındaki seyirci tepkileri ise kayda değerdi. Mesela Mızrap’ın asker zoruyla söylediği 10. Yıl Marşı sırasında neyi alkışladıklarını anlayamadım. Bir tür psikolojik işkence olarak marş söyletilmesini mi, yoksa marşın kendisini mi alkışladılar? Bana daha çok bir şuursuzluk anı gibi geldi. Filmin Notu:5

        Annemin Şarkısı

        EROL Mintaş ilk uzun metrajlı kurmaca filminde dokunaklı bir öyküyle geldi karşımıza. Mintaş’ın duygu sömürüsü yapmadan, sade bir yaklaşımla anlattığı öykü, 1990’larda devlet tarafından sürüldüğü köyüne dönmek isteyen Nigar ile İstanbul’da öğretmenlik yapan oğlu üzerine kurulu. Kürtler üstündeki polis baskısının ‘kibarca’ da olsa günümüzde devam ettiğinin altını çizen film, Nigar’ın aradığı, oğlunun ise bir türlü bulamadığı o esrarengiz dengbej şarkısıyla hem yitip giden bir kültüre hem de yuva özlemine dikkatimizi çekiyor. Filmin zayıf yanı, konuyu uzatması ve tekrarlara düşmesi. Bir yan öykü olarak simgesel bir anlam taşıyan ‘hamilelik’ de bana biraz klişe geldi. Yine de politik alt metinleriyle festival seçkisine katkıda bulunan nitelikli bir film olduğu kesin. Filmin Notu:6

        Diğer Yazılar