Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Filmin notu: 7

        En iyi film dahil 4 Oscar kazanan, Alejandro G. Inarritu’un yönettiği “Birdman: Or (The Unexpected Virtue of Ignorance)”, süper kahraman Birdman rolüyle tanınan ve tiyatro sahnesinde prestij kazanmaya çalışan bir oyuncunun öyküsünü anlatıyor

        Broadway sahneleri Hollywood yıldızları için prestij kazanma yeridir. Riggan’ın (Michael Keaton) derdi de aynı ama durumu daha özel ve “acil”. Hollywood’da yıllar önce süper kahraman Birdman ile yaptığı kariyere başka hiçbir şey ekleyememiş olmasını unutturmak, küllerinden yeniden doğmak istiyor. Raymond Carver’ın öykülerinden uyarladığı, yönettiği, başrolünü oynadığı ve yapımcılığını da üstlendiği oyunla tiyatro dünyasında başarılı olmayı arzuluyor. Lakin, başta “hipergerçekçi” ukala oyuncusu Mike Shiner (Edward Norton) olmak üzere önünde o kadar çok engel var ki... oyuncunun öyküsünü anlatıyor

        Riggan’ın New York entelektüel çevrelerine kendini kabul ettirme mücadelesi, onun için bir hayat memat meselesinden farksız. Dolayısıyla, “Birdman” öncelikle başarısızlık korkusu ve bu korkunun insan ruhuna vereceği zararların boyutu üzerine bir film. Film boyunca sık sık iç sesini dinlediğimiz ve bir süper kahraman olarak “hayali yetenekleri”ne şahit olduğumuz Riggan’ın iç dünyası büyük bir harabeden farksız. Nevrotik olmanın ötesinde hayalle gerçeğin birbirine karıştığı tehlikeli bir bilinç durumunda yaşıyor. Kızı Sam (Emma Stone), yapım amiri Jake (Zach Galifianakis) dahil çevresindekilerin de durumu çok iyi değil ama hepsi Riggan gibi oyuna kalplerini koymaktan çekinmiyorlar. Karşılarında ise medya ve entelektüeller var. Kendi manşetini düşünen muhabirler bir yana “asıl düşman” New Yorklu entelektüelleri simgeleyen tiyatro eleştirmeni Tabitha (Lindsay Duncan) elbette! Tabitha, Hollywood’a (hatta orada verilen ödüllere) karşı inanılmaz derecede önyargılı ve nefret dolu bir karakter. Dolayısıyla filmde belirli bir medya ve entelektüel düşmanlığından söz etmek mümkün. Inarritu, Tabitha’nın seçkinci kibri ile oyun için her şeyini ortaya koyan Riggan ve diğer oyuncuların içtenliğini karşı karşıya getiriyor. Film, “İyi sanat için zekâ ya da entelektüel donanım değil, duygu ve sahicilik gerekir” demeye getiriyor. Inarritu, sokakta tek bir seyircinin ilgisi için “Macbeth”ten tirat okurken kendini paralayan oyuncuyu boşa koymuyor filme. “Birdman” oyuncuları kutsayan bir film. Aldığı Oscar ödüllerine buradan da bakabiliriz.

        HAYALLERIYLE GERÇEKLIK ARASINDA

        Ne var ki, hikâyenin yapısı, tipik bir Hollywood karakter dramından farksız. Sinir krizinin eşiğinde sevgisizlikten mustarip karakterler; Riggan’ın ilgisiz bir baba ve eş olarak çektiği vicdan azapları, oyunculuğun ne kadar özel bir meslek olduğuna dair attığı tiratlar, başarısızlık korkusunun karşısına Birdman olarak çıkması... Benim için filmi çekici hale getiren kesinlikle bunlar değil, Inarritu’nun gösterişli ve tutkulu anlatımı. Inarritu, dijital geçişlerin yardımıyla son bölüme kadar bütün filmi “tek bir plan” gibi çekmiş. Riggan’ın hayalleriyle gerçeklik arasındaki montajsız geçişler tek plan içinde daha çarpıcı, anlamlı duruyor. Tek plan tercihi, Riggan’ın üstündeki zamanın baskısını ve mekânın boğuculuğunu vurguluyor. Bir sahnede kamerayı oyuncusundan önce koridora çıkartıp bekleten Inarritu, kendi varlığını da seyirciye hatırlatıyor. Birkaç sahnede fon müziğini çalan davulcuyu gösterdiğini de unutmayalım. Filmin sevdiğim bir başka yanı da mizah duygusu oldu. Başta Riggan’ın antre kaçırdığı sahne olmak üzere “Birdman”in ileride tiyatro üzerine çekilmiş en iyi filmlerden biri olarak anılacağını düşünüyorum. Ayrıca, sadece Michael Keaton’ın oyunculuğu için dahi “Birdman”in görülmesi gerektiğine inanıyorum.

        Diğer Yazılar