Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        En iyi film dahil 6 dalda Oscar’a aday olan “Lion”, 1986 yılında Hindistan’da kaybolan Saroo Brierly’nin gerçek hayat hikâyesini anlatıyor. Garth Davis’in yönettiği filmde Dev Patel ve Nicole Kidman başarılı performanslarıyla öne çıkıyorlar

        Filme çekilmiş gerçek bir hikâyenin etkisi, bazen hayal ürünü hikâyelerin asla ulaşamayacağı kadar güçlü olabiliyor. “Lion” belki mükemmel bir film değil ama finalde yaşattığı duygular gerçekten sahici ve unutulmaz... Saroo Brierly’nin “A Long Way Home” adlı kitabından Luke Davies tarafından sinemaya uyarlanan “Lion”, dört ana bölümden oluşuyor. Her bölümün farklı temalara odaklanan 3 kısa, 1 orta metrajlı film gibi tasarlandığı söylenebilir.

        BÜYÜK ŞEHİRDE TEK BAŞINA

        Yoksulluğa karşı birbirlerini severek direnen bir ailenin öyküsünün anlatıldığı ilk bölümde, 5 yaşındaki Saroo’nun (Sunny Pawar) kaybolmadan önceki hayatından kesitler seyrediyoruz. Saroo ve abisi Guddu trenlerden aldıkları bir torba kömürü sütle takas ediyorlar. O süt, ailenin en önemli besini. İki kardeşin yine üç beş kuruş kazanma uğruna evden çıktıkları bir gece Saroo, istasyonda Guddu’yu kaybedince uyumak için bir trene giriyor... Uyandığında yolcusuz hareket eden tren birkaç gün sonra Kalküta’ya vardığında, Saroo kendini hiç bilmediği bir şehirde, dilini konuşmadığı insanların arasında buluyor. 1986 yılının Kalküta’sında geçen ikinci bölüm, büyük şehrin acımasızlığı ve sokaklardaki kaos üzerine, neredeyse bir gerilim gibi çekilmiş. Saroo, sorumluluk sahibi bir yetişkinin dikkatini çekene kadar şehirde tek başına tehlikeli günler geçiriyor.

        KÜLTÜREL UYUM SORUNLARI

        Saroo’nun yetimhaneden Avustralya’ya uzanan hikâyesini anlatan üçüncü bölüm sadece kurtuluş değil, kabulleniş üzerine... Ailesini bulma umudunu kaybeden Saroo, kendisini evlat edinen Avustralyalı çifte (Nicole Kidman-David Newman) hiç zorluk yaşatmıyor. Ama aynı ailenin evlat edindiği diğer Hint çocuk Mantosh, ciddi uyum sorunlarıyla katılıyor aralarına.

        SAROO'NUN KİMLİK PARÇALANMASI

        Dördüncü ve son bölüm, 25 yaşındaki Saroo’nun (Dev Patel) denizden sağlıklı, güçlü bir genç olarak çıkmasıyla açılıyor. Yönetmen Garth Davis’in bir tür yeniden doğum hissi verdiği bu sahneden sonra Saroo’nun geçmişine sünger çektiği, yeni hayatına uyum sağladığı anlaşılıyor. Ama bir seyirci olarak içten içe, Saroo’nun Hindistan’daki ailesini bulmasını istiyoruz... Çünkü ailenin sevgisi aklımızdan çıkmıyor. Seyircinin içindeki arzuyu bu kadar güçlü tutabilmek kuşkusuz yönetmenin başarısı. Saroo da bir süre sonra kendini bu arzuya bırakıyor. Arkadaşlarının evinde gördüğü geleneksel bir Hint yemeği, çocukluk hatı- ralarını tetikliyor ve Google Earth’ün rehberliğinde köyünü aramaya başlıyor. Ne var ki, Saroo’nun arzusu giderek bir saplantıya ve ruhsal bir kayboluşa dönüşüyor. Geçmiş öylesine sabit fikir haline geliyor ki sevgilisinden (Rooney Mara), ailesinden ve hatta hayattan bile kopuyor; bir tür kimlik parçalanması yaşıyor...

        FİNAL GÖZLERİ YAŞARTIYOR

        Film boyunca Saroo’nun hayatındaki her şeyin biraz üstünkörü, yüzeysel geçildiği söylenebilir. Ama yönetmen Garth Davis’in filmin odağını iyi belirlediğini, Saroo’nun Hindistan’daki ailesine kavuşma arzusunu görselleştirme konusunda başarılı olduğunu düşünüyorum. Aksi halde, gerçek görüntülerin kullanıldığı final o kadar çarpıcı olamazdı. “Lion” iyiliğin, neleri değiştirebileceği üzerine bir film aynı zamanda. Finalde gözlerimizi yaşartan biraz da bu...

        Diğer Yazılar