Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        “Ready Player One”ın gösterime girdiği hafta Steven Spielberg’ün filmografisine odaklandım ve en iyi 10 filmini belirlemeye çalıştım. “Duel” hariç klasikleşmiş yapıtlarını atlamamaya özen gösterdiğim listede bazı kişisel tercihlerin olduğu da inkâr edilemez.

        1.Üçüncü Türden Yakınlaşmalar (Close Encounters of the Third Kind) - 1977 Bilimkurgu sinemasının mihenk taşlarından... Spielberg, “kötü niyetli, istilacı uzaylılar” fikrini bir yana bırakarak “uzaylılarla insanlar arasındaki iletişim” fikrinden yola çıkar yeni bir bakış açısı getirir. Bilim insanları iletişim için müziği kullanırken, uzaylılarla telepatik bağ kuran insanların öykülerini de izleriz. Dışarıdan bakıldığında saplantılı gibi görünseler de amaçlarına ilerlerler.

        2.E.T. - 1982 Popüler kültüre damgasını vurmuş gerçek bir klasik ve bilimkurgu başyapıtı... Gerçekten “E.T.”siz bir bilimkurgu tarihi yazmak zordur. Dost canlısı ufak tefek uzaylıyla banliyö çocukları arasındaki sevgi ve dayanışma bağı, bugün hâlâ birçok filme ilham vermeye devam ediyor. 1980’lerde Reagan’ın ve muhafazakârlığın yükseldiği bir dönemde, çocukların tek başlarına ailelerine ve devlete rağmen uzaylıya düşman gözüyle bakmamaları, hatta korumaları kuşkusuz az şey değildi. Hâlâ da değil...

        3.Schindler’in Listesi (Schindler’s List) - 1993 Büyük bir insanlık suçuna şahit olurken elinden geldiği kadar çok insanın hayatını kurtarmaya çalışan vicdanlı bir Alman işadamının hikâyesi. Yahudi soykırımı üzerine çekilmiş en iyi filmlerden biri. Gerçek olayları, kronolojik anlatmasıyla içimizi ürperten, hafızamızdan çıkmayacak sahnelerle dolu... Spielberg, Steven Zaillian’ın senaryosunun da desteğiyle filmi öyle iyi planlamış ki, 3 saat 15 dakikalık süreyi hissetmiyorsunuz...

        4.Er Ryan’ı Kurtarmak (Saving Private Ryan) - 1998 Normandiya Çıkarması’na katılan bir avuç Amerikalı asker, erkek kardeşlerini savaşta kaybeden er Ryan’ı kurtarmak için görevlendirilir. Cephenin ön saflarına doğru çıktıkları yolculukta, görev uğruna hayatlarını tehlikeye atsalar da savaşmaktan başka çareleri yoktur. Savaşı hamasetten, erkekliğe övgü ve kahramanlık edebiyatından uzak şekilde anlatan, gerçekçi bir film. Açılıştaki çıkarma sahnesi unutulmazdır...

        5.Jaws - 1975 Müzik ve kamera açıları sayesinde varlığını hissettiğimiz, insanları nasıl öldürdüğüne şahit olduğumuz köpekbalığı, ilk bir saatte ortaya çıkmaz. Spielberg, kurduğu gerçekçi atmosfer ve özenle ele alınmış karakterleriyle “ucuz canavar filmlerine” beklenmedik bir derinlik ve ciddiyet getirir. Dehşeti, aşırı kanlı sahnelerle değil, gerilimi en üst seviyeye tırmandırarak büyütür. İkinci yarıda üç “arızalı” erkeğin köpekbalığıyla mücadelesiyse çağdaş bir Moby Dick versiyonunu hatırlatır.

        6.Münih (Munich) - 2005 1972 Münih Olimpiyat Oyunları sırasında İsrailli sporcuların ölümüyle sonuçlanan terör eyleminin ardından İsrail, Filistinli eylemcileri cezalandırmak için özel bir birim kurar. Hedef, sorumluları tek tek yakalayıp öldürmektir. Spielberg, şiddete şiddetle tepki vermenin yarattığı kısırdöngüyü elinden geldiği kadar tarafsız bir sinemayla anlatmaya çalışıyor. Şiddet sarmalından çıkamayan karakterleri ve gerilim sahneleriyle karamsar dönem filmi.

        7.The Post - 2017 Medya - hükümet ilişkileri ve medya dayanışması üzerine tarih dersi tadında bir gazetecilik filmi. Spielberg’in ana karakteri kadın olan nadir filmlerinden... Sadece hikâyeye ve filmin anlamına hizmet eden, gereksiz süslemelerden uzak sade bir anlatım tutturuyor. Karakterler arasındaki ego çatışmalarını derinlemesine işleyerek öyküyü, tansiyonun giderek yükseldiği, hızla akıp giden bir film haline getiriyor.

        8.Kutsal Hazine Avcıları (Raiders of the Lost Ark) - 1981 37 yıl sonra bu filme baktığımda hâlâ aynı şeyi görüyorum: Mizah duygusuyla aksiyondan beslenen saf eğlencenin güzelliği. Bir sinema salonunda kötü Nazi’lerin cezalandırıldığına tanık olmanın ve hep birlikte gülerek, heyecanlanarak eğlenmenin o büyük keyfi. Spielberg bu filmle eski seriyal maceraları yeniden canlandırmış, çağdaş aksiyon sinemasının hızını, ruhunu ve ironisini önceden şekillendirmişti.

        9. Azınlık Raporu (Minority Report) - 2002 Philip K. Dick’in kısa öyküsünden uyarlanan film, katillerin cinayeti işlemeden önce yakalandığı bir gelecekte geçiyor. Medyumların yardımıyla birçok suçluyu yakalayan polis John Anderton, bir gün katil ilan ediliyor. Spielberg aynı zamanda bir polisiye olan bu distopik bilimkurguya kişisel dokunuşunu getirirken görsel atmosferiyle de seyirciyi kuşatan sağlam bir iş çıkarıyor.

        10.Güneş İmparatorluğu (Empire of the Sun) - 1987 II. Dünya Savaşı sırasında Japonların Şanghay’ı işgali sırasında ailesini kaybeden ve esir kamplarında hayat mücadelesi veren bir erkek çocuğunun hikâyesi. J.G. Ballard’ın romanından uyarlanan film, savaşın bir çocuğun ruhunda yarattığı yıkımı gerçekçi üslupla anlatır; hayatta kalma içgüdüsünün keşfine çıkar. Bu tür listelere alınmasa da en sert Spielberg filmlerinden biri olduğunu düşünüyorum.

        Diğer Yazılar