Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        ‘Küçük Ama Mükemmel Şeylerin Haritası’nın (The Map of Tiny Perfect Things) açılış sahnesinde Mark (Kyle Allen), bir çeşit süper kahraman gibi çıkıyor karşımıza… Müthiş zamanlamasıyla hep olması gereken yerde görüyoruz onu. Bir süre sonra her davranışının altında bir neden olduğunu anlıyoruz. Birkaç saniye sonra neler olacağını bilmesi bir yana, insanların aklından geçenleri okuduğunu düşünüyoruz…

        Mark’ı seyrederken, gündelik deneyimlerimiz ne kadar rutin olursa olsun, hayatımızı genellikle provasız yaşadığımız geliyor aklımıza. Sonuçta, her gün bilinmezlerle, sürprizlerle dolu ama öte yandan, yaşadığımız günleri birbirine benzeten birçok döngü de var.

        Mark’ın bir süper kahraman değil, hep aynı günün içinde sıkışıp kalmış olduğunu fark ettiğimizde ona ve içinde yaşadığı duruma bakışımız kuşkusuz değişiyor. Ne var ki, filmin sonunda, hep aynı günü ve çeşitli döngüleri yaşayıp dursak da hayatın her koşulda bilinmezler içerdiğini, keşfedecek daha çok şey olduğunu bir kez daha anlıyoruz.

        ‘Küçük Ama Mükemmel Şeylerin Haritası’, 1993 yapımı ‘Bugün Aslında Dündü’ (Groundhog Day) ile açıktan açığa adını zikrederek ve göndermeler yaparak paslaşan bir film... Tek günlük döngü üzerine kurulu ‘Bugün Aslında Dündü’ artık modern bir klasik olarak kabul ediliyor. ‘Küçük Ama Mükemmel Şeylerin Haritası’na bu klasik başyapıtın postmodernist yorumu olarak bakmak mümkün… Çünkü ‘Bugün Aslında Dündü’ ile birlikte filmin anlamı zenginleşiyor. Hatta buna Mark’ın sürekli seyrettiği 1981 yapımı ‘Time Bandits’i de eklemek gerekiyor.

        REKLAM

        ‘Bugün Aslında Dündü’de tek günlük döngüye birlikte girdiğimiz, Bill Murray’in canlandırdığı Phil’in aksine, Mark’ı döngünün ilerleyen dönemlerinde tanıyoruz. Açılış sahnesinde sabah evden çıktıktan sonra önüne çıkan herkese yardım ettiğini, ufak tefek terslikleri önlediğini görüyoruz. Daha iyi bir insan olmaya gayret ettiği kesin ama insanların hayatında öyle büyük ve önemli değişiklikler yapamadığı açık... Öte yandan, o da Phil gibi kişisel gelişim konusunda elinden geleni yapıyor. Çizim becerilerini geliştirmeye çalışıyor ve enstrüman çalma konusunda çaba gösteriyor.

        ‘The Map of Tiny Perfect Things’in, esinlendiği filmden en önemli farkı iki kişilik bir döngüyü anlatması… Kyle, aynı döngüyü yaşayan Margaret’i (Katherine Newton) görene kadar aslında kayıp bir ruhtan farksız…

        Kaldı ki, onunla birlikte geçirdiğimiz gün boyunca içindeki tatminsizliği ve can sıkıntısını hissetmemek mümkün değil. Havuza düşmesini engellediği Phoebe’nin (Anna Mikam) ruhundaki boşluğu doldurmasının zor olduğunu seziyoruz. Margaret’in tam da Phoebe’yi kurtardığı anda ortaya çıkması, kuşkusuz tesadüf değil. Margaret hem Kyle’ın kızla tanışmasını engelliyor hem de topu tutarak ‘kızı kurtarma’ eyleminin gereksizliğini gösteriyor ve ‘döngü içindeki döngü’yü kırıyor… O andan sonra Kyle’ın yegâne hedefi Margaret oluyor… Âşık olduğu kadını baştan çıkarmak için sadece tek günü olan Phil’e göre işi daha kolay görünüyor. Çünkü aynı döngüyü paylaştıkları için karşısında günün sonunda onu unutmayacak biri var. Ama Margaret başta arkadaşlık dahil aralarında kurulacak her tür bağa karşı öyle ilgisiz ki Kyle için hiçbir şey kolay olmuyor…

        ‘Küçük Ama Mükemmel Şeylerin Haritası’, hem Mark hem Margaret için bir olgunlaşma öyküsü… Döngüye girmelerinin nedeni, ikisinin de kişisel hayatlarında bir noktada tıkanıp kalmaları… Hatta Margaret’in ‘çıkmak istemediği, gönüllü bir döngü’de olduğunu söylemek dahi olası. Mark ise hangi noktada tıkanıp kaldığının farkında değil. Kuşkusuz gençliğine vermek gerekiyor ama ‘Bugün Aslında Dündü’nün özünü tam olarak anlamadığı kesin. Çoğu ergen gibi kendi sorunlarına öyle odaklanmış ki burnunun dibindeki gerçeklerden habersiz durumda… Bütün ilgisi, kentte gün içinde olup bitenlere, yani dış dünyaya yönelmiş durumda… Mark çoğu ergenin yaşadığı bir ruh halinde aslında… Dış dünyanın gerçekleri ile iç dünyasının özlemleri arasında sıkışıp kalmış ve bu arada, ailesine karşı nerdeyse ‘körleşmiş’ durumda…

        REKLAM

        Her ikisinin de yüzleşmek zorunda olduğu gerçekler var. ‘Küçük Ama Mükemmel Şeylerin Haritası’nın güzel yanı, bu yüzleşmelerden ziyade filme adını veren süreç… Mark ve Margaret, yaşadıkları çevrede tek gün içinde yaşanan ve çoğunu fark etmediğimiz ‘küçük ama mükemmel şeylerin haritası’nı çıkarmaya çalışıyorlar. Filmin zaman döngüsü anlatan diğer filmlerden farkı bu noktada ortaya çıkıyor. Sürekli yaşadığımız tek gün içinde dahi hayatın sürpriz güzelliklerini keşfetmenin kolay olmadığını hissediyoruz. Tek gün ‘Groundhog Day’de olduğu gibi bir süre sonra kısır döngüden çıkıp özgürlüğe dönüşüyor.

        İkisinin de yaşadıkları ‘psikolojik döngü’yü bitiren önerilerin kimlerden geldiğini de unutmamak gerekiyor. Filmin minik sürprizlerini açığa çıkarmamak için kimliklerine ve ne söylediklerine girmek istemiyorum ama biri ölüme yaklaşan yetişkin bir kadın, diğeri ise ergenlik çağında 14-15 yaşlarında bir kız… Sonuçta, bu hayatta bilgeliğin kimden ve ne zaman geleceğini tahmin etmek kolay değil. Mark ve Margaret aynı şeyi, küçük ama mükemmel güzellikleri ararken de yaşıyorlar…

        ‘Küçük Ama Mükemmel Şeylerin Haritası’, romantik bir aşk öyküsü ve insanın üstünde olumlu duygular uyandıran bir ‘kendini iyi hisset’ filmi… Karakterlerin yaşları ve yaşadıkları sorunlar itibarıyla gençlik filmi demek de mümkün… Sonuçta, iki gencin yaşamı ve ölümü anlamalarıyla ilgili bir film seyrediyoruz. Öte yandan, Mark’ın döngüyü bitirmek için fizik bilimine başvurmak istemesiyle bilimkurgusal motifler de giriyor işin içine…

        Filmin zayıf yanı, etkili yan karakterlerin ve yan öykülerin olmaması galiba… Tam da burada, filmin en eğlenceli ve iyi yazılmış yan karakterinin, Mark’ın sık sık evine gittiği arkadaşı Henry (Jermaine Harris) olduğunu söylemek gerek… Her gün aynı video oyununu oynarken başarısız olan Henry de başka bir döngünün içinde… Kaldı ki, video oyunlarıyla büyüyen bütün kuşaklar için döngünün tanıdık bir duygu olduğu söylenebilir. Henry’yi eğlenceli kılan, Mark’ı her gün aynı sakinlikle dinlemesi ve hatta ‘Groundhog Day’ üzerinden öneriler getirmesi… Mark’ın döngüde yaşadığını söylemesi dahil son bölüme kadar hiçbir şey onu şaşırtamıyor.

        Lev Grossman’ın kendi kısa öyküsünden yola çıkarak senaryosunu yazdığı ‘Küçük Ama Mükemmel Şeylerin Haritası’ iddiasız, hafif bir film… Özellikle senaryodaki ayrıntıları, daha doğrusu ‘kayıp köpek’, ‘havuzdaki plaj topu’, ‘dördüncü boyut’ gibi öğelerin birbirine bağlanmasını sevdim. Henry’nin video oyunu, Mark’ın kız kardeşi Emma’nın (Cleo Fraser) futbol maçı gibi ‘döngü içindeki diğer döngüler’ ve onların bittiği anlar kayda değer detaylar.… Her sabah televizyondaki hava durumuyla ‘Groundhog Day’e yapılan gönderme ve ‘beklenen yağmur’ fikri de hoş…

        Yine romantik bir gençlik öyküsü anlatan ve internette gösterime giren ‘Sierra Burgess Is a Loser’ (2018) adlı ilk uzun filmiyle bilinen Ian Samuels’in de yönetmen olarak iyi iş çıkardığını, akıcı ve çok rahat seyredilen bir filme imza attığını düşünüyorum. Amazon Prime Video’da seyredebilirsiniz…

        7/10

        Diğer Yazılar