Spor dostu Maliye Bakanlığı
Hem dost, hem Maliye Bakanlığı, hele de spor dostu maliye... Olacak şey değil... Böyle bir ifadeye kimse inanmaz...Yıllarca Maliye Bakanlığı ile maliyecilere karşı nefrete varan bir hoşnutsuzlukla yetişen bir milletken, ‘Bu başlık da neyin nesi?’ diyebilirsiniz...
Biz şaka yapmadık, gerçekten de bu satırları inanarak yazıyoruz... Dün defnettiğimiz Kemal Unakıtan maliyeciliği, bizi bu yazıya mecbur etti...
2002 sürecini düşünün, Türkiye’nin çok genç bir nüfusu var... 35 milyon gencin ailesi, çevresi, devleti ve milletinin övünebileceği birer birey olması, şer odaklarının tuzağına düşmemesi için ciddi bir proje ve plan gerekiyor... Üstelik de ülke ciddi bir krizden geçmiş, mali açıdan tam bir çıkmazda...
Bu gençlerin en sağlıklı şartlarda spor yapabilmesi için, katrilyonluk büyük yatırımlara ihtiyacı var... Mekânlar kadar, imkân da gerekiyor... Malzeme yardımları yapılması lazım... Yani çok paraya ihtiyaç var... Kesenin ağzının açılması lazım ama para yok...
***
Devletin zirvesinde spor dostu bir kadro var... Her projeye destek olan dönemin Başbakan’ı Recep Tayyip Erdoğan, yine dönemin Başbakan Yardımcısı ve Spordan Sorumlu Bakanımız Mehmet Ali Şahin...
Spordan Sorumlu Bakanımız Şahin, Maliye Bakanımız Unakıtan’ı makamına davet eder ve “Sporda yapmamız gereken çok iş var, hele onları bir konuşalım” der...
Maliye Bakanı gelir... Spor, yatırımlar, imkânlar masaya yatırılır; para talep edilir ve toplantı sona erer...
Spor lehine peş peşe yasalar çıkarılır, ek bütçeler alınır, organizasyonlar ve yeni projeler için imkânlar her geçen gün artırılır...
Müsteşar Hasan Basri Aktan’dan yardımcılarına, ilgili birimlerin genel müdürlerine, bugünkü Maliye Bakanımız Naci Ağbal’a kadar bütün bürokratlar, spora destek için adeta seferber oldular...Müthiş hızlı, alabildiğine verimli ve inanılmaz pratik bir maliye yapısıyla, adeta mest olduk...
Herkesin eskiden nerdeyse düşman gözüyle baktığı Maliye Bakanlığı, bizim için, çok sevimli, dost, sorun çözen, güler yüzlü, bir hale geldi... Spor için, gençlik faaliyetleri, uluslararası organizasyonlar ve tesisleşme için müthiş bir atak başlattık...
***
Yıl 2003, Beşiktaş’ın şampiyon olduğu sezon... Taraftarı olduğunu bildiğimiz Bakan Kemal Unakıtan’ı, İstanbul’daki maçına davet ettik... Yan yana maç izledik...
Beşiktaş’ın her gol atışında, bakanımız da coşuyordu... Biz de her golden sonra yeni projelerimize para koparıyorduk... Karadeniz Oyunları ve pek çok yatırımın yüz milyonlarca tutan kaynaklarının sözünü aldık...
Maçtan sonra bize dönüp “Bana, hayatımın en pahalı maçını izlettiniz” diye de espri yaptı...
Ülkemize aldığımız 2010 Dünya Basketbol Şampiyonası’nın teminatının erken yatırılması gerekti. Unakıtan yurt dışındaydı, aradık, görüştük, 3 saat içinde para bize aktarıldı, biz de gönderdik...
Bunun karşılığında da Japonya’daki 2006 Dünya Basketbol Şampiyonası’na Milli Takımımız da davet edildi ve mücadele etme hakkı kazandı...
İstanbul Tenis Cup’a davet ettiğimiz Venus Williams’a, Boğaz Köprüsü’nde gösteri maçı yaptırınca ve İstanbul’un reklamına katkı sağlayınca, benzeri organizasyonlarla Türkiyemizi, dünyaya tanıtma fırsatı verince, “Bu faaliyetlere verdiğimiz paralar helal olsun” demişti...
***
Dün, Cumhurbaşkanımız Erdoğan başta olmak üzere, 11. Cumhurbaşkanı, eski, yeni başbakan ve bakanlarımız ile maliyeyi yücelten değerli bürokratlarımız da hazır bulundu... Eski çalışma arkadaşları da “İyi ki onunla çalışmışız” diyorlardı... Mekânı cennet olsun...
Spor, Unakıtan ve Naci Ağbal dahil, ekibinin maliyesine, bürokrasisine müteşekkirdir... Dünyanın en büyük organizasyonları, Avrupa’yı kıskandıran statlar, salonlar, havuzlar, imkânlar...
Belki saha sonuçlarında, Olimpiyatlar veya dış müsabakalarda hedefimizin gerisinde kaldık ama bu maliyeden ziyade herhalde sporu yönetenlerin eksiği olsa gerek...
