Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Fatih Terim, yıldızları yeniden kadroya çağırdı, kavga bitti ama tartışma devam ediyor... Arda Turan, Burak Yılmaz, Selçuk İnan, Gökhan Gönül ve diğer isimler, Milli Takım için yeni bir heyecanla “yola devam” dedi...

        Ancak, icraatı az, dedikodusu çok bir ortamın müdavimleri, “ne”yi, “nasıl”ı, “niçin”i sorgulamaya devam ediyor... Halbuki kaosla o kadar zaman, öylesine lüzumsuz puanlar kaybettik ki, telafisi için büyük bir barışa ihtiyacımız var...

        Tartışmalara nokta koymalıyız, yaraları çok çabuk bir şekilde onarmalıyız ve seri galibiyetlere başlamalıyız... Yoksa, atı alan Üsküdar’ı geçer ve bir daha yakalayamayız... Tarihimizin en kolay gruplarından birinden çıkıp da 2018 Dünya Kupası finallerine katılamayız...

        Tabii ki kaybedilen zamana, bozulan morallere, paramparça olan futbolumuza bakarak, ‘Demek ki oluyormuş’ diyebiliriz ve ‘Değer miydi?’ diye sorabiliriz...

        ***

        Ama asla daha fazla zaman kaybedemeyiz... Kolları sıvayıp işimize bakmalı, bir an önce toparlanmalı ve Kosova maçıyla kendimize gelip zirvede, hak ettiğimiz yerimizi almalıyız...

        Unutulmamalı, Hırvatistan ve İzlanda’nın 7’şer puanla ilk iki sırada olduğu, Ukrayna’nın 5 puan topladığı grubumuzda bizim 3 maçta sadece 2 puanımız var ve 4. sıradayız... Yani, bayağı zorlaştırdığımız işimizi, ancak üst üste galibiyetlerle kolaylaştırabiliriz...

        Yine, Kosova’yı küçümsemeyelim ve yarınki maçı da çantada keklik görmeyelim... Bizim tarihimize baksınlar, en zor maçlarımız, yakın dostlarımızla yaptığımız maçlar oldu... Kosova, deplasmanda Finlandiya’dan beraberlik koparmış ne de olsa...

        ***

        Son katıldığımız 2002 Dünya Kupası Kore-Japonya elemelerinde çok kolay zannettiğimiz Makedonya maçlarının ikisinde de ecel terleri dökmüştük... Üsküp’te 2-1 yenmiş, İstanbul’da da 3-3 berabere kalmıştık... O dönem neler çektiğimizi bir de Şenol Güneş’e sorun...

        Makedonya’nın o dönemki hocası Kanatlarovski’nin ifadeleri her şeyi çok iyi anlatıyordu:“Biz, futbolcularımız dahil,Makedonya halkının büyük kısmı, Türkiye’nin Dünya Kupası’na gitmesini istiyoruz... Ancak ben dahil, bütün futbolcularım, burada 2 bin dolar maaşa talim ederken, Türkiye liglerinde oynayanlar milyonları kazanıyor... Biz de bu büyük pazara adayız... Bunun için de kendimizi göstermek zorundayız, bu da sizinle yaptığımız maçlarda olur... Bunun için de Türkler’e karşı bütün gücümüzle mücadele veriyoruz, bizi de anlayın”...

        Biz, 2002 Dünya Kupası’na katıldık ve dünya üçüncüsü olduk, en çok sevinenler de Makedonya şehirlerini Türk bayraklarıyla bayram yerine çeviren Türk ve Arnavut asıllılarıyla birlikte Makedonlar’dı...

        Kosova, yeni bir ülke, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a baba, Türkiye’ye de en büyük destekçileri gözüyle bakıyorlar, bizi çok seviyorlar ama bütün güçleriyle oynayacaklarından da kimsenin şüphesi olmasın...

        ***

        Türkiye, gerilimi bol, kavgası çok bir ülke... Dahili ve harici düşmanlar, sürekli bir şeyleri kurcalıyor ve ihtilafları derinleştirerek, milletimizi kaosa sürüklemeye çalışıyor... İnşallah, ülkemizi bölmeyi başaramayacaklar, milletimizi de oyunlarına alet edemeyecekler...

        Ancak sporda eksilmeyen kavganın sebebi, ne yazık ki yani sporu yönetenler... Kavga ortamı hazırlayan da, kişileri kapıştıran da, insanları birbirine düşüren de yerli aktörler...

        Görevi yöneticilik olduğu halde yönetemeyenler, adaleti sağlayamayanlar, hakkı hukuku koruyamayanlar... Milli Takım’da da hiç yoktan yaşadığımız, aylardır milletimizin huzurunu bozan kavga da böyle bir şey...

        Neyse ki tatlıya bağlandı da rahat bir nefes aldık... Artık kenetlenme ve hedefe kilitlenme, bu barış ortamını sporun her alanına genişletme zamanı... Olmak isterse oluyor da, İnsan, “Değer miydi?” diye de sormadan edemiyor...

        Diğer Yazılar