Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Türkiye, uluslararası organizasyonlarda dünya yıldızıydı, dünya da bize hayrandı... 2003’te başladık, 2013’de kadar, 10 yılda, İstanbul merkez olmak üzere, tepeden tırnağa bütün ülkemizi dünyaya tanıttık...

        Dünyanın bütün ülkelerinin reytingi en yüksek televizyonları, başta Eurosport olmak üzere bütün spor kanalları, adeta Türkiye’deki organizasyonları dünyaya yayınlıyordu... Şampiyonlar Ligi finalinden, Formula 1’e, Dünya Basketbol Şampiyonası’ndan diğerlerine kadar...

        Amaç, başta bugün peş peşe açılışlarını yaptığımız stadyumlar olmak üzere, yüzme havuzları, spor salonları, bağımsız atletizm stajları, bisiklet veledromları, kayak tesisleri, her türlü sporun icra edileceği sahalar ve açık kapalı spor alanlarını ülkemize kazandırmaktı...

        Sadece 438 bin olan lisanslı sporcu sayısını 25 milyona çıkarmak; gençlerimizi sokaktan, şer güçlerin, terör örgütlerinin, uyuşturucu mafyasının ve çetelerin tuzağına düşmekten kurtarıp kabiliyetleri doğrultusunda eğitmek; sağlam bir spor kültürü oluşturarak Olimpiyatlar ve Paralimpik Oyunları ile dünya ve Avrupa şampiyonalarında en yükseğe çıkarmaktı ve bütün ülkeyi spor ülkesi haline getirmekti...

        Gençlik açısından dünyanın en zengin ülkesi Türkiye’yi, en modern tesislerde, en iyi imkânları vererek gençlikle abad edip dünyanın en uygar, en eğitilmiş, en mutlu, en az suç işleyen, ailelerin ve devletin gurur duyduğu bir ülke haline getirmekti...

        ***

        Çok iyi başladık, 6 yılda lisanslı sporcu sayısını tam 15 kat artırarak ve 3,5 milyona çıkardık... Her tarafta okulları seferber ederek spor okulları açtık, sporcu sayısı çoğaldığı kadar, BESYO mezunlarını da istihdam ederek eğiticilerin sayısını aynı oranda katladık...

        Ancak sonra olanlar oldu ve değişen bakanlarla anlayış değişti ve bir anda söylem farklılaştı... Sporumuza yenilik gibi sokulan çağdışı ifadeler heyecanı yerle bir ettiği gibi, ülkeyi 2002’nin bile gerisine götürdü...

        Hatta Okul Spor Oyunları’nı ülkemize kazandırdığı için federasyon başkanı sudan bahanelerle cezalandırıldı ve görevinden alındı... Yetmedi, Cumhurbaşkanlığı Bisiklet Turu’yla, Türkiye’yi İstanbul’daki Kız Kulesi’nden, Alanya Kalesi’ne kadar, etap etap dünyaya tanıtan ekip arkadaşımız; şaibesiz, lekesiz kalmayı başarmış, 12 yıl federasyonu tertemiz yönetmiş Emin Müftüoğlu’nu, özerkliğin canına okutularak orantısız bir baskıyla tasfiye ettiler...

        ***

        Organizasyonlarda çok seçici davranılacakmış da, paralı organizasyonlara çok karşılarmışmış da... Daha neler neler... Dünyanın gıpta ile izlediği Türkiye’nin turist sayısını tek rakamlardan 45 milyonlara taşıyan tanıtım faaliyetlerini bile anlamaktan uzak, vizyonsuz bakışlarla Türkiye, yeniden sıradan bir ülke haline getirildi...

        Neticede kaybeden, organizasyon sırasını bekleyen illerimiz, ellerinden tutulmayı bekleyen çocuklarımız ve gençliğimiz oldu...

        ***

        Şimdi yavaş yavaş o yanlış yoldan dönülüyor... Bakan Çağatay Kılıç’ın yeniden doğrulara dönüleceğini gösteren açıklamaları son derece isabetli oldu...

        Önümüzdeki ay Erzurum’da Avrupa Gençlik Kış Oyunları yapılacak, kardan başını kaldıramayan Erzurum ve Doğu insanının makûs talihini yenmesine vesile olacak, “kar”ı külfet olarak değil “kar”a çevirecek bir anlayış geri geliyor...

        Bitlis’ten Sarıkamış’a, Isparta’nın Davras’ına kadar, bütün dağlarımızın olduğu şehirler sırasını bekleyecek... Karadeniz Oyunları’nı planladığımız Samsun ise güzelliklerini ve zenginliklerini dünyayla paylaşmak için İşitme Engelliler Olimpiyatları’na ev sahipliği yapacak... Tam 110 ülkeden sporcuları ağırlayacak...

        Bakan’ın en önemli açıklaması ise İslam Oyunları’nı yeniden gündemlerine almak oldu... 2021’in İstanbul’da yapılacağını açıklaması ise çok yanlıştı...

        Çünkü bizim baştan beri çalışmamız Güneydoğu üzerineydi ve açılışı törenleri Diyarbakır, kapanışı Şanlıurfa olmak üzere Diyarbakır, Şanlıurfa, Mardin, Siirt, Batman’da organize edilecekti... Sadece Şanlıurfa’da 13 peygamber metfunken, Nuh A.S. Cizre’de yatarken, her kilometrekaresi Müslümanları cezbedecek bir şeyler taşırken ve bölgeyi İslam dünyasına açmak varken, tesis olarak da zenginliğe kavuşturmak gerekirken, hele de geleceğe hazırlıyorken, İslam Oyunları’nı İstanbul’a kaydırmak hiç de akılcı değildir... Kolaycılığa kaçmamak ve bölgeyi, bu büyük organizasyondan mahrum bırakmamak lazım...

        Biz Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü olarak 2008’de Valimiz ve Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir’in teklifiyle bu başvuruyu yapmıştık... Bizden sonra, o günkü bakanın defansıyla gerisi gelmedi... Şimdi zamanı... İslam Oyunları fikrine alkış; İstanbul’a hayır, Güneydoğu’da yapılmasına evet...

        Diğer Yazılar