Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Bilindiği gibi 1992’den bu yana bizim bir Olimpiyat Kanunumuz var... Başında da Gençlik Spor Bakanı başkanlığındaki Olimpiyat Hazırlık Düzenleme Kurulumuz bulunuyor...

        Bütün dünyada artan engelli duyarlılığı ile oluşan ve artık “engel”sizin olduğu hiçbir alanın “engelli”siz kalmayacağı düsturuyla Olimpiyat ve Paralimpik Oyunları, birer ay arayla ayrılmaz ve birbirine tercih edilmez bir bütün haline geldi... Türkiye Milli Paralimpik Komitesi eski Başkanı Yavuz Kocaömer yıllardır söylüyor, yazıp çiziyor... HDK’da Paralimpik Komitesi’nin de aynı şartlarda temsili için kanunda değişiklik yapılsın diyor... Doğru, haklı ama niye yapılmaz anlamak mümkün değil... Tek maddelik bir teklifi kanunlaştırmak bu kadar mı zor... Prof. Dr. Uğur Erdener gibi dünya sporunun patronu IOC’nin başkan yardımcısı bir spor adamımız var, Paralimpik dünyasında da Yavuz Kocaömer gibi bir otoritemiz var... Birlikten kuvvet doğarı uygulamanın tam vakti, daha fazla geciktirmeyelim...

        TÜRKOĞLU-SARICA'YLA ZİRVEYE

        Ufuk Sarıca, Basketbol Milli Takımımız’ın başına getirildi... Sporcu olarak Türk basketboluna yaptığı katkıyı, şimdi Milli Takım hocası olarak sürdürecek... FIBA Avrupa Başkanı Turgay Demirel’in başarılı, Harun Erdenay’lı kısa yıllardan sonra federasyonun başında şimdi NBA yıldızı bir sporcu Hidayet Türkoğlu var. Milli Takım’ın koçu da Ufuk Sarıca...

        2001’de Avrupa ikinciliği, 2010’da Türkiye’deki Dünya Basketbol Şampiyonası’nda ABD’yle final oynayıp dünya ikinciliği...

        Biraz ara verdik, artık erkeklerde Avrupa şampiyonluğu ve dünyada da yine final, en büyük beklentimiz... Kadınlarda gitmeyi başardığımız Olimpiyatlar’da da olalım ve kürsüye çıkalım istiyoruz... İnanıyor, güveniyor ve başarılar diliyoruz...

        MEHMET EKİCİ'DE KÖTÜ SINAV

        Trabzonspor, mali yapısı dolayısıyla çok büyük paralar ödeyip dünya yıldızlarını transfer etme şansını her zaman bulabilecek bir kulüp değil... İbrahim Hacıosmanoğlu devrinde yapılan en güzel işlerden biridir Mehmet Ekici’nin Trabzon’a gelişi...

        Milli Takım formasıyla, çok genç yaşta, en verimli çağında geldi... Belki 2011 kadrosunda olsaydı buyüdükçe büyüyen bir star olacakken, yaz boz tahtasında hünerlerini sergileyemeyen bir tiyatro sanatçısı, ilhamını kaybettiği için şaheser yazamayan bir şair gibiydi... Yine de, bulunduğu sürede farkındalığı olan bir yıldızdı... Hele de Advocaat gibi bir usta hocanın “Şampiyonluk getirecek” dediği bir isimse...

        Trabzon’u istemese gelmezdi, beğenmese kalmazdı, hoşlanmasa kaçardı... Sözleşmesine sadık kalarak sonuna kadar da sabretti... Kulübün, mutlaka onu ikna ederek yeni bir 4 yıl imzalaması gerekirken, bu yapılmadı...

        Bir Mehmet Ekici almanın en az 15 milyon Euro’ya mal olacağı düşünülmeden bırakıldı... Sezon sonunda serbest kalacağı için bari devre arasında bir şeyler kazanalım diye satışa çıkarıldı... Bu durumda kulüp, menfaatine en uygun neyse onu yapmalı, en çok parayı verene satmalı... “Fener’le anlaştım” diyor, siz onu Beşiktaş’a ikna edemiyorsanız, artık çok şansınız yok... Ya da sezon sonunu beklersiniz ama kalan sürede de kadronuzda tutar terinin son damlasına kadar yararlanırsınız... Adamı itibarsızlaştırmak için uğraşmazsınız...

        İnsanlar, “Burak Yılmaz’a, Selçuk’a ve bugün de Mehmet Ekici’ye bile bunlar yapılıyorsa...” diye başlar, sizin yanlışlarınızın bedelini ömür boyu şehrinize ve kulübünüze ödetirler...

        * * *

        Meslektaşım, sütun komşum Serdar Ali Çelikler’in sorusuna gelince... 90’lı yıllarda futbolculara aşırı özgürlük sağlayan Bosman kurallarından sonra hiçbir futbolcuya köle muamelesi yapamazsınız, mobbing uygulayamazsınız...

        İddia ediyorum, UEFA’ya, CAS’a veya İsviçre yerel mahkemesine başvursa ve iyi bir savunma yapsa Mehmet Ekici, şimdiden bile serbest kalabilir... Ama yazık, hizmet etsin veya etmesin, el sıkışarak, kucaklaşarak, onore ederek veya edilerek ayrılmak veya vedalaşmak gibi medeni ve muhteşem bir yol varken, düşman kazanmak niye? Doğruları çoğaltıp, yanlışları azaltmak o kadar kolay ki...

        Diğer Yazılar