Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Sofya’dayız... Garanti Koza’nın adını verdiği Sofya Open Tenis Cup’ı izlemeye geldik... Bulgaristan’ın başkenti tarihi bir hafta yaşıyor... Çünkü, dünyanın en iyi 50 tenisçisi arasında yer alan 20 isim, Sofya Cup’ta mücadele ediyor... Aralarından biri de Bulgarlar’ın yeni fenomeni, ‘yeni Federer’ denilen Grigor Dimitrov...

        Bizim en önemli ismimiz, İstanbul Cup’ta şampiyon olan kadın tenisçimiz Çağla Büyükakçay ile erkeklerde Marsel İlhan... Ancak ardından, yarınlarda söz sahibi olmamızı sağlayacak onlarca genç geliyor... Bunlardan biri Cem İlkel, diğeri de Tuna Altuna... İkisi de Sofya’da ülkemizi temsil edecekler...

        ***

        7 milyonluk Bulgaristan, tepeden tırnağa tam bir spor ülkesi... Cimnastikten başlayıp atletizme, güreşten özellikle de haltere, kayağa kadar sayısız dünya yıldızı yetiştirmiş bir ülke...

        Özellikle 70’li yıllarda, dünyayı kasıp kavuran Doğu Bloku’nun önemli yıldızlarından biriydi... Türkiye’nin sapır sapır döküldüğü oimpiyatlarda madalya sıralamasında, hep çok iyi yerlerde olurdu Bulgaristan...

        Mesela bizim sıfır çektiğimiz 1976 Montreal Olimpiyatları’nda 10’u altın, toplam 35 madalyayla 7. sırayı alan Bulgaristan, Batı’nın boykot ettiği 1980 Moskova Olimpiyatları’nda toplam 41 madalyayla Sovyetler Birliği ve Doğu Almanya’dan sonra 3. basamağa kadar çıkmayı başarmıştı... Aynı başarıyı Seul 88’de de devam ettirmiş ve nihayet komünizm esaretinin getirdiği mali çöküşten sonra gittikçe gerileyerek Rio’da sıfırı tüketmişti... Türkiye’ye 3 olimpiyat üst üste kazandıran 2 sporcu var ve her ikisi de Bulgaristan’da yetişti... Bütün zamanların en büyük haltercisi Seul, Barcelona ve Atlanta Olimpiyatları şampiyonu Naim Süleymanoğlu ve Atlanta, Sydney, Atina Olimpiyatları’nın altın ismi Halil Mutlu... Yine Atina şampiyonumuz Taner Sağır da Türkiye’de yetiştiği halde aslen Bulgar Türk’ü... Daha pek çok sporcu, hoca ve yöneticimiz oldu bu bölgeden...

        ***

        Bulgaristan toprakları, gerçekten çok münbit... Ancak bu sadece yetenekle izah edilebilecek bir şey değil, ülke baştan başa, yaz ve kış sporlarının tesisleriyle donatılmış durumda... Sofya Akademisi’nin lokomotif olduğu Bulgaristan’da, her çocuk ve genç mutlaka hayata sporla başlıyor... İyi eğitimciler elinde yarınlara hazırlanıyor...

        Bizim Bulgarlar’la bir spor işbirliği protokolümüz var... 2004 yılında resmi davetli olarak geldiğimiz Bulgaristan’da Kültür Turizm ve Spor Bakanı’yla Gençlik ve Spor Genel Müdürü olarak bakanımız adına biz imzalamıştık... Bu protokol hala yürürlükte...

        Bunu, çok sıkı bir işbirliğine çevirmek gerek... Çünkü, bu topraklarda yaşayan, çok kabiliyetli Türk gençleri var... Hem onları spora kazandırmak, hem desteklemek, hem de Bulgarlar’ın sistemini Türkiye’ye adapte etmek lazım... Tabii ki 1989’da, Özal başbakanken, Todor Jivkov döneminde bozulan komşuluk ilişkilerimizin çok iyi bir dönemindeyiz... Götürüsü az, getirisi çok bir coğrafya, bize de, Bulgarlar’a da fayda getirecektir...

        Bu sebeple de Garanti Koza’nın ve diğer Türk şirketlerinin bir taraftan Sofya’da yaptığı dev yatırımları önemsiyor, daha çok Sofya Cup’ı düzenleyerek gerçekleştirdiği sportif çalışmaları alkışlıyoruz... Bulgaristan Başbakanı’nın bile gelip tanıtım toplantısına katılmasıyla, Sofya Cup’ın ne kadar önemli bir tanıtım ve prestij aracı haline geldiğini ve iki ülkeyi bir projede nasıl buluşturduğunu da anlıyorsunuz...

        ***

        2005’te İstanbul Cup için harcanan çabalar, Venüs Williams’ın Boğaz Köprüsü’ndeki gösteri maçı, Maria Sharapova’nın, Topkapı Sarayı’nda Osmanlı kostümleri giyerek yaptığı katkı, tenisi, tenisin ötesine taşımış ve büyük bir tanıtım kampanyasına dönüştürmüştür...

        2011, 2012, 2013 yıllarında üç yıl üst üste Dünya Tenis Şampiyonası’nı İstanbul’a almamız başlı başına bir başarıydı... Hem dünyaya reklam yaptık, hem de ülkemizde tenis kültürünün gelişmesini ve sayısız tenis kompleksi kazanmasını sağladık...

        Bir gün Wimbledon’ı da kazanacak bir Türk çıkacak emin olun, dünya şampiyonu da... Yeter ki yeni tesisler yapalım, çocuklarımızı oralara dolduralım, hoca-eğitimci yetiştirelim ve yarınlara hazırlayalım... Ailelerin çocuklarına destek olmasını, okullarda devamını, federasyon ve kulüplerin işbirliğini, Garanti Koza gibi, özel teşebbüsün daha çok devreye girmesini ve devletin tam destek vermesini sağlayalım...

        Şu 7 milyonluk Bulgaristan’ın yaptığını 77 milyonu çoktan geçmiş Türkiye’de yaparsak kimse önümüzde duramaz... Spor ülkesi olabilmek böyle bir şey işte...

        Diğer Yazılar