Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Anadolu kulüplerinin ‘büyükler’i yenmesi, asla bir kriz sebebi değildir ve olmamalıdır... Türk futbolunun ‘Beş Büyükler’e ihtiyacı olduğu kadar, 18 takımın 13’ü de vazgeçilmezdir... Lig onlarla güzeldir... Futbolda kalkınacaksak, onlarla kalkınacağız, en büyük futbolcu tarlası Anadolu’yu yeşerterek, en büyük fabrika olarak da bütün kulüplerin bacasını tüttürerek başaracağız...

        Bu gerçeği iyi kavramalı, sımsıkı sarılmalı... Hiçbir insanın başka bir insana üstünlüğü olmadığı gibi, hiçbir kulüp de bir başkasına tercih edilemez... Tek ölçü adalettir ve alın teridir... Kayserispor’un önce Fenerbahçe’yi ligde 4-1’le devirmesi, ardından da İstanbul’da Galatasaray’ı 2-1 mağlup etmesi; Karabükspor’un Beşiktaş’ı puansız göndermesi de bir hazımsızlık vesilesi asla olmamalıdır...

        Kasımpaşa’nın, Avrupa’nın en az gol yiyen takımlarından birini, Başakşehir’i, 4-0’la uğurlaması da öyle... Trabzonspor’un kupada Gümüşhane’ye elenmesi de...

        ***

        Galip gelirken iyi, farklı yenerken süper, ihtiyacın olan puanı alırken sorun yok ama mağlup olurken kötü... Sanki Anadolu kulüpleri figüran, onlar sadece büyük kulüpler için var, onları şampiyon yapmak için kurulmuşlar...

        Nasılsa yaygın medyada güçleri yok, yerelden de sesleri duyulmuyor, birazcık ses çıkarsa da ya boğarız ya da futboldan kovarız anlayışı hakim oldu...

        Çok büyük istisnaların dışında, bu hep böyle oldu... Futbolun genelinde var olan, ancak son yıllarda gittikçe artan adaletsizlik, futbolumuzu esir almış durumda... En güçlü, az güçlü, güçlü, zayıf, daha zayıf, en zayıf kategorilere ayrılmış bir uygulama sistemini yıllardır izliyoruz...

        Üzülüyoruz, geriliyoruz ancak bir türlü çözemiyoruz... En idealist sloganlarla başlayan sezonun hemen başında start alan saha içi ve dışı uygulamalar ligin son haftasına kadar devam ediyor...

        ***

        Bol para harcayarak, kulübü borçlandırarak, sporun dokunulmazlığını istismar ederek çalıştırılan ve gittikçe yaygınlaşan bir yönetim mekanizması var... Bunu da denetimsizlikten yararlanarak görevden ayrıldıktan sonra da hiçbir yaptırım görmeden, hesabını vermeden, elini kolunu sallayarak dolaşmasının rahatlığıyla yapıyor... Dikkatleri de başka yöne çekerek, hakemlere yüklenerek, rakipleriyle kavga ederek, gerilimi tırmandırarak, başarıyla coşturamadığı taraftarını öfkelendirerek, saldırganlaştırarak bütün olumsuzluklardan sıyrılabiliyor. Başarı yolunda her türlü haksız kazancı mübah gören, başarı olmayınca da kaosu tetikleyerek, bulanık sudan, dumanlı havadan yararlanıyor... Bunun için de futbolumuzdan kavga hiç eksik olmuyor, en düzgün insanlar da ya ahlaki dejenerasyona uğruyor ya da ayak uyduramadığı için spordan tasfiye ediliyor...

        Bu çirkinlikler yüzünden de federasyon veya kulüp başkanı, yöneticisi veya elemanı olarak spora çok şey katacak, düzlüğe çıkaracak pek çok insan da spordan uzak duruyor... Çünkü millet futboldan soğudu. Tribünler bırakın dolmayı bomboş kalıyor, yeni muhteşem statlarımız neredeyse ruhen çürütülmeye terk ediliyor...

        ***

        Ey kulüp başkanlarımız ve yöneticilerimiz; yıllarca mesai arkadaşlığı yaptığımız, ekip ruhu taşıdığımız insanlar, gelin elbirliğiyle, bu yanlış gidişe dur deyin... Anadolu-İstanbul, büyük-küçük, güçlü-güçsüz, bütün kulüpler kenetlenin... Birlikte büyümeyi, aynı sofradan beslenmeyi, aynı lezzetleri tatmayı ve eşit hakka sahip olmayı deneyin... Adalet denen o sihirli formüle sahip çıkın, kendi hakkınıza razı olun, kapalı kapılar ardında iş çevirenler varsa onlardan olmayın, dışlayın, yanlışları ayıklayın, doğruda buluşun, operasyonlara kalkışmayın... Unutmayın ki siz saha dışı oyunlara kalkışırsanız, rakipleriniz de boş durmuyor...

        ***

        Son haftalarda, sizi de üzecek hatalar ve sonuçlar ortaya çıkınca, haksızlıklara nasıl ki isyan ediyorsanız, yıllardır canı yananları da hatırlayın... Kimin sesi daha yüksek çıkarsa o kazanır anlayışından vazgeçin, kul hakkı yemeyin, başkalarının alın terine saygı gösterin... Hazır Bakan Kılıç da topa girmişken, bunu fırsata çevirin... Sporun ahengini, milletin huzurunu bozmayın... Futbolun marka değerini düşürmeyin hatta çoğaltın. Seyirciyi yeniden tribüne çekin, liyakat sahibi insanları aranıza alın...

        Türkiye çok büyük ülke, herkese ekmek, her kulübe yetecek imkanları var, yeter ki savurganlık yapmayın. Unutmayın ki; Milli Takım veya kulüpler seviyesinde Avrupa ve dünya şampiyonluğuna, Şampiyonlar Ligi Kupası’na ihtiyacımız var...

        Birbirinizi öğütüp küçüleceğinize, paylaşıp büyümeyi denerseniz, daha hayırlı olur... Yoksa böyle giderse, bir gün bu imkanlar da hayal olur ve gün gelir, elde ne federasyon kalır ne de kulüpler... Ne olur bu kavgaya bir son verin.

        Diğer Yazılar