Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Dünyayı kasıp kavuran arenalar fırtınası Amsterdam’da başladı... Yeni futbol stadları sisteminin bir ürünü... Atletizm pisti olmayan, tribünlerin direkt taç çizgisinden başladığı, oldukça dik, rakibi, gürültüyle boğmayı amaçlayan, akustik düzenin evsahibi taraftarı alabildiğine etkin kıldığı, yeni bir stadyum modeli oldu...

        Spor mimarisi için Amsterdam Arena, çağın yeni buluşuydu ve moda olarak yeni yüzyıla damgasını vurdu... Özellikle, bizim de gazeteci olarak takip ettiğimiz, 2000 Avrupa Futbol Şampiyonası’nı izlemeye gelenlerin hayran kaldığı ve hemen ülkesine transfer ettiği bir teknoloji oldu...

        *

        İşte bu furya, önce 2006 Dünya Kupası’na hazırlanan Almanya’ya transfer edildi... Schalke Arena, Münih Allianz Arena derken bütün dünyaya yayıldı... Doğrusunu söylemek lazımsa biz de bu yeni spor teknolojisini transfer etmekte gecikmedik... Cumhurbaşkanımız Erdoğan liderliğindeki 2002 süreciyle, Mehmet Ali Şahin, sporun bakanı, bizim de GSGM olduğumuz dönemde, bütün stat ve tesisleri yenilenek için kolları sıvadık...

        İlk iş, eskiyen, hantal, verimsiz, bakımsız, spor yaptırma kriterlerini kaybetmiş, seyir zevki verimsiz stadlarımızın ve salonlarımızın yerine yaptıracağımız tesisler için modelller aradık... İlk adres Amsterdam Arena, Paris’teki Bercy spor salonu, Olimpiyatlar’da kullanılmış yeni modern yüzme havuzlarını incelemek ve mimarisini transfer etmek oldu...

        Tesisler Daire Başkanı, başkanlığında bir grup mimar ve mühendislerimizi incelemeye yolladık... Yaz ve kış sporlarının yapıldığı ülke, şehir ve yazkış sporları merkezlerini, Olimpiyat tesislerini geziler...

        Gördüklerini gelip hemen uygulamaya başladılar ve daha da geliştirerek yaklaşık 50’ye yakın yeni proje hazırladılar...

        Kayseri Kadir Has Stadı ilk eserimiz oldu...Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki başkanlığındaki Kayseri Belediyesi’yle yaptığımız muhteşem işbirliği, ürününü verdi ve ilk modelleri Kayseri’de yaptık... Erzurum’daki Atlama Kulesi, Trabzon’daki Yüzme Havuzu, İzmir ve Mersin’deki Olimpiyat Köyü gibi....Tabii ki Fenerbahçe Kulübü’nün kendi imkanlarıyla inşa ettiği Şükrü Saraçoğlu Stadı da net örnek oldu... Bütün şehirlerimizde diğer projeleri uyguladık... G.Saray’ın Seyrantepe Stadı ve Rize Şehir Stadı ve bugün 30’u bulan, yarın da yüzleri aşan stadların yolu açıldı...

        *

        Spor tesislerinin isim patronu tartışmasız Gençlik ve Spor Bakanlığı’dır... İster devlet yapsın, isterse, kulüpler, valilikler, belediyeler veya özel teşebbüs... Bakanlık, tabii ki her şeye karışmaz... Ancak, yıkıcı bölücü, veya bir başka sebeple, Türkçe’ye uymayan bir isme, müdahale edebilir, değiştirebilir... Sakınca görmezse aynen bırakabilir... Ancak, devlet, Türkçe’yi korumak zorundadır... İlk defa Türk Telekom Arena’yla tanışan Türkiye, bir de baktı ki “arena”lar tarafından kuşatılır oldu... Bizden sonra, ne bakanlık, engel oldu, ne TFF ve ne de kulüpler itiraz bile etmedi...

        Taa ki Cumhurbaşkanımız Erdoğan, o meşhur çıkışı yapıncaya kadar... Biz statların teknolojisini transfer edelim derken, Meşrutiyet’ten buyana yaşadığımız taklitçi hastalığımız yine nüksetti... Cumhurbaşkanı müdahale etti ve yanlıştan dönüldü... Arenalar, stada dönüştü...

        Diğer Yazılar