Ya vezir ya rezil olmak!
İbret almak için başka bir belgeye gerek yok... 2002’den bu yana yaşanan süreç her şeyi anlatıyor... Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan liderliğindeki hareketin, sadece spor bakanlarına bakın yeter... Ulaştırmada ve sağlıkta neredeyse tek bakanla, 15 yıla damga vuran hareketin; sporda Osman Aşkın Bak ile tam 5. bakanını devreye sokması normal değil...
Üstelik de ilk 5 yıla Mehmet Ali Şahin ile damgasını vurmuşken... AK Parti, pek çok alanda olduğu gibi, spora da fırtına gibi başlamıştı... Sporu; protokolde, en üst düzeyde temsil ettiren iktidarın adı olmuştu... Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin devri, Türk tarihinde el atılamayan pek çok sorunu çözen, sporun lehine çıkarılan yasalarla yön veren, müthiş kaynaklara kavuşmasını sağlayan ve kavgayı bitiren devir olmuştu...
***
Tepeden tırnağa bir spor adamı olan Cumhurbaşkanımız’ın büyük desteğini arkasına alan Şahin dönemi, dünyayı kıskandıran tesisleşme, baş döndürücü bir organizasyon zenginliği, gençlikle ilgili büyük atılımlar, Türkiye’nin baştan başa spor ülkesi olması konusundaki inanılmaz hamleler, gelecekte spora damga vuracak bir devletin doğuşunu müjdeliyordu...
Sporu seven, sporcuyu kucaklayan, antrenör ve spor adamlarını bağrına basan, federasyonlar, kulüpler, üniversiteler, yerel yönetimler ve STK’lar her kesimi kadroda tutan, komplekssiz, kaprissiz, paylaşımcı ve uzlaşmacı anlayış, teşkilata tepeden tırnağa hakim olmuştu... Spor yönetimi, sporun ruhuna uygun sevgi, dostluk, barış ortamını önce kendinde oluşturmuş, “fair-play”i bütün ülkeye yaymıştı... Bütün bu güzellikler de sporun bakanı M.Ali Şahin’i önce Adalet Bakanlığı’na, sonra da devletin en yüksek ikinci makamına, TBMM Başkanlığı’na taşımıştı... Yetmedi uzun süre de ikinci adam olarak partinin başında yer aldı.
***
Daha önceleri spor, hep başka görevleri de olan bir bakana bağlıyken, ilk defa 1969’da Süleyman Demirel kabinesinde bağımsız bakanlık oldu... İlk Gençlik ve Spor Bakanı da İsmet Sezgin’di... Kısa görev süresince o kadar çok sevildi ki, ilerleyen yıllar onu unutturamadı ve sporun İsmet Ağabey’i olarak hafızalarda yer edindi... Son olarak da cenazesine omuz verenlerin büyük kısmı spor camiasıydı...
Bu vefa duygusu onu da önce Maliye ve İçişleri Bakanlığı’na, sonra da M. Ali Şahin gibi TBMM Başkanlığı’na taşıdı... İşte, spora samimiyetle hizmetin semeresi bu... Şahin’den sonra Murat Başesgioğlu geldi. Özellikle her yere saldıran ekibiyle 1.5 yılda sporun bütün huzurunu da güzelliklerini de aldı götürdü... 2 yıl sporcu Faruk Özak görev yaptı, yıkmadı ama bir şey de yapmadan, sanki emekliliğini yaşayarak gitti... Her ikisi de bakan olarak geldi unvan kaybederek gitti...
Sonra da kılıç-kalkan oyunu başladı... Gençtir, heyecanlıdır diye gelenler, sporumuza en büyük tahribatı vermede adeta yarıştılar... Biri Oflu, diğeri Sürmeneli, iki Trabzon kökenli, iki Samsun milletvekili sazı ellerine aldılar, teşkilatın her şeyini dağıttılar... Birinci Kılıç, zaten az spor adamı yetiştiren ülkenin, 40 yılda bir gelen Barış Manço’larını toplu katliama tabii tuttu ve uzaklaştırdı, yerlerini de bugün yargılanan isimler dahil liyakatsiz kadrolarla doldurdu... Federasyon başkanları, il müdürleri, sporun dinamikleri, duayenleri dahil herkesle kavga etti. İkinci Kılıç da, bunların enkazı altında bakanlığa göz yumdu... Şanslarını öyle kötü kullandılar ki, ilk defa bakan oldular, kısa sürede tarihe karıştılar...
***
Şimdi ise çok sevdiğimiz arkadaşımız Osman Aşkın Bak görevde... 1994’te Spor AŞ Genel Müdürlüğüm ve Belediyespor Kulübü yöneticiliğimizle başlayan mesai arkadaşlığımız, GSGM’de Genel Müdür-Güreş Federasyonu Başkanı sıfatıyla devam etti ve hiç kopmadı...
Sporla yatıp kalkan, kalbi sporla küt küt atan bir isim... Başarılı olmaması için hiçbir sebep yok... Yeter ki ihmal edilen bakanlık iradesini yeniden tesis etsin ve olayların üzerine kararlılıkla gitsin... Spora, 2002 ruhunu da yeniden yakalatsın... Unutulmasın ki sporda ya gerçekten vezir (bakan), ya da rezil oluyorsunuz... Yolun açık olsun kardeşim, başarılar Osman Aşkın Bak...
