Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Yine sporda şiddeti konuşuyoruz, bu kez Beşiktaş-Konyaspor Süper Kupa finalinde yaşananları tartışıyoruz... Kimse, bunca yıldır göz yumduğumuz, hatta güçlüleri kayırarak teşvik ettiğimiz şiddetin bedelini, dişimize göre bulduğumuz Konyaspor’a tek başına ödetmeye ve linç etmeye kalkışmasın. Belki de, koca bir ülkenin şiddete karışan taraftarlarının en masumudur Konyasporlular... Aralarına sızan terörist kılıklıların dışında büyük kısmı bir kupa zaferi coşkusunu, sahaya inerek kutlamak amacı güttüler... Tabii ki çok abarttılar, abartırken de kanunu ihlal ettiler... Tabii ki bir bedeli olmalı ama kavga için sahaya inenlerle aynı muameleye tabii tutulmamalılar. Bunlar yasanın yorumlarıdır ve bunu bilen, yaşayanların yapabilecekleri sağlıklı analizlerdir...

        Ülkemizde huzuru bozmaya çalışan mihrakların tahrikleri ve taraftar arasına sızdırdıkları teröristlerin, elinde taşıdığı kesici delici aletler, yanıcı yakıcı, parlayıcı patlayıcı maddeler de kulüplerimizin başına dert oluyordur... Hepsi doğru... Bunları organize suçlarla ve terör örgütleriyle ilişkilendirerek yakalayıp yargılamak ve de en ağırından cezalandırmak gerekir... Önce bunu başarmalıyız... Bir Diyarbakırspor-Fenerbahçe maçında, Diyarbakırspor 1-0 galipken, taraftar o coşkuyu yaşadığı esnada bir anda bölücü örgüt militanları açık kapılardan içeri sızarak tam bir vahşet sergilemiş, sporun birleştirici tarafını sabote etmişti... O günkü federasyon da çok yanlış bir kararla kulübü cezalandırmış, Diyarbakırspor’un düşüşüne sebep olmuştu. Sosyal hayat yok edilerek bölücü örgütün ekmeğine yağ sürülmüş ve amacına ulaşması sağlanmıştı.

        Bursaspor’un; İbrahim Yazıcı dönemindeki cesur bir davranışı da bir takım kötü niyetliler tarafından sabote edilmiş ve olaylar çıkarılarak, kulübün 5 maç cezayla beli bükülmüştü... Böyle durumlarda siz şiddeti, saha dışında, yıkıcı bölücü veya çıkarcı gruplara savaş açarak ve sporu içinden çekip çıkararak önleyebilirsiniz... Bazı kulüplerin, bazı taraftar dernekleriyle kurdukları gayrimeşru ilişkilerle, saha içi ve dışını dizayn etmeye çalışması da şiddetin ta kendisidir...

        Büyük kulüp taraftarının neredeyse her olayı göstermelik cezalarla örtbas edilirken, söz konusu Anadolu kulüpleri olunca tepki biraz daha büyük oluyor...

        Tribünde başkan tokatlayan bir başkan, kim olursa olsun o maçı seyredememeli ve o geceyi karakolda geçirmeli, yargının önüne çıkarılmalı... Rize’de gazeteci döven futbolcular, o gece hapis yatmalı ve darptan ceza almalı... Üstelik maçlardan men edilmeli, Milli Takım’dan çıkarılmalı...

        Medya grubu affetse de kamu davası olarak devlet peşini bırakmamalı... Ancak suç işleyenler büyük kulüp başkanları veya Kulüpler Birliği Başkanı’nın futbolcusu olunca adalet diye bir şey kalmıyor... Beşiktaş, Lyon maçındaki olaylar sebebiyle haksız ceza aldı, aynısı Konya maçından sonra da olmamalı. Kartal, taraftarının kusurunun ve sahaya sokulan meşalelerin bedelini ödemeli... Ancak Beşiktaş Başkanı Fikret Orman’ın tehditvari konuşması suçtur ve cezayı gerektirir...

        Adalet garibanlara uygulanan ve güçlülere imtiyaz sağlayan bir müessese değildir ve olmamalıdır... Tiraj ve reyting uğruna suç makinesi haline gelen seviyesiz, hakaret, tehdit, tahkir ve tezyif edici yorumlar yapan meslektaşlarımızın da ceza almaları gerekiyor. Yıllardır ihmal edilen şiddetle mücadelenin bedeli sadece zayıflara değil; tavizsiz bir şekilde, herkese eşit ödetildiği gün ancak şiddet bitecektir.

        Diğer Yazılar