Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Belki gazetelerde okumuşsunuzdur ama bir kez daha tekrar etmekte fayda var. Sanayi Ticaret Bakanı Nihat Ergün’ün Birinci Reklam Sempozyumu’nda yaptığı konuşmadan söz ediyorum. Şöyle demişti özet olarak; ‘Reklamcılar olarak toplumsal, kişisel hassasiyetleri ve tüketici haklarını korumaya, tüketicinin yanıltılmasını önlemeye özen göstermeniz lazım’, sonra devam ediyor, ‘Reklam, kuralsız, ahlaki ilkeleri olmayan, kaidesiz değil, en çok kuralları, en çok ahlaki temeli olan, müşteriyi aldatmayan ve toplumsal hassasiyetleri rencide etmemeye dikkat edilmesi gereken bir alandır.’

        Otuz küsur yıl önce, hangi mesleği seçmeliyim diye düşünmeye başladığım zamanlarda okuduğum bir yazı reklamcılığı meslek olarak seçme kararımı çok etkilemişti. Tam olarak hatırlamıyorum ama üniversitedeki derslerden birinin içinde olmalı. Amerika‘da herhangi bir ürünün bir reklam ajansı tarafından tanıtımının kabul edilmesi için, reklam ajansının ürünün özelliklerini test ettiğini ve test sonuçlarına göre karar verdiğini anlatmıştı o yazı ve eklemişti; eğer bir reklam ajansı tarafından bir ürün kabul edilmezse Amerikan halkı o ürünü satın almıyor. Size inanılmaz gibi geliyor değil mi, ne yazık!

        Ülkemizin büyük bir medya kuruluşunun üst düzey bir yöneticisi içimi çok acıtan bir söylev çekmişti bize çok uzun olmayan bir zaman önce. Hazırlanan bir reklam çalışması ile ilgiliydi. Son aşamada toplantıya geldi. Yukarıda bahsedilen ilkeler ışığında tutarlı bir çalışma hazırlanmıştı. Tüm taraflar olarak mutabakat sağlanmış ve yayına verilmek üzereydi. Hazırlıklara baktı ve o talihsiz konuşmayı yaptı.

        ‘Reklam böyle yapılmaz’ dedi ve kendi yaptığı bir çalışmayı anlattı. Rakibi olan gazete iyi bir promosyon kampanyası başlatmış. Çok değerli bir ansiklopedi verecekmiş. Okurlar da doğal olarak ilgi göstermiş. Bu zat, hemen film yapım ekibini alıp yurt dışında kaynak gösterilen yere gitmiş. Gerçekten içeride bu ansiklopedi varmış ama büyük bir yaratıcılık (!) örneği göstererek önce kapıdan girişini çekmiş, sonra çıkışını ve ‘-işte geldik gördük, böyle bir yayın yok’ demiş. Böyle yaparak rakibinin başarılı olmasını engellemiş. Reklam böyle yapılırmış. Yorumu size bırakıyorum.

        Bu zatı ve ekibini son görüşümüzdü ancak bu zihniyetle çok sık karşılaştım. Umarım bir gün bu zihniyeti ülkemizden silip atacağız. Bu ümidimizi besleyen sempozyumdaki konuşmadan bir cümle daha; ‘Tüketiciyi yanıltan reklama, prospektüsünde yer alan içeriğe uygun olmayan ürünlerin reklamına da satışına da müsaade edemeyiz. Çünkü tüketicinin güvenini sarsan bir ekonomi gelişemez.’

        Diğer Yazılar