Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Aziz Yıldırım’ın çıkışı yine gündeme oturdu. Sözlerinin ağırlıklı olarak hedefi taraftar gruplarıydı ama futbol yorumcularına da ağır eleştiriler getirince ön plana çıkan bu oldu. Kaldı ki bazı sözlerini yanlış anlayan meslektaşlarımız, yanlış çıkarımlarda bulunan kesimler oldu. Başkanla gün boyu beraberdik. Açıklamalarının gece televizyonlarda tartışıldığı saatlerde Aziz Yıldırım Bebek’te yönetim kurulu üyeleriyle beraberdi. Ali Yıldırım, Nihat Özbağı, Mithat Yenigün, İlhan Ekşioğlu, Önder Fırat, Ozan Balaban, Mustafa Serdar Erkan oradaydı. Masada Levent Kızıl, Celal Kolot da vardı. Bir ara Acun Ilıcalı da uğradı. Söylentilerdeki gibi rakı-balık masası değildi. Televizyon izlenmiyordu ama sosyal medya yoluyla bilgiler geliyordu.

        Tepki çeken ifadelerinden biri taraftar gruplarıyla ilgili olanı. Mersin maçında tribündeki protestolar Aziz Yıldırım’ı fazlasıyla sinirlendirmiş durumda. Fakat ne gariptir ki protestoyu kimse üstlenmiyor. Yöneticilere haberler yollayıp, işin içinde kendilerinin bulunmadığını söylüyorlar. Başkan ise “Biz gaipten sesler mi duyduk!” diye cevap veriyor. Bu olayın sorumlularını bulmak adına sonuna kadar gitmeye kararlı. Dediği şu:

        “Bu işleri organize edenler var. Van Persie’yi yuhalıyorlar. Van Persie gelirken el üstündeydi. Ayıp değil mi? Sezon biter, başarılı olamamışsa eleştirirsin. Sonra Nani. O’nun için 17 milyon Euro’luk teklif geldi, ‘hayır’ dedik. Adam da kaldı fedakarlık yaptı. Siz daha ne istiyorsunuz? Bunlara kim destek veriyorsa benim sözüm onlara. Tespit edersem alayını yakarım. Gerekirse hiçbirini stada sokmam. Ben ömrümü, zamanımı, paramı vereceğim, gelip bir de bunlarla mı uğraşacağım! Yargıtay’dan sonra seçim kararı alıp bırakacağım dedim, daha ne istiyorlar? “

        ALİ KOÇ’LA NE İLGİSİ VAR?

        Ve bence bir önemli nokta da 1907 Derneği’nin açıklaması. Onlar da tamamen kendi üzerlerine alınmışlar. “Talimat verenleri saptadığında açıklasın” diyorlar. Başkan zaten bunları bulmaya çalışıyor, bulunca da açıklayacak. Şunu da eklemeliyim ki; Mersin maçındaki tribün görüntü kayıtları incelendi. Fenerbahçe’nin gollerinde bırakın sevinmeyi, üzülenler var. Görüntülerde net şekilde ortada, tespit edilmiş durumda.

        Olayı Aziz Yıldırım-Ali Koç kavgasına çekmeye çalışanlar da var. Başkana bunu da sordum, cevabı netti: “Ali Koç böyle bir şey yapmaz. Başkaları uğraşıyor. Ali Koç ile ne ilgisi var?”

        ‘SUSMAM, HER YERDE KONUŞURUM’

        Aziz Yıldırım’ın bazı yorumcularla ihtilafı da bir diğer konu başlığı elbette. Bu çıkışı için de şunları söyledi:

        “Eleştiriye karşı değilim. Terbiyesizlik yapıyorlar buna kızıyorum. Bazıları beni mahkemeye verecekmiş. Versinler bakın o mahkemede daha neler söylüyorum. Ben hayatımı ortaya koyuyorum. Hepsiyle uğraşırım. Alnımızın akıyla kongre yapalım diyoruz ama kızdırıyorlar. Yeter artık, ayıptır. Kimse sesini çıkarmıyor diye herkese gider yapıyorlar. Konuşun, yorum yapın da insanları kırmayın, hakaret etmeyin. Konuşmuyoruz, susuyoruz tahrik ediyorlar. Susmam, her yerde de konuşurum.”

        BEYAZ FUTBOL’A ZORUNLU CEVAP

        Biraz da konuların şahsımla ilgili kısmına gireyim. Hiç tarzım değil ama önceki akşam Beyaz TV’deki spor programında adım geçtiği için cevap vermek zorunda kalıyorum. Ertem Şener dostumuzu bir kenara koyuyorum. Allah’ı var hakkımızı korumuş. Sinan Engin hakkında ise beni yanlış bilgilendirmişler, sağ olsun onunla da sorunum zaten yok, olmaz da.

        Ahmet Çakar ise çok sevdiğim bir isim. Kendisiyle böyle bir polemiğe gireceğimi hiç düşünmezdim. Kaldı ki beni iyi de tanır. Aklı sıra yine kurnazlıklar yapmış, kelimelerle yine ustaca oynayıp ince ince göndermelerde bulunmuş. Attığı tweet’lerde de toplantı bitiminde gazetecilerin Aziz Yıldırım’ı alkışladığını ileri sürüp, hakaret etmiş.

        “Lütfen beni yanlış anlamasın” demek yetmiyor hocam. Oturduğun yerden ahkam kesmek kolay. O alkışlayanların hiçbiri gazeteci değildi. Kaldı ki cesaretin varsa oraya gelirdin, istediğin soruyu sorardın. Gelmiyorsan, sormuyorsan, oraya gidene, soruları sorana saygı duyacaksın. Yakışan budur. Benim yolum gazetecilik yolu da senin yolun hangi istikamet?

        Gelelim o programın en garip yorumcusuna...

        Yok lambacı, yok yancı... Gazetecilikle hokkabazlığı, küstahlığı karıştırıyorsun. 2 yıl önceki bir programdaki sözlerini hatırlıyorum da... “Ben gazeteci” değilim diyordun. Ne zaman gazeteci oldun da gazetecilere gazeteciliği öğretmeye kalkıyorsun.

        Diğer Yazılar