Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Geçen hafta içinde Beşiktaş’ın 3 yıl içinde nerelerden nereye geldiğini anlatan bir yazı yazmıştım. Örnekleriyle. Verdiğim örneklerden biri de Trabzonspor ile bağlantılıydı.

        İbrahim Hacıosmanoğlu’nun başkanlık yaptığı, Olcan Adın’ın Trabzon forması giydiği yıllardı.

        Siyah-Beyazlılar Olcan Adın’a talip olmuş, pazarlıklar sırasında takas gündeme gelmiş, Trabzon Başkanı, “Sizde alınacak oyuncu mu var ki!” diyerek bu öneriyi geri çevirmişti. Bu diyaloğu bana aktaranlar Beşiktaşlılar. Kötü niyetli de değiller, herhangi bir hesap içinde de değiller elbette. Muhabbet sırasında konu açılmıştı..

        Yazının ardından İbrahim Hacıosmanoğlu aradı. Haliyle başkana da söz hakkı doğdu. Beşiktaş’a ateş püskürüyordu. Aynen şunları söyledi:

        “Tolga Zengin’i Beşiktaş’a Ahmet Nur Çebi’nin babasının hatırına verdim ben. G.Saray 5.5 milyon Euro ve Salih Dursun’u önerdi. Ünal Aysal’a da ‘Beşiktaş’a sözüm var, onlarla da görüşmeliyim’ dedim. Çebi’ye de ‘5.5’a sana vereyim, Salih Dursun bana lazım değil’ dedim. Tolga’yı Beşiktaş’a verdiğime de pişman oldum. Olcan Adın’ı istediklerinde ise ‘Beşiktaş’ta alınacak oyuncu yok’ diye bir söz etmedim. Beşiktaş’ta o zamanda da alınacak oyuncu vardı. Bana İsmail ile Mustafa Pektemek’i önerdiler. Ben ne yapayım onları. ‘Alın Olcan’ı verin Oğuzhan’ı’ dedim.”

        Bu sözlerden ne çıkarıyoruz? Birincisi Ünal Aysal, Tolga’yı alsaydı belki de Muslera’yı satacaktı. Ki o günlerde gündemdeydi bu konu.

        İkincisi; Hacıosmanoğlu da belli ki Beşiktaş’taki bazı isimleri kadrosuna katacak değerde görmemiş. Belki Beşiktaşlı yöneticiler biraz yanlış anlamış veya eksik aktarmış. Olabilir. Üzerinden zaman geçmiş. Alınacak bir durum yok aslında ortada.

        MENEMENLİ GÜNLERDEN BUGÜNLERE

        İbrahim Hacıosmanoğlu da dahil o günlerde çoğunluğun beğenmediği İsmail bugün transferi gelen önemli isimlerden biri oldu. Beşiktaş yüzde 100’lük bir zam teklif ettiyse de şimdilik kabul etmedi. Haklıdır, hakkıdır.

        Hani Beşiktaş tribünlerinin “Gücüne güç katmaya geldik” diye güzel bir bestesi var ya... Beşiktaşlı oyuncular da değerlerine değer kattı. Marcelo ile Alexis Delgado Beşiktaş’a gelmeseler bugün küme düşen birer takımın oyuncusu olacaklardı, şimdi Şampiyonlar Ligi’ndeler.

        Gomez kariyerinin en iyi sezonlarından birini yaşadı. Quaresma Beşiktaş’la hayata döndü. Şimdi her ikisi de milli takımlarında döktürüyor. Menemenli günlerin birliğinden, beraberliğinden, arkadaşlığından, takımdaşlığından bugünlere geldi bu takım.

        Atiba’sı, Gökhan’ı, Oğuzhan’ı.. Hatta Veli’si, Tolgay’ı.. Hepsine teklif yağıyor. Sosa’nın yeri ise apayrı.

        KAŞ YAPAYIM DERKEN...

        Gökhan Gönül ile ilgili edindiğim bilgileri dün yazdım. Yanlış anlayan, yanlış yorumlayan da oldu. Sanırsınız Gökhan artık Beşiktaşlı. Yok öyle bir şey. Attığı imza iyi niyet sözleşmesine atılan bir imza. Bağlayıcı değil. Kulübünde de kalabilir. Tabii öncelikle başkanı isterse..

        Beşiktaş 31 yaşındaki bir futbolcuya 4 yıllık imza attıracaksa ve teklifler arasında uçurum varsa bir şey diyemem de duyduğum rakamlar doğruysa Gökhan yanlış yapıyor. Ekstra kazancı yılda 250 bin Euro, toplamda da 750 bin Euro olacak. 9 yıldır F.Bahçe forması giyen, o kulüple özdeşleşmiş bir isim için değer bir miktar mı? Hayır.

        Ki kulübünde kalırsa ‘Fenerbahçeli Gökhan’ olarak anılacak. Futbolculuk yaşamı sona erdikten sonra da o camiada itibar görecek, nimetlerinden faydalanmaya devam edecek.

        Bence Beşiktaş da hata yapıyor. Fikret Orman elbette hesabını kitabını yapmıştır da konu futbolcuysa her şeyden önce para gelir. İnsanoğlu bu. Ayrı gayrı oldu mu, dengeler bozuldu mu işin rengi de değişir. Bugünlerin en sempatik takımı bakarsınız en antipatik takımı oluvermiş. Kaş yapayım derken göz çıkarmak da var yani!

        Diğer Yazılar