Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Meslekte 30. yılıma girmek üzereyim. Türlü türlü çirkinlikler, yeşil saha dışında dönen dolaplar, şaibeli şampiyonluklar, hele hele teşvik priminin tavan yaptığı ama bunun suç olmadığı yıllar. Şimdi çıkıp en azından mertçe itiraf edemeseler de teşvik primini bu ülkeye getirenlerin bırakın ceza almayı şov yaptığı, alkışlandığı sezonlar... Futboldan soğuduğum çok anlar oldu.

        O sezonlarda da hakemler ve hataları gündeme otururdu. Birkaç kritik hakem kararının şampiyonu belirlediği de oldu küme düşeni de... Ama bu tartışmaların bu sezonki kadar erken başladığını görmedim.

        Bir kavgadır gidiyor. “Beşiktaş korunuyor, kollanıyor” diyorlar. Evet ben de kabul ediyorum ki geçen sezon hakem hatalarından en az etkilenen takım Beşiktaş’tı. Dünya adeta tersine dönmüştü! Buna bir de 100. yıl şampiyonluk sezonunu ekleyeyim. Hadi ekstradan bir sezon daha koyayım. 30 yıllık meslek hayatımda görsem görsem 3 sezon Beşiktaş’a tolerans gösterildiğini görmüşümdür. Gordon Milne’li Beşiktaş’ın ligi domine ettiği dönemi bir kenara koyuyorum, geriye kalan yıllarda hep ezilmiştir, 3. büyük olmaya itilmiştir. Fenerbahçe, Galatasaray sesini yükselttikçe kazanmıştır, Beşiktaş bağırdıkça daha fazla hırpalanmıştır.

        Bu sezon neler olacak, yaşayıp göreceğiz de bu gidişle Beşiktaş maçlarına verilecek hakem bulunamayacak. Henüz 10 hafta bitti, Barış Şimşek ve Mete Kalkavan gibi hakemler yaftalandı bile.

        Beşiktaş korunmuyor, kollanmıyor ama bence Beşiktaş seviliyor. Büyük çoğunluğa sempatik geliyor. Bu büyük çoğunluğun içinde elbette hakemler de var, rakip takım oyuncuları da.

        Bir Quaresma pozisyonunda ortalık ayağa kaldırılıyor. Sanırsınız bir hakem ilk kez kırmızı kartı atlıyor. Q7 özür diliyor, başkanı hakemin hatalı olduğunu söylüyor, hocası “Quaresma’nın pozisyonu kırmızı kart. Yarın ne yalan söyleyeceğim diye düşünmektense, çıkar doğruyu söylerim, bu kadar basit” diyor. Beşiktaş taraftarı Trabzonsporlu Yusuf’a geçmiş olsun mesajları yağdırıyor, Yusuf Beşiktaşlılar’a, Q7’ye teşekkür ediyor...

        İşte Beşiktaş belki de bu yüzden seviliyor.

        Çünkü ortada kasıt yok, kötü niyet yok. Hatayı kabullenme var. Özür dileme var. Dürüstlük var. Hassasiyet var. Yusuf bile teşekkür ediyor da durumdan vazife çıkarmaya çalışanlar susmuyor.

        FARKI FARK EDIN

        Samimi bulursunuz bulmazsınız, seversiniz sevmezsiniz, sempatik de bulabilirsiniz antipatik de ama Fikret Orman puan topluyor. Yarattığı algıyla, kulübü temsiliyle, diğer kulüplerle ilişkileriyle... Kim ne derse desin, nasıl görürse görsün işler iyi gidiyor Beşiktaş’ta...

        Eskiden başı önde olan Beşiktaşlılar da bugün göğüsünü gere gere dolaşıyor sokaklarda. Üzerlerinde sayısı giderek artan Kartal Yuvası ürünleriyle. Şımarıklık yok, kendini dev aynasında gören de yok. Kimilerinin ara sıra da olsa ölçüyü kaçırdığı oluyor ama o kadar kusur kadı kızında da olur.

        Beşiktaş’ın yükselişinden belli ki rahatsızlık duyanlar da var. Metin Albayrak’ın ifadesiyle “Uyuyan devi uyandırmaları”, özellikle Levent Nazifoğlu gibi “2 büyük var” safsatalarını dilinden düşürmeyenlerin zoruna gidiyor sanırım.

        Geçenlerde yine Fikret Orman ile polemiğe giriyordu. “Beşiktaş Başkanı da divan kurulundaki sözlerini unutmasın” diyordu. “Naklen yayın ihalesinde aslan payını Fenerbahçe ile biz almalıyız” sözleriyle fitili ilk ateşleyen kendisi değilmişcesine... Ne de olsa Türk halkı olarak balık hafızalıyız ya...

        Sayın Nazifoğlu’na sadece sunu hatırlatayım. Sizler Galatasaray’ı geriye götürürken, artık varlıklarınızı satmaya başlarken Beşiktaş değerine değer katıyor. 2011 yılına göre izlenme oranı yüzde 20, taraftar sayısı yüzde 5 artmış. Gelirlerindeki, sponsorluklardaki artış zaten herkesin malumu. Siz yine de projeler üretip Galatasaray’ı büyütmek yerine rakipleri küçük görmeye devam edin.

        Diğer Yazılar