Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        F.BAHÇELİLER’İN içinde bulundukları durum kolay kolay atlatılabilecek bir travma değil. Her gün değil bir gün ölmek istiyorlar. Haklılar. Keşke Mehmet Berk bir sürpriz yapıp bayram tatilinde iddianameyi hazırlasa. Ardından da öyle ya da böyle bir karar çıksa, en azından kaos ortamı son bulsa. Ancak her şeyin de bir yolu yordamı var. Hukuki prosedürler var.

        Aykut Hoca şimdi diyor ki; “Plan belli. Şampiyonlar Ligi’nden atıldık. Şampiyonluğumuz alınacak, küme düşürüleceğiz.”

        Tespit doğru. Ama keşke bunları daha önce görebilseydi. Veya gördüyse daha önceleri dile getirebilseydi. Ve hatta, çuvaldızı kendilerine de batırıp kendi yöneticilerinin hatalarına da vurgu yapabilseydi. Bu sürecin bu yönde gelişeceği belliydi. Artık iş işten geçti.

        Futbolculara hak veriyorum. Döktükleri gözyaşı var, yeri geldiğinde akıttıkları kan var, alınteri var. Ve bence sahada da hak edilmiş bir şampiyonluk var. Ama neye yarar?

        Saha dışında da sizin bu alınterinize, başarınıza gölge düşüren kendi yöneticilerinizin operasyonları var. Çevirmedikleri dolap kalmamış. Belki gözleri dönmüş, belki hırslarının kurbanı olmuşlar. Fakat hatayı da yapmışlar. Ve ne yazık ki faturasını tüm camia ödemek zorunda. Kural bu. Fenerbahçe için kuralın değişecek hali de yok.

        İyi ki Ali Koç var

        Fenerbahçeli yöneticiler bugüne kadar mantıklarıyla değil duygularıyla hareket ettiler. Federasyonu suçlayıp durdular da kendileri de süreci iyi yönetemedi. Aziz Yıldırım cezaevine girdi, yönetim de bitti, tükendi.

        Federasyonu köşeye sıkıştırmaya çalıştılar, tribüne oynadılar. Onlara sorarsanız, bırakın Türkiye’yi, bütün dünya birleşti Fenerbahçe’ye operasyon yapıyor!

        Bereket son günlerde Ali Koç dümene geçti de aklıselim açıklamalar geliyor. Uzlaşma yolları arıyor. Krizi en az hasarla atlatmak istiyor. Mağdur durumdalar. Kendi bakış açılarından haklı istekleri, saptamaları da var. Federasyonun, 16 Ağustos’tan sonraki UEFA yazışmalarını açıklamaması dikkat çekici. Ama her bir istekleri karşı taraf adına ciddi riskler taşıyor. O riski de kimse göze almaz. İşin içine devlet de girse kısa sürede çözümlenebilecek bir durum yok ortada.

        Önce alkış şimdi ihraç

        Federasyon, 13 gün önce Fenerbahçe hakkında elinde imkan olmasına rağmen küme düşürme kararı vermeyip iddianameyi beklemeyi tercih ettiğinde federasyonu ilk alkışlayan Fenerbahçe’ydi.

        Şimdi aynı yöneticiler açıklama üstüne açıklama yapıp, federasyonu yerden yere vuruyor. Hedefteki adam öncelikle Mehmet Ali Aydınlar.

        Adam başkan olduğuna olacağına pişman oldu.

        Çoğu yöneticiden daha iyi Fenerbahçeli. Fenerbahçe’ye katkısı mevcut yönetim kurulundakilerden kat kat fazla. Çıktı Teke Tek’te açıkladı. Kararı UEFA’nın isteği doğrultusunda aldıklarını söyledi. Tehdit kokan mektup da basına yansıdı ki, başkanın söyledikleri kelimesi kelimesine doğru.

        Başka ne yapacaktı? Fenerbahçe’yi kollama uğruna Türkiye’yi mi yakacaktı!

        Şimdi de duyuyorum ki Aydınlar’ı kulüpten ihraç etmeyi planlıyorlarmış. Acaba ihraç etmeleri gereken isim Aydınlar mı, başkaları mı?

        Forma, arma ve gerçekler

        Fenerbahçeli taraflar beni şaşırtıyor. Kulüplerine, başkanlarına inanılmaz derecede sahip çıkıyorlar. Camia olarak müthiş bir dayanışma gösteriyorlar.

        Dayanışmalarını alkışlıyorum. Ama körü körüne sahiplenmelerini de yadırgıyorum.

        Onlara göre federasyon suçlu, UEFA suçlu. Basın hepten suçlu.

        İyi güzel de, bu işleri başınıza basın mı açtı, kendi yöneticileriniz mi?

        Her yere öfke kusuyorsunuz da yöneticilerinize niye toz kondurmuyorsunuz?

        Camiaya bugünleri yaşatanları niye sorgulamıyorsunuz?

        Formaya sahip çıkın, armaya sahip çıkın da gerçekleri de görün.

        G.Saray ve UEFA

        Yaşanan süreçte Galatasaray da yayınladığı deklarasyonlar nedeniyle çok eleştirildi. Gerçekten her defasında üstü kapalı olarak, imalı cümlelerle “Fenerbahçe’yi düşürün” dediler. Sanırsınız herkes kirli, Galatasaray temiz.

        Bu açıklamalar da rakipleri tarafından haliyle şu şekilde yorumlandı: “Fenerbahçe, Beşiktaş düşsün, Trabzon eksi puanla lige başlasın, meydanı boş bulan Galatasaray da şampiyon olsun istiyorlar.”

        Bildirilerdeki ifadeler hoş kaçmadı ama bazıları yanlış da değildi.

        Örneğin, “Kangrenli parmağı kesmezsek birileri gelip kolumuzu keser” sözü.

        Bu operasyonda iddia edildiği gibi Galatasaray’ın parmağı var mı bilemem ama UEFA geldi, kolumuzu kesti.

        Başmüfettiş raconu kesti, UEFA da biletimizi.

        UEFA, son dakika golü ile Fenerbahçeli futbolcuların emeğini çaldı. Milyonlarca taraftarın hayalleri ile oynadı. Prestijimizi yerle bir etti.

        Zayıf anımızı yakaladı, affetmedi.

        Gücü bize yetti. Milan’a, Porto’ya, Real’e, Barca’ya yapamadığını, asla da yapamayacağını bize kolayca uyguladı.

        Ve içimizi en çok acıtan da bu oldu.

        Sadri Şener’e özgürlük

        Fenerbahçeliler’in tepkilerinde en çok hak verdiğim nokta Şampiyonlar Ligi’ne Trabzonspor’un alınmasına gösterdikleri reaksiyon.

        Gerçekten şaşırtıcı. Onların da soruşturmada üç dosyası var ve bunlar bizzat federasyon tarafından UEFA’ya iletildi. Buna rağmen federasyonu da bilgilendirmeden Trabzonspor’u Devler Ligi’ne dahil ettiler. Bu bilgilendirme yapılsaydı eminim federasyon çekincelerini iletirdi.

        UEFA’nın kararı ülkemiz adına bir yandan da sevindirici ama işin bir ilginç yanı da bu kararın sabahında Sadri Şener’in yurt dışı yasağının kalkması. “Fenerbahçe’ye operasyon yapılıyor” görüşünü savunanların iddialarını sanki inadına destekler nitelikte bir gelişme.

        Bir önceki itiraz reddedilmişti. Şimdi kabul edilmiş. Elbette haklı bir gerekçesi vardır. Belki de tesadüftür. Ancak herkes merak ediyor, birilerinin bu konuyu aydınlatmasını bekliyor.

        Diğer Yazılar