Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Fenerbahçe UEFA, CAS, İsviçre Federal Mahkemesi’ndeki hukuk savaşını uzun zamandır sürdürüyor. Karşı tarafa bazı şeyleri kabul ettirmek kolay değil. Savcıların, polislerin yanlı hareket etmiş, yanlış yapmış, usulsüzlük yapmış olabileceklerini anlıyorlar, kabul ediyorlar. Çünkü bu tür örnekleri İtalya başta başka ülkelerin dosyalarında da görmüşler. Ama yeniden yargılama deyince işlerine gelmiyor. Elbette geri adım atıp prestijlerini kaybetmek de istemiyorlar. Sonuçta dayandıkları bir nokta var. “Biz kararımızı sizin polisinizden gelen bilgiler, Türk mahkemelerinin kararları doğrultusunda aldık” diyorlar.

        İş o kadar büyük boyutlara ulaşmış ki CAS bile savunma göndermek zorunda kalıyor. En üst makamın kararı sorgulanıyor. Bunun geçmişte belki örneği bile yok. Yine de polisin birçok iddiasının çürütüldüğü, mahkeme kararının yeniden yargıya taşındığı anlatılsa da bakış açılarını değiştirmek çok ama çok zor. Çünkü onlar da çok iyi biliyorlar ki hata yaptıklarını kabul edecek olsalar itibarları sarsılacak. Üstüne üstlük UEFA davayı kaybetmesi halinde her türlü tazminatı ödeme garantisi verince İsviçre Federal Mahkemesi’nden yürütmeyi durdurma kararı çıkmasını beklemek de hayalcilik oluyor. Neyse... Bu dava daha çok konuşulur, sonuçlanması bir yılı bulur.

        Beni taraflı olmakla suçlayanlar, kendileri gibi Aziz Yıldırım düşmanlığı yapmadığım için kınayanlar, IFM kararından sonra fikrimi soranlar için de bir paragraf açalım. Belki mutlu olurlar!

        Bu dava daha çok konuşulur dedik de Fenerbahçe de peşini bırakmaz, UEFA sonuna kadar direnir. Tazminat ödemeyi göze aldığına göre Fenerbahçe’yi de Şampiyonlar Ligi’ne almaz. Yeniden yargılama sonunda beraat kararı çıkarsa da faturayı öder. Buna da razı

        Zil takıp oynayacaklar!

        Aslında UEFA’da dosyayı kapatmak istiyor. Çünkü artık onlar da bıkmış durumda. Ama kapatamıyorlar. El altından Galatasaraylılar, Fenerbahçe’nin kendi içindeki düşmanları fakslarla, maillerle olayı kaşıyor, Fenerbahçe ve Trabzonspor’dan şikayet üzerine şikayet geliyor. Esas konumuz da işin Türkiye ayağı. Daha doğrusu başkalarının mutsuzluğundan mutlu olanlar.

        Bugünlerde herkes sponsorların çekilmesinden, forma reklamı bulunamamasından dert yanıyor. Ne ekerseniz onu biçiyorsunuz. Kavga gürültü bitmiyor ki sponsorlar sıraya girsin, kulüplerin gelirleri artsın. Devlet kurumları da olmasa çoğu kulüp kapıya zaten kilit vuracak.

        Ama hala ders almıyoruz. Hadi Trabzonspor bu davanın tarafı. Başkanının uslubu hiç hoş olmasa da sonuçta taraf.

        Ya Galatasaray’ın tutumu. Aziz Yıldırım yeniden cezaevine girse, Fenerbahçe küme düşürülse zil takıp oynayacaklar. Fenerbahçe ile Galatasaray arasındaki bu kin bitmedikçe Türk sporu bir yere gelmeyecek, bunu kimse görmek istemiyor. Görenlerin de işine dostluk adımları değil nifak tohumları atmak geliyor. Lafa gelince de hep kardeştirler, hep dostturlar. Hepsi palavra.

        Sarıgül de bunu yaparsa

        Bir örnek vereyim. Galatasaray’ın değerli yöneticisi Emir Sarıgül’den. 17 Temmuz’da herkes UEFA’dan gelecek habere kilitlenmişti. Sarıgül, 17 Temmuz sabahı hangi tweeti attı biliyor musunuz? “Günaydın. Bugün Türk futbolu için çok önemli bir gün olacak!”

        Yani demek istiyor ki, umuyor ki UEFA Fenerbahçe’yi Şampiyonlar Ligi’ne almadığı gibi, federasyona da cezayı kesecek. TFF Fenerbahçe’yi küme düşürecek. Galatasaray da mutlu olacak. Bu tweeti atan da Galatasaray’ın en aklı başında isimlerinden biri. Gerisini varın siz düşünün.

        Yazıyı da Sarıgül’ün bir başka tweeti ile bitirelim. Belki de attığı en doğru tweet ile.

        “Sıradaki yağmur herkese gelsin. Yıkasın ne varsa. Ne kir kalsın ne de kalplerde KİN.”

        Diğer Yazılar