Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        IKEA, Mudo Concept, Zara Home çıktı çıkalı evlerin birçoğu katalogda yaşıyormuşuz gibi hissettirmeye başladı. Evinin istediğin gibi döşenmiş olması, sevdiğin- kullanmaktan keyif aldığın eşyalarla evini oluşturmak önemli bir ayrıntı da, herkes aynı eşyalardan mı keyif alıyor yoksa şartlar mı bizi onlara sürüklüyor? Neden tüm evler hep aynı yerdeymişsin hissi uyandırıyor?

        Ne zaman ki bir arkadaşım taşınıyor ya da evini yeniden dekore etmeye kalkıyor hep aynı şey oluyor. İstinasız koyu lacivert, gri ya da pastel tonlarında salonun ortasında duran “L” tipi bir koltuk, hemen karşısında ayak uzatmaya uygun bir sehpa onun önünde televizyon… derken bütün evler aynı tip eşyaların farklı renklerinden oluşuyor. Bir zamanların Doğu Berlin’indeki evlerde yaşıyor gibiyiz, tek farkı mağazalardan eşyaların alınıyor oluşu.

        Böyle olmasının bence iki temel nedeni var:

        Adamlardan Kaynaklı Zorundalık

        Koyu renk koltuğun alınmasının en büyük nedenleri arasında erkeklerin yeme içme alışkanlıkları geliyor. Koltuğun tepesinde yemek yemek, ayaklarını uzatıp kahvelerini içmek gibi bir fantezileri var ki anlamak mümkün değil. Çoğunluğunun çenesi delik ya da sakar! Ne yediklerini koltuk üzerindeki lekelerden tespit etmek mümkün.

        Biz kadınlarda bu gerçekle haşır neşir olunca açık renk koltuk, hayal oluyor.Ne kadar kadın tanıdıysam hepsi de “ Krem olsa çok güzel olur ama şimdi dökecek, saçacak ortalığa, iyisi mi ben yine koyu bakayım…” diyor oluyor. Dolayısıyla mat ve koyu tonlar günümüz evlerinin vazgeçilmezi. Renk mevzusundaki aynılık da ne yazık ki bu sebeple ortaya çıkıyor.

        Zamansızlık ve Bütçe

        Bu kısımda iş biz kadınlardan kaynaklı oluyor.

        Kabulüm, IKEA’nın eşyaları güzel ve uygun fiyatlı. Zamansızlıktan ötürü oradan evini tamamlayanlara da hak vermiyor değilim ama insan evinde kendinden de birkaç parça eşya koymaz mı? Mesela o dvd’likler: DVD kaplarının boyutunda bile değiller, hadi sığdır bakalım. Bir de onların metal olup duvara monte edilenleri var! Toza takıntısı olanların en büyük belası… Filmlerinize önem verenlerdenseniz eğer bu dediğime hak verirsiniz.

        Evimi kişiselleştireceğim diye Zara Home’dan yastık kılıfları alınca, dolap kulpları seçince, mağazada kullanılan oda parfümlerinden alınca ev kişiselleşmiyor işte… Tam tersi, mağazaya ev ziyareti yapıyormuş hissi veriyor.

        Bir de benim favori olayım ahşap. Her kadın gibi benim de bazı saplantılarım var ve ahşap masalarda bunlardan biri. Mudo Concept’in eşyaları da güzel oluyor ama pahalı. Üstelik eviniz geniş bir ev değilse hadi bakalım o godoman masayı, sandalyeleri sığdır. Sıkış tıkış bir salon, benden çok daha rahat oturan eşyalar…

        Mutfakta da tabak takımları alıp başını giden bir konu! Artık neredeyse her evde krem ya da eskitilmiş görünümlü kalın porselenden bir tabak takımı bulunuyor. Bende beğeniyorum o takımları ancak, her evde görmeye başlayınca yavaştan soğumaya başlıyorum herkes gibi…

        Çalışıldığı için sokak sokak dolanıp eşya arayacak zaman yok, zaman olsa bu sefer de bütçeden ötürü beğenip alınamayan eşyalar oluyor. Tek başına da yaşanmadığından sonrasında günümüzdeki gibi aynı tip evlerde yaşayıp mutlu mesut gidiyoruz.

        Diğer Yazılar