Virüsler, Artan Nüfus Derken Yasaklar!
Kadın hakları hikayesi falan değil konumuz…
İnsanlık ve nüfus artışının dünya üzerindeki etkisi!
Geçtiğimiz ay Polonya’da “kürtaj” hakkında ciddi imza kampanyaları, yürüyüşler yapıldı.
Sebebi de yasa değişikliği: Polonya’da da kürtajın yasaklanması tartışılıyor. Bir canlının yaşam hakkının elinden alınmasının doğru olmadığını savunan bir grup yasayı desteklerken, diğer grupsa istenmeyen hamileliğin devam ettirilmesinin insan haklarına aykırı olduğunu savunuyor.
Hiçbir zaman tam anlamıyla çözüme ulaşamayacak olan bu konunun diğer etkilerine bakmaya ne dersiniz?
Avrupa Birliği üyesi olup, kürtajın yasak olduğu iki ülke bulunuyor: Malta ve İrlanda. Diğer Avrupa ülkelerine nazaran nüfus sayısı az olan bu ülkelerde, hastalıklı doğan bebek sayısı ne yazık ki sanıldığı kadar az değil.
Üstelik bu noktada araya Brezilya’daki Zika virüsünü de örnek verebilirim. Bilindiği üzere Brezilya’da da kürtaj- katı kurallarla- yasak! Bizim gecekondu bölgelerimiz gibi olan Favela bölgelerinde her gün onlarca bebek dünyaya geliyor, pek çoğu da virüsledoğuyor. Bu bebeklerin hamilelik süresince fiziksel olarak sağlıksız olduğu ve hatta onların çok yaşamayacağı da biliniyor. Öyleyse sormak lazım; beyin gelişimini tamamlayamamış, fiziksel olarakyaşamı boyunca çeşitli hastalıklarla mücadele etmek zorunda kalacakbebeklerin dünyaya gelmesi ne kadar doğru?
Dönelim Malta ve İrlanda’ya… Merdiven altı yöntemler, kadın ölümlerini arttırıyor.
Kürtaj olmak isteyen kadınların iki seçeneği var. Eğer kadının parası varsa işi biraz daha rahat; başka bir ülkeye gidip kürtaj olabilir. Ama parası olmayan kadınlar için durum karışık… Onlar iptidai şartlarda kürtaj olmak durumunda.
Yöntemler ise içler acısı… öyle ki hamileliğine son veren kadınlar ya bir daha çocuk doğuramayacak hale geliyor ya daişlem sırasında ölüyorlar. Doktor kontrolünde olmayan bu şartlar kadınların yaşamlarını tehlikeye atmakla kalmıyor, mevcut nüfus oranını da ciddi şekilde tehdit ediyor.
Bu konuyla ilgili Malta’da kadınlar konuşmaktan çekiniyorlar. Bu yüzden de internet sitelerinde lakaplarla,duydukları türlü rivayetleri kendi aralarında paylaşaraksorunu çözmeye çalışıyorlar.Fiskos haberler, ölümcül riskli yöntemlerle çağ dışı şekilde gebeliğe son veriyorlar.
İşin bu yönünden baktığınızda yasağın gerekliliğini sorgular bir hale geliyorsunuz.
Şöyle bir kanı var: İnsan öldürmek!
Kürtaj konusunda bir noktaya açıklık getirmek gerek;
Gebelikte 10 haftadan sonra “bebek” kelimesi kullanılıyor. Çünkü; embriyonal dönem 10 haftada tamamlanıyor. Türkçe meali; 10 haftaya kadar karında mikro düzeyde bir gelişim söz konusu olduğundan, ortada insan denilebilecek bir canlı söz konusu değil. Birçok ülkede 10-12 haftaya kadar kürtajın izin verilmesinin nedeni: Sağlıksız bebeklerin dünyaya gelmesini önlemek.
“Sağlıklı sağlıksız fark etmez, Allah değiliz! Kimin yaşayıp yaşamayacağına karar veremeyiz” diye düşünebilirsiniz. O zaman kürtajın her yerde yasaklandığını varsayalım, bu sefer sağlıksız bireylerin toplum genelindeki oranı artacak. O sağlıksız bireylerin kaliteli yaşaması için ne gibi önlemler alınacak? Onların sağlık problemlerine şu anki teknolojimiz yeterli bile değil.
O bireyler bizler gibi yaşayamadıktan sonra ne anlamı kaldı bazı şeylerin… Onlara hiç soruldu mu hayata gelmek isteyip istemedikleri? Düşünsenize bir kere, bugün neden çoğu ülkede ötenazi konuşuluyor? Demek ki o kadar da kaliteli, verimli bir hayatları olmuyor o bireylerin.
Biz kadınların vücutları öylesine muazzam makineler ki tek bir noktadan tüm toplumun gidişatını belirleyebiliriz. Bu yüzden de konu sadece kadın hakları, bedenime dokunma gibi bir şey değil. Böyle algılanmamalı! Kürtaj çok yönlü düşünülüp ince eleklerden geçirilerek konuşulması gereken, hassas bir konu…
Tüm dünyada uygulamasının çeşitli sıkıntıları olan bu konu, Avrupa’da gittikçe şiddetleniyor. Ülkemizde şimdilik kürtaj gündemde olmayabilir, bunun sebebi çok daha başka konulara öncelik tanımak zorunda kalışımız. Ancak bu durum kürtaj konusunun önemsiz olduğunu göstermez.
