Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        KOBANİ’de 2 aya yakın süredir direnen PYD’ye ABD’nin silah göndermesine Ankara niye karşı çıkıyor?

        Gelin soruyu biraz daha değiştirelim... Yurttaşlarının akrabalarının savaşması için üçüncü bir ülkenin yardımda bulunmasından niye rahatsız oluyor?

        Veya Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, dün Letonya’daki açıklamasında da vurguladığı gibi, “PYD’ye silah yardımından duyduğu rahatsızlığı ABD’ye iletmesine” karşın, peşmerge güçlerinin Türkiye’den geçip Kobani’de savaşmasını neden destekliyor?

        Bu gelişmelere bakarak bugünü okumaya kalkarsanız, çelişkilerle dolu, bir sürü anlamsız mantık örgüsüyle karşılaşırsınız.

        Ancak, Suriye’nin 4 yıl sonraki geleceğinin ne olacağı zaviyesinden okursanız, bugün yapılanlarla neyin hedeflendiğini daha iyi anlarsınız.

        BARZANİ İLE UZLAŞI

        Meseleyi detaylandırmak için Suriye iç savaşının başladığı yıllara dönmek yeterli. Hatırlayalım, Suriye içindeki Barzani yanlısı gruplar da muhalefet saflarında yer almak istedi.

        Ancak PYD, oluşturulmak istenen Suriye Ulusal Koalisyonu (SUK) ve Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Koalisyonu’na (SMDK) katılmayıp Şam yönetimiyle işbirliği içinde bölgede diğer örgütlere hayat hakkı tanımadı; Kürt hareketi de bu nedenle birleşmeden bölündü.

        PYD’nin, PKK desteğini de alarak bölgede güçlenmesi üzerine, Barzani Suriye sınırını kapatmakla kalmadı, bir de hendek kazdı.

        Bu aslında Barzani’nin PYD’ye, “Ne haliniz varsa görün. Başınıza bir iş gelirse benden yardım beklemeyin” mesajıydı.

        IŞİD’in Kobani’ye saldırması, diğer Kürt örgütlerin “Tekçi anlayış içinde açıklandı” diye eleştirdiği üç kantonun diğer iki merkezi Resulayn (Cezire) ve Afrin’i de tehdit etmesi, PYD’nin hesaplarını bozdu.

        Kobani’de güçleriyle birlikte bölge halkını da Türkiye’ye geçiren PYD, istediği askeri desteği Ankara’dan göremeyeceğini anlayınca, kendisine en yakın olan Barzani’ye yöneldi.

        Bölgedeki tüm Kürt gruplar da bu tabloda Duhok’ta buluştu. Bu aslında Ankara’nın da bir anlamda yönlendirip oluşmasını beklediği, sonunda da “memnun kaldığı” yönelişti.

        PEŞMERGE BAZI

        İki gün önce bazı detaylarını aktardığım gibi, 9 günün sonunda dün tamamlanan Duhok Kürt Zirvesi’nde PYD, peşmerge güçlerinin gelmesini istemedi.

        “Bize ağır silah gönderin yeter” dedi. Barzani ise Ankara ile benzer kaygılarla, ağır silah göndermesi halinde, bunun ileride kendisine dönebilecek bir PYD/PKK devletinin oluşumuna izin vermek anlamına geleceği düşüncesiyle karşı çıktı.

        “Düşmanlara en doğru ve güzel cevap, hepimizin birlik olmasıdır. Eğer yardım isteniyorsa peşmerge gelip gerekeni yapar” dedi.

        Suriye Kürt Ulusal Konseyi (ENKS), Demokratik Toplum Hareketi (TEV-DEM) çatısı altında bulunanlar da dahil 12 Kürt örgütü, “Barzani’nin hakemliğinde” birlikte hareket etme ve daha önemlisi PYD’nin tek yanlı Kanton ilan ettiği bölgede, “bundan böyle eşit ağırlıkta ve yeterli oranda temsil edilme” konusunda uzlaştı.

        Peşmergenin gelişi de bu kapsamda kararlaştırıldı.

        Aslında bütün bunlar ölümü gösterip PYD’yi sıtmaya razı etmekti.

        Ankara ise sınırının diğer yanında adı “kanton” bile olsa PYD/PKK hâkimiyetindeki bir oluşumun nüvelenmesinin önünü kesti.

        Peşmerge bazını bölgeye taşıyarak PYD’yi nötrleştirdi. Olan bundan ibaret...

        Diğer Yazılar