Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Ötekilere bakışta, parti teşkilatında değişiklik var mı?

        CHP’nin etkin isimlerinden biriyle konuşurken öğrendim ki teşkilata yaptığı teşekkür gezilerinde kendisi de bunu incelemiş.

        Seçimin hemen ardından teşkilat yöneticilerinin üçte ikisi kategorik olarak “AKP ile koalisyona hayır” diyormuş.

        Geri kalan üçte biri de “Denenmesinde yarar var, olmazsa seçim” görüşünü savunuyormuş.

        Aradan geçen bir aya yakın sürede gelinen noktayı şöyle özetledi:

        “Bugün üçte ikisi koalisyon istiyor, üçte biri seçimi savunuyor. Zamanla onların da büyük bölümü üçte ikiye katılır.”

        Bu noktaya nasıl ulaşıldığına ilişkin bazı gerekçeleri var.

        Öncelikle CHP’li belediyelerin iktidar beklentisine dikkat çekti, uzun yıllar siyasi iktidarda olmamanın yarattığı susuzluğa vurgu yaptı.

        Uzlaşmaz tutumun seçmen kitlesinde yaratacağı erozyonu parti teşkilatının okuduğunun da altını çizdi.

        Bu yaklaşımın CHP teşkilatında “koalisyon beklentisini üçte iki oranına yükselttiğini” anlattı.

        CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun Saygı Öztürk’e verdiği demeci dün Sözcü’de okurken, CHP’nin etkin isminin yukarıdaki sözleri kulağımda çınladı.

        “Uzlaşmaz tavrı kim sergiliyorsa halk da ona gerekli yanıtı verecektir” diyordu Kılıçdaroğlu...

        Kendisinin ve CHP’nin süreci yokuşa süren tavır sergilemediğini de belirtiyordu.

        ÖTEKİYE HAPSETTİ

        Aslında haksız da değil.

        Çünkü koalisyonun önünü kesmeyen iki isimden biri Kılıçdaroğlu ise diğeri de Ahmet Davutoğlu.

        Her ikisinin de ön söylemleri öteleyici olmaktan çok, yakınlaştırıcı ve yapıcı.

        Ayrıca kabul etmek gerekir ki Davutoğlu süreci iyi yönetti.

        Her iki partiye de eşit mesafede durarak ötekilerin olmazlarını kamuoyunda tartıştırdı.

        Dikkat edilirse ötekilerin şartları tartışılırken, “AK Parti’nin olmazsa olmazlarından” kimse söz etmiyor.

        Hatta ötekilerin şartlarından pazarlıkta vazgeçebilecekleri havası yaratılıyor.

        Davutoğlu bu tavrıyla kendisi için de sıkıntı yaratabilecek olmazları ötekilerin zeminine hapsetmeyi başarmış bulunuyor.

        HDP’li Celal Doğan’ın açıkladığı gibi “Cumhurbaşkanı’nın seçim isteğine” karşılık, Davutoğlu koalisyon için çabalayan, en azından bu algıyı imal eden tarafta yer tutuyor.

        Seçim sonrası söylemleriyle siyasete standart getirirken, AK Parti kimliğini yeni zeminde tahkim ediyor.

        YENİ STANDART

        AK Parti açısından Davutoğlu’nun ortaya koyduğu bu duruş “kabul edilir” olmayabilir.

        Çünkü, AK Parti’de “Tek başına iktidar yoksa, % 40 ile % 30 arasında fark yok. Seçime girip % 46 ile çıkarsak tek başına iktidar dönemini yeniden başlatırız” beklentisi var.

        Ayrıca CHP ile kurulan uzun süreli “büyük koalisyon”un tek parti iktidarları dönemini sonlandıracağı da bir gerçek.

        Bu da AK Parti’nin kamuoyunda var ettiği “tek başına iktidar getirisinin” de sonu demek olur.

        Ancak bütün bunlara karşın geçmiş siyasal deneyimler de gösterdi ki, sandık her bekleneni vermez, seçmen de şaka kaldırmaz.

        Anlaşılan o ki Davutoğlu da bunu görüyor, seçim yerine ağustos kongresine koalisyonu kurmuş olarak gitmek istiyor.

        Siyasete yeni standart getiriyor.

        Diğer Yazılar