Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Siyaset toplumun yansımasıdır.

        Dayandığı toplumsal taban ne kadar dalgalı veya kararsız ise politikanın gelgitleri de o kadar yüksek olur.

        Bu çağın politik başarısı da kendi toplumsal tabanının beklentilerine yanıt verirken, öteki tabanda yaratacağı talep üretimiyle gelir.

        Yani, sadece dayandığı siyasal tabanına dönük söylem üretmesi yetmez.

        Diğer partilerin toplumsal tabanını da etkileyecek, benzer projeleri kendi partisinden de talep etmeye zorlayacak, kısaca anlam talebini üretecek politikalar gerekir.

        Bu biraz da cep telefonu veya otomobil pazarında sıklıkla rastlanan bir malın hem tüketicisini hem de talebini üretmeye benzer...

        7 HAZİRAN

        Bunun siyasetteki uygulamasını görmek için bugün birinci yılı dolan 7 Haziran seçimi ve sonrasına bakmak yeterli.

        En iyi örneği de CHP...

        Seçimden bir yıl önce klikleşmiş sorunlarına odaklı parti iken, geçen yıl bu zamanlarda proje partisi haline dönüşümü de anlam talebini üretmesiyle başladı.

        Emekli maaşı, taşeron işçi, aile sigortası, üreten ekonomi projeleri seçmen için anlam içeriyordu.

        Çünkü yıllardır fark edilmeyen, emekli maaşı ile kıt kanaat geçinmeye çalışanlar, oyları etkileyen orta ve üst grubun anne babasıydı.

        İster “anlam talebi”, ister “icracı fikir” deyin, CHP bir yıl önce ürettiği projelerle kendisine sıcak bakmayan kitlelerin de gönlünü çeldi; onların partilerden de aynı şeyleri istemesine yol açtı.

        Ancak bütün birikimini, tekli bakışla “ortalama vatandaş” kabul ettiği kitleyle ilişkiyi geliştirmeye harcadı.

        Oysa CHP projelerinin yaratıcı milletvekili Prof. Dr. Sencer Ayata’nın “Yeni çağda ortalama vatandaş tek değildir; 4-5 ortalama vatandaş grubu vardır” söylemini görmediği için 1 Kasım’dan kazançlı çıkamadı.

        Bugün de anlam talebini üretemediği için, Genel Başkan Yardımcılarından birinin söylediği gibi, “Binlerce SMS, Facebook gönderimine karşın insanlar meydanlara gelmiyor...”

        YARISI GİTTİ

        HDP’de durum daha vahim.

        Bir yıl önce “Türkiye partisi olmak” için yola çıkan, liderinin sempatik kimliğiyle aykırı kesimlerle arasında yumuşama sağlayan, 80 milletvekiliyle TBMM’de güç haline gelen HDP, bugün en güçlü olduğu bölgelerde bile sıkıntı yaşıyor.

        MHP açısından ise durum çok daha karmaşık.

        MHP hem TBMM Başkanlık seçiminde, hem de koalisyon tercihindeki ön şartlarının mağlubu oldu.

        Bir yıl önce 80 milletvekiliyle hükümeti belirleyen güç olan MHP, bugün yarıya inmiş milletvekili sayısıyla delegesinin yarattığı probleme mahkemede çözüm bulmak için uğraşıyor.

        İktidar partisine gelirsek...

        Hem 7 Haziran, hem de 1 Kasım’ın direksiyondaki ismi Davutoğlu bugün iktidarda yok.

        Ortaya koyduğu fikirleri hayata geçirme özgüven ve başarısına sahip AK Parti, bugün “kaygıları nedeniyle fikirlerini öteleyen” politika güdüyor.

        Kaygıların getirisi olan “güvenli dar kadroların” ürettiğiyle yetinmek zorunda kalıyor; o da işlerin süratini düşürüyor.

        Dayandığı geniş toplumsal tabanın hızla değişen ve artan taleplerini karşılayacak politika ve söylem üretimini kısıtlıyor.

        “Partili cumhurbaşkanı” veya “Türk tipi başkanlık sisteminin” ne getireceği konusunda soyut kavram dışına çıkamıyor.

        Bütün partiler, anlam üretiminin, yani fikir kısırlığının patinajını yaşıyor.

        Diğer Yazılar