Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        “Toplumsal kutuplaşma çok yüksek ve kimse grup konuşmalarında söylenenleri izlemiyor...”

        Cümle, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun Güney Kore’de “siyasette klientalizm” (seçmene müşteri odaklı ayrıcalıklı hizmet) üzerine doktora çalışması yürüten oğlu Kerem Kılıçdaroğlu’na ait.

        Doktora tezinde CHP ile Müslüman Kardeşler Hareketi’ne benzeyen Endonezya’nın “Terbiye Hareketi” PKS’yi incelemiş...

        El Cezire’de dün yayınlanan İrfan Bozan’ın röportajı, sadece CHP’lilerin değil, her siyasinin okuması gereken içerikte.

        Çünkü Kerem Kılıçdaroğlu, İstanbul’un Kadıköy ve Esenler semtlerini doktorası için saha çalışması alanı yapmış.

        Yani, biri CHP’nin % 62 oy aldığı orta ve üst gelir grubunun yaşadığı Kadıköy, diğeri ise % 14’ten yukarı çıkamadığı alt gelir grubunun yaşadığı Esenler...

        Yani biri CHP’nin, diğeri ise AK Parti’nin istediğini bulamadığı iki semt...

        KLİENTALİZM...

        Kerem Kılıçdaroğlu, Esenler örneğiyle, sosyal demokratların alt gelir grubunu elinden kaptırmasının nedenlerinden birini şöyle özetlemiş:

        “Refah Partisi’nin o dönem stratejisi evlere gitmek, seçmenle yakınlaşmak olmuş. O dönemlerin sosyal demokrat partisi SHP bunu unutmuş. 1990’lardan 2000’lere kadar Esenler nüfusunda büyük artış var ama CHP hâlâ çok sınırlı üyeye sahip...”

        Yaptığı bir diğer tespit de SHP’nin DYP ile koalisyon dönemine ait.

        Alt gelir grubundan kopuşun bir diğer nedenini de “klientalizm”in SHP tarafından yanlış uygulanmasında bulmuş:

        “SHP, DYP ile koalisyon ortağı olduğu dönemde devlet kaynaklarını partili kişilere dağıtıp seçmenini unuttu...”

        EV ZİYARETİ

        Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sıklıkla yaptığı muhtarlarla toplantı konusunda değerlendirmesi var.

        Muhtarların bir mahallenin tüm sorunlarını bilen kişiler olması nedeniyle önemine atıf yapmış.

        İktidar partisinin il, ilçe yöneticilerinin de muhtarları sorunların belirlenmesinde kaynak olarak kullandığını vurgulamış.

        Sokak eylemlerinin sakıncalarına da değinmiş, Türkiye’de protesto olaylarına bakışın mesafeli olduğunu anımsatıp eklemiş:

        “Siz ‘Meydanlara inelim’ diyorsunuz, meydanlara inince AKP seçmeni bunu kendisine tehdit olarak alacak; bana karşı protesto yapıyorlar algısı oluşacak.”

        CHP’nin muhafazakâr açılımının da bir sonuç getirmediğini Mehmet Bekaroğlu örneği üzerinden vermiş, “Bence yoksulluk en önemli konu” tespitini yapmış.

        Babası Kemal Kılıçdaroğlu’na yaptığı tavsiyeyi de açıklamış:

        “Gördüklerimi söyledim, ‘düzenli ev ziyaretleri yapmaları, seçime kadar olan 4 yılı iyi değerlendirmeleri gerektiğini’ söyledim. ‘‘Güncel tartışmalara sürekli cevap vermelerle olacak iş değil, örgütü çalıştırmanız gerekiyor’ dedim.”

        Anlatımı gösteriyor ki akademik çalışmasını hayatın içinde pratiğe dökmüş.

        Ancak siyasetin geldiği noktada ev ziyaretinin de yetmeyeceğinin görülmesi gerekiyor.

        Çünkü siyasal gücünü, yani oyunu klientalizme terk etmiş kitlelere, bundan vazgeçmeleri halinde ne elde edeceklerinin de gösterilmesi gerekiyor.

        CHP aile sigortası ve emekliye iki ikramiye ile bunun için önemli bir adım attı.

        Ama yapabilirliğinin inancını sunamayınca, emekle ürettikleri, iktidar partisi için hazır projeye dönüştü.

        Diğer Yazılar