Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        TÜRKİYE, geçmiş birikimlerinde bulunmayan bir dönemden geçiyor.

        Çünkü bugün darbeler veya darbe girişimleri sonrası yapılacaklar konusunda güçlü bir bilgi birikimine sahip.

        Bu birikimi de 27 Mayıs 1960 darbesi sonrası yarım asırda kazandı.

        Tıpkı 15 Temmuz girişiminde olduğu gibi, 27 Mayıs darbesi de emir-komuta zinciri içinde yapılmadı; düşük rütbeli 37 subayın planları içinde gerçekleşti.

        Toplam 235 generali, 3 bin 500 subayı, 520 hâkimi, 147 öğretim üyesini tasfiye ederken, Yassıada sorgulamalarını başlatırken gelecek darbelere öğreti bıraktı.

        Ardından 22 Şubat 1962’e Talat Aydemir’in başarısız darbe girişimi sonrası yapılan pazarlıkla elde edilen uzlaşının da yöntem öğretisi vardı.

        Her ne kadar Mayıs 1963’te Aydemir tekrar deneyince idamına yol açsa da başarısız kalan ilk darbenin uzlaşıyla sonuçlanması nedeniyle kalkışanların da kazanımı söz konusuydu.

        YENİ ÖĞRETİ

        Başarıyla sonuçlanan 1971 ve 1980 darbeleri sonrasındaki uygulamalarda da 1960’ın öğretileri vardı.

        İki darbe sonrası kurumlar ve sistem hep benzer çalıştı.

        Türkiye ilk kez farklı bir dönemle karşı karşıya...

        Çünkü başarısızlıkla sonuçlanan darbenin sonrasında nelerin yapıldığına ilk kez tanıklık ediyor ve dilerim bir daha karşılaşmaz ama ilk günden bu yana olumlu teamül oluşturuyor.

        Örneğin OHAL’in getirdiği ağır koşulları uygulamak yerine sivil demokratik hayatın işlerliğine mümkün olduğunca az engel çıkarıp mümkün olduğunca hukukun içinde kalarak adım atıyor.

        Birçok kurumda görevden el çektirme yaşanıyor olsa da gönül bağı olan, taraftar boyutunda kalan ancak darbe girişimine katkıda bulunmayanlara farklı bir yöntemle kamu görevine dönmelerini sağlayacak usul aranıyor.

        DDR YÖNTEMİ

        Nitekim benzer olaylarla karşılaşan ülkelerin deneyiminden yola çıkılarak oluşturulan öğreti de benzer yöntem öneriyor.

        Adına DDR (Disarmament, Demobilization and Reintegration) denilen, “silahsızlanma, tasfiye ve yeniden kazanım”ın baş harflerinden oluşan yöntem, bugüne kadar Afrika ve Asya ülkelerindeki benzer darbe girişimleri sonrasında uygulandı.

        Yöntemin ana mekanizması, bu tür girişimde bulunanların bir daha denememesi için sosyoekonomik, güvenlik ve istikrar boyutlarındaki sahipliklerinin tüketilmesini temel alıyor.

        Darbecilerin silah bırakmalarıyla yetinmeyip askeri yapıdan uzaklaştırılmalarını şart koşuyor; bununla birlikte sosyal hayata entegrasyonlarına olanak sağlayacak yöntemlerin geliştirilmesini öneriyor.

        Darbeye kalkışanların ailelerinin sivil statü ile hayatlarını idame ettirecekleri kazancın sağlanması gerektiğinin altı çiziliyor.

        Uzun süreli barış, güvenlik ve gelişmeye dayalı ulusal kapasite yeniden inşa edilirken, toplumu ve bireyleri koruma altına alacak saha çalışmalarına ağırlık verilmesi öneriliyor. Darbe girişiminin yaşandığı ülkenin gelişmesi ve ulusal sorumluluğunun parçası olarak yeniden yapılanmayı tavsiye ediyor.

        Özetle, Türkiye’nin başka konularda efor tüketmeden önce açık veya postmodern tarzda her 10 yılda bir karşılaştığı soruna çözüm üretmesi gerekiyor.

        Yapılması gerekenlerin başında da “durumsal güvenlik politikasını” oluşturması ve silahlı güç yapılanmasını revizyondan geçirmesi geliyor.

        Diğer Yazılar