Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Türkiye desteğindeki muhalif güçler Çobanbey’i IŞİD’den tekrar alırken Suriye sınırındaki hareketlilik daha da artacak.

        Daha ilerisi yeni gelişmelere de gebe...

        Hatta, bugün sahada çatışanların yakın gelecekte müttefik olması da muhtemel...

        ABD Başkan Yardımcısı Biden’ın bugün Ankara’ya yapacağı ziyaret de Suriye’deki yeni koşulların yönünü tayin edecek.

        Bunun en dikkat çeken göstergesi, Türkiye’nin ABD’nin arabuluculuğu sonucu Fırat’ın batısına geçmesine izin verdiği PYD’yi önceki gün top atışıyla vurması.

        Nedeni de PYD’nin emrindeki YPG ve Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ile liderliğindeki Menbiç Askeri Konseyi’nin (MMC) militanlarını kuzeye ve batıya doğru hareketlendirmesi.

        SDG ve YPG’nin hedefinin IŞİD üssü Rakka değil de El Bab’a doğru yönelmesi de niyetini gösteren en önemli adım.

        Çünkü, El Bab’ı alması halinde Cezire-Kobani-Afrin buluşmasını Türkiye’nin top atış mevzisinin aşağısından tamamlayacak.

        KUZEY UYARISI

        YPG, IŞİD’den alarak yerleştiği Bal Maghar ile Zahr Al Magharah yerleşimlerinden kuzeye ve batıya hareketlenince, Türkiye oldubittiye olanak tanımayacağını göstermek için önceki akşam YPG kontrolündeki bu iki bölge ile IŞİD’in etkin olduğu Cerablus’taki bir mahalleyi top atışına tuttu.

        Eşzamanlı Türkiye üzerinden açılan koridordan ilerleyen Türkmen Sultan Murat Tümeni ile ÖSO kapsamında hareket eden iki muhalif grup, Çobanbey ve çevresindeki bazı köyleri yeniden IŞİD’in elinden aldı.

        Cerablus’un etrafını sardı.

        Bu gelişme, Türkiye’nin desteğindeki grupların Cerablus’u da alabileceği anlamına gelmiyor; çünkü IŞİD şehirde muhaliflerden çok daha güçlü.

        RUS JETLERİ

        Bunlar yaşanırken beklenmedik bir gelişmeye tanıklık edildi, Rus jetleri dün sabah Cerablus’un bir mahallesini bombaladı.

        Rusya’nın bu hareketi birkaç açıdan okunabilir.

        Şöyle ki, Türkiye desteğinde bölgeye giren muhalif grupların, Halep’te Rusya ve Şam güçleriyle savaştığı anımsandığında, “Burayı da size bırakmam” mesajı olarak bakılabilir.

        Ya da Moskova’da büro açtırdığı, Afrin ve Halep’te hava gücü ve silah desteği sağladığı PYD/YPG’ye destek diye bakılabilir.

        Veya, Erdoğan’ın Putin ile görüşmesi sonrası bölgede Türkiye ile ittifak içinde ilk hareket olarak okunabilir.

        İran’ın Suriye’deki konumu da farklı değil.

        Rusya ile Şam’ın yanında yer alan Tahran, Ankara gibi PYD/YPG’yi terörist görüyor.

        İran Dışişleri Bakanı Zarif’in geçen hafta Ankara ziyareti sırasındaki, “Bizim için PEJAK (PKK’nın İran kolu) neyse PYD ve YPG de odur” sözü de bunun için yeterli.

        Tahran, müttefiki Rusya’nın konumundan da “Benim askerim savaşıyor, Ruslar alan kazanıyor” diye hayıflanıyor.

        ABD ve Rusya, PYD konusunda ortaklaşırken, Şam Haseke’de PYD/YPG-Asayiş ile çatışıyor; PYD ise buna İran’ın neden olduğuna inanıyor.

        Şam, Halep’te de desteğindeki PYD ile birlikte muhaliflere karşı savaşıyor.

        PYD ise Cezire’de bazı etnik grupların Şam güçleri safına geçmesinin gerisinde ise Barzani’yi görüyor; Erbil’e parmak sallıyor.

        Suriye’de IŞİD’in her boşalttığı alanı kimin dolduracağı, ittifakların dağılıp yenilerinin kurulmasına ve yeni çatışma alanlarının ortaya çıkmasına yol açıyor.

        Suriye düğümü gittikçe daha dolaşık bir hal alıyor.

        Diğer Yazılar