Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Anayasa uzlaşısı için 3 partinin oluşturduğu komisyon dün kaldığı yerden devam ederken, mutabakat sağlanan yargı paketine yeni eklemeler de söz konusu.

        Bunlardan biri, geçmişte üzerinde uzlaşılan 60 maddelik değişikliğin de bu pakete eklenmesine dönük liderler zirvesinde varılan mutabakattı.

        Diğerinin de “3 sene arka arkaya 3 seçim öngören Anayasa düzenlemesi olduğunu” arkadaşım Düzgün Karadaş dün haberinde duyurdu.

        AK Parti’nin önerdiği, muhalefetin de sıcak baktığı düzenleme, 2019 yılında gerçekleşecek yerel, genel ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerini, farklı yıllarda ayrı sandıklarda buluşturmayı hedefliyor.

        Buna göre 2019 Mart’ında yapılacak yerel seçimin 6 ay öne alınarak 2018’de, 2019 Ağustos ayında yapılması gereken Cumhurbaşkanlığı seçiminin aynı yılın ekim ayında, genel seçimin de 2019 Kasım yerine, 1 yıl ileri atılarak seçim süreci 5 yıla çıkarılıp 2020 yılında yapılması amaçlanıyor.

        Böylece Anayasa gereği, aynı yıl gerçekleşecek milletvekili ve mahalli idare seçimlerinin birlikte yapılması zorunluluğunu ortadan kaldırıyor.

        İKİ ÖRNEK

        İktidar ve muhalefet, Anayasa değişikliğiyle düzenleme yapılacağı için sorun çıkmayacağını öngörüyor.

        Aslında göründüğü gibi değil.

        Çünkü Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) 2 önemli kararı var.

        Bunlardan ilkinde AYM, ANAP’ın 1988’de yerel seçimleri kanun değişikliğiyle 1 yıl öne almasına ilişkin düzenlemeyi iptal etti.

        Kararında ayrıca seçilenlerin 5 yıllığına bu göreve geldiğini ve sandıktan kazanılmış hak olduğunu da vurguladı.

        Özal da bunun üzerine konuyu halkoyuna sundu; 25 Eylül 1988’deki referandumda % 65 “Hayır”, % 35 “Evet” çıktı, mahalli seçimlerin öne alınması dosyası 2012’ye kadar kapandı.

        Bu kez AK Parti 2012 yılında yerel seçimleri 5 ay öne almak için Anayasa değişikliğine gitti; MHP destek verdi.

        Ancak tümü üzerindeki oylamada 2 partinin oyu 367’yi yakalayamadı, 7 fireyle 360’ta kalınca referandum riski ortaya çıktı.

        Ancak dönemin Cumhurbaşkanı Gül’ün, TBMM’ye iadesiyle referandum riski aşıldı, düzenleme askıya alındı.

        AYM’nin ikinci kararı ise Gül’ün görev süresine ilişkin...

        Anayasa değişikliğiyle Cumhurbaşkanı’nın görev süresi 7’den 5 yıla inince muhalefet, Gül’ün de görev süresinin 5 yıl olması gerektiğini ileri sürüp AYM’ye başvurdu.

        AYM ise Gül’ün 7 yıllığına seçildiğini belirterek itirazı reddetti.

        Benzer sonucun, bir belediye başkanının veya il genel veya belediye meclis üyelerinden birinin hak ihlali başvurusu sonucu yaşanması da kaçınılmaz.

        Ayrıca unutulmasın ki AYM’nin Gül kararını veren üyelerin birçoğu da görevini sürdürüyor.

        Nitekim konu hakkında çalışmaları olan eski Adalet Bakanı Prof. Dr. Hikmet Sami Türk ile Anayasa Hukukçusu Yrd. Doç. Dr. Ozan Ergül aynı noktaya işaret etti; AYM’nin iptal olasılığının yüksek olduğunu söyledi.

        Türk, “Eğer böyle bir şey yapılırsa yıllar önce söylediğim gibi bu yargı azline dönüşür” dedi.

        İKİ PAKETLİ

        Anlaşılan o ki iktidar ve muhalefet de bu olasılığı görüyor.

        O nedenle 10 maddelik “askeri yüksek yargı ve HSYK” uzlaşısını, başka maddeler ekleyerek bozmak istemiyor.

        Bunu gerçekleştirdikten sonra, zirvede 3 liderin mutabakat sağladığı Anayasa Uzlaşma Komisyonu döneminde anlaşma sağlanan 60 madde ile diğer düzenlemeleri ele almak istiyor.

        Görünen o ki, mini paketin ardından maksisi gelecek ve Anayasa iki aşamada değişecek.

        Diğer Yazılar