Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Savaş da farklılaştı; şimdi ne zaman kiminle, hangi güç oranında çatışmaya gireceğini de belirtiyor.

        Hatta tartışmayı önceden başlatıp olabilecek sonuçlarını hesaplıyor, ne zaman yapacağına ilişkin tarih de veriyor.

        Elinden gelse dakikasına kadar saatini de duyuracak.

        Bu ayın son haftasında başlayacağı önceden açıklanan Musul operasyonu da böyle bir şey...

        Bağdat’ın, Musul’un 10 kilometre uzağında bulunan Başika’daki Türk askeri varlığını tartışması da bunun bir başka yansıması.

        Bir yandan Türk Silahlı Kuvvetleri bir yana eğittiği güçlerden bazılarının da operasyona katılmasını istemediğini açıkladı.

        Bu kadar yakın bölgede konuşlu 3 binden fazla silahlı gücün, hareketi halinde bunun kendisine neye mal olacağını da başlangıçta hesaplayamadı.

        ‘KIPIRDAMASIN...’

        Zamanın her şeyi öğreten özelliğinden olsa gerek ilk günlerdeki “Türk askeri çıksın” söylemini bıraktı.

        Bizzat Başbakan Haydar El Abadi, dün Kerbela’da aynen şöyle dedi:

        “Irak’taki Türk askerlerinin yerinden kıpırdamamasını tavsiye ediyoruz...”

        Cümle açık, “burada kalmasınlar” boyutundan, “yerinden kıpırdamasınlar” aşamasına geçmiş bulunuyor.

        Haydar El Abadi’yi bu noktaya getiren nedenler de açık.

        Çünkü bir parlamentonun yabancı bir gücün topraklarından çıkmasını istemesi yetmez, hükümetin de iki ülke arasında yapılan anlaşmaları iptal ettiğini açıklaması gerekir.

        Türk Silahlı Kuvvetleri de Irak’a durduk yere keyfi nedenlerle gitmedi.

        Barzani ile Talabani güçlerinin 36. paralelin kuzeyinde çatışmasının ardından sağlanan ateşkesi gözetleme göreviyle davet edildiği için gitti.

        1994’TEN BU YANA

        Yani Türk askeri 1994’ten bu yana Bağdat yönetiminin de bilgisi ve onayı dahilinde orada görev yapıyor.

        Ayrıca 1800 ile 2 bin arasında değişen diğer bölgelerdeki Türk askeri de Başika Gedu’daki 600-650 askerin yaptığı gibi, sadece eğitim, lojistik ve koruma görevi vermiyor; muharip güç olarak bulunuyor.

        Örneğin, Diyana’da Barzani’ye bağlı güçleri eğitiyor; Bamarni, Batufa, Kanimasi gibi merkezlerin de arasında bulunduğu 10 kadar noktada 1997’den bu yana Bordo Bereli timlerle ve mekanize taburla görev üstleniyor.

        Sanki 20 yılı aşkın süredir orada değilmiş gibi Türk askerini Başika üzerinden tartışmaya açmak, bunları bilenler açısından anlam ifade etmiyor.

        Bölgeden çekilmesinin yaratacağı boşluğun K.Irak’ta ve Türkiye’de yaratacağı olumsuzluğu ise IKBY de görüyor.

        TERÖR İHRACI

        Dolayısıyla Türk askeri bugün kendisi bölgeden çekileceğini söylese bile, bırakın mekanizeyi, kapkacak toplamasının ne kadar zaman alacağı ortada.

        Ayrıca bugünden yarına bölgeden çıkması da böyle bir ortamda Başbakan Yıldırım’ın da altını çizdiği gibi mümkün değil.

        Ancak şurası da unutulmamalı ki bu gelişmeler, hem oradaki birlikler, hem de Türkiye’deki terör açısından yeni riskler üretiyor.

        Son dönem PKK’nın Doğu-Güneydoğu’daki hareketliliğini de diğer nedenlerin yanına bu gelişmeleri de koyarak okumak gerekir.

        Nasıl ki Suriye’nin kuzeyindeki oluşumda kentlerde çukurbarikat taktiğine girdiyse, burada da DAEŞ yöntemiyle bombalı araç patlatıyor.

        Bunu da bu kez bir başka merkezden destek bularak yapıyor...

        Diğer Yazılar