Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Uzun süredir abluka altında tutulan Dabık’ta dün başlayan harekâtın önünde Kabaşin ve El Bab var.

        Gaziantep’te Suriye Türkmen Meclisi tarafından düzenlenen “Fırat Kalkanı Harekâtı’nın Türkmenlere Yansımaları” konulu panelin ana konusunu harekât oluşturmuş.

        Bayır Bucak Türkmeni, eski MHP Milletvekili Mehmet Şandır da paneli organize edip katkı sunanlardan biri...

        Şandır, panelde ve ziyaretlerinde Suriye’de savaşan komutanlardan bilgi verenlerin olduğunu söyledi.

        Aktardığına göre komutanlar, Türkiye’nin desteğindeki Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) bileşenlerinin aşağı doğru gitmekte kararlı olduğunu açıklamış.

        DAEŞ’in inandığı tarihi özellik nedeniyle Dabık’ta yüksek oranlı bir direnç göstereceğini, buna karşın ilçenin alınması için her türlü çabanın sarf edileceğini, bunun moral kırılması açısından önemli olduğunu vurgulamış.

        DABIK’TAN SONRA

        Buranın ele geçirilmesinin ardından sıranın Kabaşin ve El Bab’a geleceğini belirtmişler.

        Bu iki merkezin alınması, tek başına DAEŞ ile mücadele açısından veya Rakka’ya gidilen yolda iki önemli merkez olmasından değil, aynı zamanda PYD’nin hareketini kesmek için de önemli...

        Çünkü Afrin ile Kobani’nin birleşmesi ancak bu iki merkezden olası.

        Yukarıda Türkiye’nin desteğindeki güçler ve Ankara’nın kırmızı çizgisi, El Bab’ın altında da Şam güçleri olduğundan, PYD, DAEŞ ile mücadele gerekçesiyle güneye ve doğuya, Tel Sahir ve Tel Malid’e doğru hareket ediyor.

        Kabaşin ve El Bab üzerinden Kobani’yle kantonlarını birleştirmenin yolunu arıyor.

        Bu amaçla ÖSO’nun güneye hareketini yavaşlatmak amacıyla önceki gün, muhaliflerin elinde bulunan, Türkiye sınırının hemen altındaki Azez’i bombaladı.

        Bir süredir sakin olan Azez bölgesinde ÖSO bileşenleri ile PYD’ye bağlı güçlerin tekrar çatışmaya girmesinin önünü açmaya çalıştı. Türkmen Meclisi toplantısında da dile getirildiği gibi bu bölgede çatışma kaçınılmaz.

        MUSUL-HALEP BANDI

        Çünkü Türkmenler de Kerkük, Musul ve Rakka’dan Halep’e uzanan, PYD’nin de önem verdiği bantta kendi yurtlarının korunması için savaşmakta kararlı.

        Bu da yakın gelecekte ABD’nin desteğindeki PYD ile çatışmayı olası hale getirebilir.

        Ankara’nın Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu aracılığıyla Musul operasyonuna katılmak için koalisyon güçlerine yaptığı teklife verilecek yanıt da çatışma olasılığını artırır veya azaltır.

        Sonrasında nasıl bir sonuç doğurur öngörmek kolay değil, ancak bugünden görünen o ki Türkiye’nin eğittiği birlikler Musul operasyonuna katılacak, ancak Türk askerinin bulunması olasılığı zayıf...

        Nitekim 1 Mart tezkeresi öncesi ABD ile müzakereleri yürüten Büyükelçi Deniz Bölükbaşı da dünkü sohbetimizde bu duruma dikkat çekip ekledi:

        “Musul’da 5 bin IŞİD’li var; 8 milyon nüfuslu bir kent. Oraya girmek için 4 tugaya ihtiyaç var. Başika’da bulunan Türk askeri sayısı ise 600-650 kadar eğiticiden oluşuyor. Bağdat ile birlikte ABD ve İran, Türkiye’yi operasyonda istemiyor. Ayrıca bugüne kadar Türkiye’nin kara harekâtına katılması da gündeme gelmedi, operasyon planları da yapıldı. Biz yokuz.”

        Bu durumda ne olacak?

        Onu da dün başlayan Musul operasyonunun ne şekilde ilerleyeceğinden göreceğiz...

        Diğer Yazılar