Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        CHP’nin dünkü “Anayasa Çalıştayı”, her bakımdan iyi hazırlanmıştı.

        Salon düzeninden akademisyen seçimine kadar her konuda iyi çalışılmıştı.

        Anayasa’dan beklentilerinden, başkanlık sistemine neden karşı olduklarına kadar her şey bir bütünlük içinde sunuldu.

        CHP’nin son dönem gerçekleştirdiği etkinliklerin en iyisiydi; 1970’li yıllarını andıran birikimle doluydu.

        Bugüne kadar kendisine yöneltilen, “Hep karşı çıkar, bir şey önermez” eleştirilerine yanıt verir ölçüde hazırlıklıydı.

        Önce CHP Lideri Kılıçdaroğlu konuştu.

        “Anayasalar toplumsal mutabakat metnidir, OHAL döneminde yapılamaz; bir partinin mutfağında, onun kültürüyle Anayasa hazırlanamaz”dedi.

        Ardından silahlı saldı- rıya uğrayan Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan, tekerlekli sandalyesinde oturumu yönetirken Anayasa vizyonlarını akademisyen hukukçu titizliğinde sıraladı.

        Yaşananları, “Türkiye’nin OHAL kararnameleriyle Anayasa’sızlaştırması” olarak tanımladı.

        ‘FATURASI AĞIR OLUR’

        Ara verildiğinde bir grup gazeteci, Kılıçdaroğlu ile sohbet ettik.

        Başbakan Yıldırım ile MHP Lideri Bahçeli arasında Anayasa mutabakatı oluştuğu izleniminin doğduğu anımsatılınca, “Ortaya bir metin çıkmadan yorum yapmayı doğru bulmuyorum” dedi.

        Yıldırım’dan randevu talebinin gelmediğini bildirirken, “Bahçeli ile mutabakat sağlanması halinde kendilerine geleceklerini sandığını” söyledi.

        Karşı oldukları başkanlık sistemini kapsamayan Anayasa ile gelinmesi halinde katkı vermeye hazır olduklarını da açıkladı.

        Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek’in, ASKON üyelerini kabulünde “AB’den kopmuş bir Türkiye’nin dünya algısı 3’üncü dünya ülkesidir” sözüne atıf yapıp ekledi:

        “Almanya’da, Fransa’da terör oluyor, ama turist gidiyor. Türkiye’de terör var ama turist gelmiyor, üstelik terör olmayan bölgelere de gelmiyor. Ne için? Bozulan, hukuk zemininden otoriterliğe kayan bir Türkiye imajı var. Bu imajı değiştirmeyip pekiştirirseniz Türkiye’ye faturası ağır olur. Binali Yıldırım’ın, Mehmet Şimşek’in bunun farkında olduğunu düşünüyorum. Şimşek’in yaptığı açıklama, son derece doğru bir açıklamadır.”

        BAHÇELİ’YE ELEŞTİRİ

        CHP Lideri, ülkelerin rejimlerini tarihsel, siyasal ve sosyolojik koşullarının belirleyeceğini vurguladı.

        Başkanlık modeline karşı Bahçeli’nin geçmişte sert eleştirilerinin bugün de geçerli olduğuna inandığını vurguladı.

        Bahçeli’yi, “Ortada olan fiili durumu düzeltmeliyiz” cümlesi nedeniyle şöyle eleştirdi.

        “Anayasa’nın dışına çıktı, Anayasa’yı tanımıyor; bir fiili durum var ne yapalım, hukuku fiili duruma mı uyduralım? Hukuk kişiye uymaz, hukuk kişiler için değil toplum, kurumlar için vardır. Bir kişinin arzusuna göre düzenlenirse, yarın bu yetkiyi de az görürse, ‘Fiili durum var, buna uyacaksınız’ derse ne yapacak?”

        Sitemi bu noktada da kalmadı:

        “Türkiye bir ateş çemberinin içindeyken, Ortadoğu’da başımızda dünyanın belası varken, bir terör örgütüne iki terör örgütü daha ilave edilmişken, Türkiye bu sorunları çözmek yerine rejim değiştirmek gibi bir sürecin içine sokulursa Türkiye’nin bekası açısından ne olur? Türkiye’nin bekasını sadece ben değil herhalde Bahçeli de düşünüyordur...”

        DİRENİŞ HAKKI

        PM açıklamasındaki “direniş hakkı” sözlerine gelen tepkiler konusunda da “Ben o cümleyi 16 Temmuz’da Meclis’te, Yenikapı’da, İzmir’de söylediğimde AKP’liler alkışlamıştı” dedi.

        Halkın 15 Temmuz’da demokratik direniş hakkını kullandığını, bunun Anayasa’ya girmesini Davutoğlu’na da zamanında önerdiğini belirtti.

        Hükümete eleştirisini sürdürdü:

        “15 Temmuz sonrası verilen sözlere bakın; bizim çizgimiz değişmedi, iktidarın çizgisi otoriter bir yapıya doğru kaydı. Bizim çizgimiz değişmediği için aramızdaki fark açıldı.”

        Yaşananların erken seçim hazırlığı olup olmadığı sorusuna ise şu yanıtı verdi:

        “Olabilir seçim süreci... Sorun şu, parlamentoda her istediği yasayı çıkaracak güce sahip olan bir iktidar erken seçim istiyorsa bu ben Türkiye’yi yönetemiyorum mesajıdır.”

        Şu gözlemimi de paylaşmalıyım ki Kılıçdaroğlu bir süredir özgüven içinde davranıyor, dün de bunu daha net sergiledi.

        Diğer Yazılar