Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Haberinhızının yarattığı etkiyi, sınav testi de eğitimde gösterdi.

        Her ikisinin hızına, bilginin devreleri dayanamadı; yandı.

        Hızlanan haberin içinde bilgiye ulaşamadığı için başlıktan anlam çıkarmak gibi, testten eğitimin yolu aranınca çuvallamak da kaçınılmaz oldu.

        Sonucu da OECD’nin 3 yılda bir yaptığı Öğrenci Değerlendirme Programı’nda (PISA 2015) ortaya döküldü.

        PISA 2015 sonucunda, 3 yıl içinde öğrencilerin okuma, matematik ve fen bilimlerinde 2012’ye göre yüzde 50 oranında bilgi eksikliğine uğradığı, yani cahilleştiği anlaşıldı.

        Türkiye, 35 OECD ülkesi arasında sondan 2’nci olabildi; 2006’daki konumuna döndü.

        Oysa oradan kurtulmak için oldukça büyük emek harcamıştı.

        Nedenleri konusunda birçok gerekçe sıralanabilir.

        Ancak görünen köy kılavuz istemez...

        Hangi öğretmene veya eğitimciye sorarsanız sorun, PISA 2015’in sonucundan farklı yanıt almanızın olanağı yoktur.

        Aslında PISA’ya kadar gitmeye de gerek yok; ÖSS sonuçlarına bakmak yeterli.

        ÖSS’de gençlerin elde ettiği başarı, PISA sonucuyla örtüşüyor.

        Sınava girenin ancak % 9-10’u matematik sorularında orta derecede başarı sağlayabiliyor, gerisi dökülüyor.

        Çünkü ÖSS’de yöneltilen 45 sorudan ancak 3.5 net ortalaması yakalayabiliyor.

        Sınava girenlerin % 92’si matematik sorularında bocalıyor; ancak % 8’i orta seviye ve üstüne çıkıyor.

        Fen sorularında durum çok daha vahim, başarı % 5.6’ya iniyor.

        Özetle, pozitif bilimlere ilişkin sorularda gençler çuvallıyor.

        EKSİK ÜÇ AYAK TED

        Başkanı Selçuk Pehlivanoğlu’nun dünkü sohbetimizde de altını çizdiği gibi, gençlerin “bilgi, beceri ve duygu” ayakları bütünlük içinde hareket edemiyor.

        Bilgi ve duyguyu terk etmiş şekilde, sadece teste, yani beceriye dayalı ilerliyor.

        Böyle olunca da Çin, Vietnam, Güney Kore, Arnavutluk, Moldovalı gençlerin gerisine düşüyor.

        Pehlivanoğlu, PISA sonucunun “9’uncu sınıftaki ortalamanın 3. sınıf seviyesinde olduğunu gösterdiğini” de vurguladı.

        Çok daha önemli şu verinin de altını çizdi:

        “Asıl görülmesi gereken, ortalamada geliri iyi olan, yani zengin aile çocuklarında üst dilimin de yere çakılmış olması. Asgari olması gereken ikinci düzeyin de altına indi...”

        Bütün bunlarda, son yıllarda neredeyse her yıl değişen Milli Eğitim Bakanlarının kendine göre eğitim ve sınav sistemini getirmesinin etkisi olabilir.

        Ya da uzun yıllardır anlamından uzaklaşan eğitim şûralarının gerçekleşmemiş olmasından da söz edilebilir.

        SORGULAMA BİTTİ

        Ancak ÖSS sonuçlarıyla paralellik gösteren PISA 2015 sonucuna bakıldığında karşımızda daha önemli bir başka gerçek duruyor.

        Matematiksel ve mantıksal bakışın var olduğu duygusal zekâ eksikliği...

        Çünkü mantıksal ve matematiksel bir bakış söz konusu değilse, problem çözmesi o denli zorlaşır.

        O durumda da duygusal zekânın yerini duygusallık alır; sorunu bir başkasına yıkma, çözüm yerine mazeret yaratma süreci başlar.

        Sorgulama, anlama biter; anlamsızlık, nedensizlik, ölçüsüzlük, ön plana çıkar.

        Ne durumda olduğunu anlamak için ölçüsüz ve gereksiz harcaması nedeniyle takibe uğrayan kredi kartı borçlularına bakmak yeter.

        Diğer Yazılar