Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        ANA omurgasını YPG’nin oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri’ne (SDG) ABD’nin ağır silah yardımını başlatmasıyla daha güçlü dile getirilir oldu.

        “YPG’nin olacağına Şam alsın...”

        Aslında, ABD desteğindeki YPG’nin Arap şehri olan Rakka’ya ilerlemesi sırasında da kısık sesle bu söz dillendirildi.

        Hatta operasyonun önünü kesen adımlar atıldı.

        Beklenen taktik faydayı da sağladı, SDG/YPG güçlerini güneydeki operasyondan vazgeçirip savunma için kuzeye çekti.

        Telabyad ve Münbiç’e de girileceğine dönük açıklamalar, Karaçok ve Sincar’daki hedefleri vuran operasyonel adımlar da bu taktiğin sonucuydu.

        ABD de her adımda Rakka operasyonunu erteleten gelişmelerin önünü kesmek için Türkiye sınırına koruma gücü yerleştirdi.

        YPG’nin elini rahatlattı, güneydeki harekâtını hızlandırdı.

        İKİNCİ KEZ GEÇTİ

        SDG ise Münbiç’in ardından Fırat’ın batısına dün ikinci kez geçti ve güneydeki en önemli merkez olan Tabka’yı (El Tavrah) aldı.

        Koalisyon Özel Temsilcisi McGurk da Tabka’nın alındığını Twitter’dan duyurdu.

        Rakka’ya 40 kilometre uzaklıkta bulunan Fırat üzerindeki en büyük baraja da adını veren Tabka’nın önemi, bölgenin büyük havaalanlarından birine sahip olması.

        Ayrıca, 630 kilometrekarelik Esat Gölü’ndeki su kaynağına ve enerji santralına da sahip bulunması.

        İlginçtir, bunlar yaşanırken eşzamanlı gelişmeye de tanıklık edildi, Rusya desteğindeki Şam ordusu Deyrizor’da DEAŞ ile çatışmaya başladı.

        Bu da Deyrizor’dan 120 kilometre kuzeybatıda kalan Rakka’ya doğru harekâtın önünü açtı.

        Ankara açısından paradokslarla dolu çelişkili soru da burada başlıyor: “Rakka’yı kim almalı?”

        Çünkü rejimin almasını Türkiye desteğindeki muhalifler arzulamıyor, batıda eylem artırıp Şam ordusunu doğuya gitmekten alıkoyuyor.

        ABD desteğindeki YPG’nin almasını da Ankara istemiyor, kuzeyden bastırıp güneyden geri getiriyor.

        Müttefiki ABD, Ankara’nın terörist gördüğü güçlere ağır silah verip Ankara’nın da düşmanı olan DEAŞ’ı yok ettirmek istiyor.

        BM Güvenlik Konseyi kararına dönüşmemiş olsa da “çatışmasızlık mutabakatı”yla bir kez daha sergilendiği gibi rejim destekçisi Rusya ise müttefiki olmayan Türkiye ile sahada partnerlik yapıyor.

        CHP’NİN ÇAĞRISI

        Belki de bundan olsa gerek, CHP’nin dış politikadan sorumlu genel başkan yardımcısı Öztürk Yılmaz, “Rakka’nın Rusya desteğindeki rejim tarafından alınması Türkiye için kötünün iyisidir” deyip ekledi:

        “Bugün YPG eğer Rakka’ya kadar genişlediyse bunda, her adımda Şam ordusunun hareketini kısıtlayan muhaliflerin de sorumluluğu var.”

        Yılmaz, çatışmasızlık mutabakatının Ruslar kadar Şam ordusunun da elini rahatlattığının altını çizdi.

        Buna rağmen muhaliflerin yeni bir hareketinden çekindiği için Şam ordusunun Deyrizor bölgesine gitmekten çekindiğini belirtip ekledi:

        “Şam ordusuna muhalifler fırsat tanısa üç günde Rakka’ya girer, Türkiye’nin de istediği olur. Rakka’nın Şam’ın olması daha önemlidir.”

        Suriye sorunu başından bu yana alışılmış ortaklıkları yıktı, olmaz sanılan ittifakları yarattı, imkânsız görülen dostlukları tüketti.

        Savaşın başlangıcındaki rolünü sürdürmeye de devam ediyor.

        “İnsan gerçekten hayret ediyor...”

        Diğer Yazılar