Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        İŞARETLERİ bir süredir geliyordu.

        Ancak son dönem ardı ardına yapılan ataklar da makas değişiminin en önemli verileri haline geldi.

        Varılan noktada Türkiye 2009-2010 koşullarına dönmek istiyor.

        Buna ilişkin verileri de 2 haftadır sergiliyor.

        Örneklersek...

        FETÖ, PYD, Zarrab, silah alımı, vize sorunu devam ederken ABD Başkanı ile telefon trafiğinin başlaması, yumuşama iklimine girilmesi ve iki liderin gerekirse haftada bir konuşma kararlılığı...

        Başbakan Yıldırım’ın İngiltere ile adım attığı Avrupa açılımının devamının gelecek olması...

        TOBB’un geniş bir heyetle Almanya’ya gidip zemin temizleme çabası...

        Mısır’daki katliam sonrası Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun mevkidaşını araması ve 1 günlük ulusal yas ilan edilmesi...

        Suriye’de siyasi çözüme Esad’lı geçiş sürecinin kabulü...

        Bunlar, yakın gelecekte benzer adımlarla daha sık karşılaşılacağının ilk işaretleri...

        Ayrıca dışarıdaki zemin iyileşmesi için içeride de bazı adımların atılacağını söyleyebilirim.

        Çünkü Türkiye, AB ile ilişkilerin eski seviyesine yükselmesini istiyor.

        ‘FAŞİSTLER GELİYOR’

        Nitekim Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş ile sohbet ederken söze şu noktanın altını çizerek başladı:

        “Ne AB ülkeleri bizi ne de biz onları önemsiz görerek yola devam edebiliriz. Bir kere ticaretimizin % 60’ını yaptığımız yeri yok farz edebilir miyiz?”

        Bu nedenle ilişkilerin yeni bir zemine ihtiyacı olduğunu belirtti.

        Birinci yolunun da “siyasetin dilini değiştirmek” olduğuna dikkat çekti.

        Avrupa’da aşırı milliyetçi, faşist, otoriter liderlerin iktidara gelmekte olduğunu anımsatıp devam etti:

        “Sadece onlar gelmiyor, yabancı düşmanlığı da artıyor; buna ilişkin daha rahat bir dil gelişiyor.”

        ‘KONUŞACAK KALMAZ’

        Bundan dolayı AB ile temasın çok daha sık yapılması gerektiğine vurgu yaptı ve ekledi:

        “AB liderlerine yardımcı olmamız lazım...”

        Kurtulmuş, nedenini de şöyle özetledi:

        “Eğer AB’nin bugün temas kurabildiğimiz liderleri siyasette gerilerse, bu faşistlerin kazanmasına yardımcı olur. O da Türkiye-AB ilişkilerini geriletir. Unutmamalı ki bugün makul olanlar, yarın marjinal sayıda kalabilir. O zaman bizim açımızdan daha kolay olmaz, aksine çok daha zorlaşır. Çünkü duvarlar kalınlaşır. Biz o zaman kiminle konuşacağız?”

        Türkiye’nin bu açıdan bugün konuşup ilişki kurabildiği, faşist olmayan AB liderlerine yardımcı olması, onların da benzer şekilde Türkiye gerçeğini görmesi gerektiğini söyledi.

        Son dönem AB’den gelen olumlu mesajlara da dikkat çekti.

        Bakan Kurtulmuş, AB Parlamentosu’na “PKK ile ilişkili lobicilerin girmesinin yasaklanmış olmasının” önemine dikkat çekti.

        Turizmin de dilden etkilendiğini anımsattı, bunun için herkesin dikkat etmesi gerektiğine vurgu yaptı.

        Siyasetin, turizm ve kültürün gücünü kullanarak olumsuzlukları yok etme kapasitesine sahip olduğunu hatırlattı.

        Son cümlesi ise önemliydi:

        “Bunun için hep birlikte ortak bir dil üretmeliyiz...”

        Kurtulmuş çok haklı; çünkü Türkiye 2015 sonrası yaşanan gelişmelerden çok sıkıntı çekti.

        Bu sıkıntıda en büyük pay da hiç hak etmediği halde turizme düştü...

        Çıkışın yolu da en çok sıkıntıyı çeken kültür ve turizm olmalıdır...

        Diğer Yazılar