Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        ANTALYA

        HAFİF yağmurun bıraktığı denizden gelen iyot ile ovadan yükselen portakal kokuları arasında yol alıyorduk ki telefon çaldı...

        Muhabir arkadaşım Soner Özcan, heyecanla “Geri dönmeliyim...” deyip gerekçesini açıkladı:

        “Birkaç dakika önce bir garson, patronu ve çalışma arkadaşlarını pompalı tüfekle vurmuş...”

        Olayın en yakın yerine kadar gittik; Soner’i işiyle baş başa bıraktık.

        Tekrar buluştuğumuzda, yaşanan olayın etkisindeydi.

        İşten çıkarılan yemek paketi taşıyıcısı, güç durumda kalınca patronuna gitmiş; geçmişteki hataları tekrarlamama karşılığı tekrar işe başlatılmış.

        Dışarı çıkmış, elinde pompalı tüfekle dönmüş.

        Önce patronunu, ardından 2 garson arkadaşını öldürmüş.

        Buzhaneye saklanan diğer arkadaşlarına ulaşamayınca da aynı tüfekle intihar etmiş.

        Akşam, konuyla ilgili etkin isim olayın detayını da aktardı.

        Antalya civarında son dönem çok sayıda pompalı tüfek cinayetine tanıklık edildiğini anlattı.

        Kısa süre önce Türkiye’nin en önemli meselesi olarak konuşulan pompalı tüfeklere sınırlama getirecek çalışmaları sordum, henüz bir adım atılmadığını belirtti.

        Tartışmadan bu tarafa, pompalı tüfek ticareti yapan 1-2 televizyon kanalına kısıtlama getirilmiş; “Bundan böyle tüfek satışını özendirmeyin” denilmiş.

        Bir de internet satışına düzenleme getirmek için bazı adımlar atılmış; o kadar...

        HAVALININ ETKİSİ

        Konunun uzmanına, “Peki mesele tek başına ateşli silah olan pompalı tüfek mi, ya havalı tüfekler ne olacak?” dedim.

        Pompalı tüfek tartışmasının en hararetli günlerinde Ankara’da oldukça bilinen bir alışveriş merkezinde (AVM) açılan satış mağazasında yaşadıklarımı anlattım.

        Mağazaya bir alıcı gibi girdim, tek tek silahları inceledim.

        Tabancadan tüfeğe kadar ateşli silahlardan görünüş olarak farklı olmayan onlarcası vardı.

        En etkili olanını sordum; duvarda asılı olan tüfeklerden birini indirip gösterdi.

        İddiasına göre, bir çerçeve vidası büyüklüğündeki mermisini hava basıncıyla 300 metre kadar ileri fırlatıyormuş.

        Video görüntülerini izleyebileceğimizden söz etti.

        Mermisinin namlu çıkış hızı saniyede 450-500 metreyi buluyormuş.

        Bu hızda sünger parçası dahi çıksa insana zarar verici olacağını belirttim.

        “Bunun bir de 600 metre olanları var, onlar çok daha uzağa gidiyor” deyip gerisini getirdi:

        “Tabii 100-150 metreden bir insana çarparsa öldürür...”

        ÖDEME YAP, AL

        Tüfeği almak için ne gibi izinlere ihtiyacım olduğunu sordum, “bir izne tabi olmadığını” söyledi.

        Parasını ödemem halinde alıp gidebileceğimi ifade etti.

        Bu arada dalgıç tüpüne benzer aparatı da gösterip “İçine hava basmak için bu tüplerden alırsanız rahat edersiniz, yoksa kompresörle basacağınız hava randıman vermez” diye de tavsiyede bulundu.

        Mermilerinin de o kadar pahalı olmadığından, 200’lük bir kutunun kalitesine göre 40-70 TL arasında alınabileceğinden söz etti.

        Kapıdan çıkarken, bir kadın kafasını uzatmış sesleniyordu:

        “Vitrine bakarken kulak misafiri oldum, şimdi istersem o silahı alıp gidebilir miyim?”

        Satıcı “Dilediğiniz zaman” dedi, kadın cüzdanına hamle yaptı.

        Fiyatı da bir cep telefonundan çok daha ucuzdu.

        Bir kadına baktım, bir de o namlunun karşısına düşecek olanı düşündüm; uzaklaştım...

        Diğer Yazılar