Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        TÜRKİYE ile ABD ilişkisinin sağlam bir müttefiklik ve dostluk temeline dayandığını tarih teyit etmiyor.

        Osmanlı ve ABD güçleri, ilk kez çatıştığı 1801’deki 1. Berberi Savaşı’ndan bu yana karşı karşıya gelmedi.

        Ancak doğru ilişkiyi kuramayan sorunlu sevgililer gibi sürekli bozuşup barıştı.

        Her bir barış da eski kronik sorunu koruyarak bir başka problem katmanını üretti.

        Çok daha eskileri bir kenara koyup Kore’de omuz omuza çatışması sonrası başlayan müttefikliğin kalıcı hale geldiği 1952’de NATO üyeliği ve 1954’te İncirlik’in açılması sonrasında da değişen olmadı.

        Balayı dönemini Kıbrıs sorunu bozdu; ABD’nin Kıbrıs konusundaki tutumuna İsmet İnönü 16 Nisan 1964’te Time Dergisi röportajında hafızalara kazınan cümlesiyle cevap verdi:

        Yeni şartlarla yeni bir dünya kurulur, Türkiye de bu dünyada yerini bulur...

        Gerginlik DP iktidarı döneminde Washington gezileriyle yumuşar gibi olsa da 1970 başında yeniden alevlendi.

        Sorunun temelinde bu kez Kıbrıs ile birlikte Türkiye’nin haşhaş ekimi vardı; iktidarda da Başbakan Bülent Ecevit...

        ABD’ye rağmen Kıbrıs harekâtını gerçekleştirdi, haşhaşı da ambargoya rest çekip bildiği gibi ekti.

        Sonraki 10 yılda sorun yokmuş gibi görünse de Kıbrıs ile birlikte ASALA terörüne PKK’nın başlattığı eylemleriyle yeni sorunlar eklendi.

        MÜTTEFİKLİK ÇATIRDIYOR

        İlk Körfez Savaşı ile 1989 sonrası Özal ve baba Bush ilişkisi iki ülke arasındaki pürüzleri bir nebze süpürdü.

        Tamamen kaldırıp atmadığı 1990’lı yıllarda Kıbrıs’a Ege’deki kayalıklar sorununun eklenmesi, üstüne bir de Ermeni soykırımını tanıyıp tanımama geriliminin binmesiyle yeni bir süreç başladı.

        İkinci Körfez Savaşı ve 1 Mart Tezkeresi’nin ardından Süleymaniye’de Türk askerinin başına çuval geçirme, ilişki bağında kopmalara yol açtı.

        İki ülkenin müttefiklik veya stratejik ortaklığının altıncı on yıllık diliminde hepsine bir de Suriye ve PYD eklendi.

        Afrin ile başlayan ve Münbiç ile devam edeceği görülen Türkiye-ABD arasındaki sorun bugüne kadarkilerin en ağırını yaşıyor.

        Dışişleri Bakanı şıyor. Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun “ABD güçleri Münbiç’ten çekilsin” çağrısına dün ABD Merkez Kuvvetler (CENTCOM) Komutanı General Joseph Votel, “Biz ayrılmayı düşünmüyoruz” yanıtını verdi.

        Bu da iki ülke ilişkisini ilk kez bu denli gerilimli zemine oturturken, müttefiklik zemininden çatırtı sesleri geliyor.

        ÇIKAR ÇATIŞMASI

        Aslında yeni kriz diğerlerinden oldukça farklı.

        Çünkü diğerleri konjonktürel gelişmelere dayalıydı.

        Yeni kriz ise her iki ülkenin gelecekteki çıkarına odaklı.

        Körfez Savaşı sürecinde ABD ile müzakereyi yürüten emekli Büyükelçi Deniz Bölükbaşı da dünkü sohbetimizde bu duruma dikkat çekip ekledi:

        Yeni kriz konjonktürel olmaktan uzak. Çünkü bugün stratejik çıkar çatışması yaşanıyor. ABD, bölgede var olan Türk, Arap ve Fars toplumuna bir de Kürtleri yerleştirmek ve Kürt devleti kurmak istiyor.

        Aslında bütün bu yaşananlar Türkiye’nin Zeytin Dalı operasyonu sonrasına ilişkin kendisine verilen sözlerin yerine getirilmemiş olması nedeniyle “o zaman tek başıma yaparım” kararlılığına dayanıyor.

        ABD de kapsam, süre ve sınıra ilişkin kaygısını bir alt kademeden aktarıyor.

        Sorunlara da yeni bir katman daha eklenmiş bulunuyor.

        Diğer Yazılar