Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        TÜRKİYE ile ABD arasındaki krizi çözmek için 14 ay önce oluşturulmak istenen mekanizmaya dönüldü.

        Aralık 2016’da yaratılan mekanizma, Ankara ile Washington’un Münbiç’teki silahlı grupları farklı tanımlamaları nedeniyle işlememişti.

        O güne götüren süreç de bugün yaşanandan farklı olmadı...

        Cumhurbaşkanı Erdoğan, YPG’nin alanı terk etmemesi halinde hedefin Münbiç olacağını açıkladı.

        ABD Genelkurmay Başkanı Org. Dunford, İncirlik’e gelip Genelkurmay Başkanı Org. Akar ile buluştu.

        Org. Dunford, PYD güçlerinin Münbiç’ten çıktığını iddia edip inceleme yapması için Türk Silahlı Kuvvetleri’nden heyet davet etti.

        ABD askerlerinden oluşan bir grup ile Türk askeri heyeti, Münbiç’e gidip inceleme yaptı.

        ABD’nin, “Öz Savunma Güçleri”, “Münbiç Askeri Meclis Konseyi Üyeleri” ya da “Suriye Demokratik Güçleri” diye isimlendirdiği kişilerin PKK’nın Kandil kadrosu olduğu o gün de kayda geçirildi.

        Ancak ABD hiçbir zaman bunu kabullenmedi...

        Türkiye’nin SDG içinden PYD/PKK güçlerinin temizlenmesi önerisini ise önemsemez göründü.

        Aradan geçen zamanda da SDG’ye hâkim olan PKK Münbiç’teki halkı zorunlu askerlik ve satışından pay vermeye zorlayınca içerideki huzursuzluk her geçen gün arttı.

        ARAPLARIN DÖNÜŞÜ

        Astana süreciyle Suriye’de siyasi çözüme doğru hızla ilerlenmesi; Ankara ile Moskova’nın sahadaki işbirliğini artırması da buna eklendi.

        Cenevre’den kerteriz alıp yapılamaz sanılan İdlib’de çatışmazlığın sağlanabilmesi de süreci hızlandırdı.

        Afrin operasyonu ise Münbiç’te Aralık 2016’ya dönmenin kapısını araladı.

        Ankara’da diplomatik kaynaklar, ABD Dışişleri Bakanı Tillerson ile görüşme sonrası oluşturulmasına karar verilen “çalışma grupları”nın iki ülke arkasındaki tüm sorunların çözümüne aracılık eden “komisyon görevi” yürüteceğine vurgu yaptı.

        Münbiç’te ortaya çıkan sorunun da bu kapsamda çözüleceğini belirtip Tillerson görüşmesi sonrası yayınlanan bildiriye değindi...

        Terör örgütleri sıralandıktan sonra “PKK ve diğer tüm terör örgütleri ve bunların uzantılarıyla mücadele” denilerek “PYD’nin de kapsama alındığını” ileri sürdü.

        Sorunun da “SDG ve ÖSO içinde yer alan, her iki tarafın da kabul ettiği Arapların Münbiç’e yerleştirilmesiyle” çözüleceğini bildirdi.

        Münbiç’te kontrolün ilk aşamada Türk ve ABD güçleri tarafından sağlanacağını; sonrasında Türkiye ve ABD’nin arzu etmediği gruplar ayıklandıktan sonra oluşturulan yönetime teslim edileceğini söyledi.

        GELECEK HESABI

        Aslında formül ABD’ye de sahada iyi bir gelecek üretiyor.

        Çünkü Suriye’de siyasi çözüm aşamasına geçildikten sonra 2012’deki nüfus oranları ve yerleşimlerin etnik yapısı da dikkate alınacak.

        Savaşın başladığı dönem dikkate alındığında Suriye’nin nüfusunun % 5-7’si Kürtlerden oluşuyordu.

        ABD’nin bu denli düşük nüfus oranıyla PYD sayesinde elde ettiği alanı tutması olanaksız; o toprakların gerçek sahibi Arapların da desteğine ihtiyacı var.

        Ortaya konulan mekanizma, Türkiye’ye çözüm sunarken ABD’nin de gelecek için elini rahatlatıyor.

        Enerji alanı Rakka ve Deyrizor’da hâkimiyetini devam ettirmesinin formülünü sunuyor.

        İran’ı dengelemek, Esad sonrasını inşa etmek ve müttefikliğini sağlam zeminde sürdürmek için de başka yolu bulunmuyor.

        Pişmiş aşa her an su katacak çok sayıda karşıt da hazır bekliyor.

        Diğer Yazılar