Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        SURİYE sahasında askeri olan her ülkeyi aynı kefede değerlendirmek ne derece doğru?

        Bu yargıya varmama TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanı Volkan Bozkır’ın dünkü sohbetimizdeki şu tespiti neden oldu:

        “Suriye’de asker ve ordu bulundurmak ayrı şey. Ordu bulunduranlar Türkiye, Rusya, İran ve Şam... ABD’nin bulundurduğu 2 bin civarındaki lojistik veya teknik asker; ha keza Fransa asker bulunduruyor...”

        Türkiye’nin sahadaki gücünün bu kapsamda değerlendirilmesi gerektiğini belirtti.

        Türkiye’nin Afrin Operasyonu’yla sahadakileri kartlarını yeniden karmak zorunda bıraktığını söyledi.

        Son yaşanan gelişmeleri de bu şablonla okumak gerektiğinin altını çizdi.

        ABD’ye iki hafta önce yaptığı ziyaretteki görüşmelerinden çıkan sonucu değerlendirirken de ilginç bir noktaya vurgu yaptı:

        “Bölgedeki ABD güçleri DEAŞ’ı bitirmek için bütçeden aldıkları fonu hâlâ kullanıyor; oysa sahada DEAŞ bitti, toplam 2 bin civarında militanı kaldı. Ama ABD’nin bölgedeki güçleri bütçeden fon kullandığı için DEAŞ bitti demiyor.”

        ABD Başkanı Trump’ın YPG için öngördüğü 250 milyon dolarlık fonu son anda iptaline de bu kapsamda bakmak gerektiğini belirtti.

        Aslında Zeytin Dalı Operasyonu, ABD’ye sahadaki işbirlikçisine vehmettiği gücün ne kadar zayıf olduğunu gösterirken, Washington ziyaretleri de optimum çözüm üretme arayışına aracı oldu.

        İKİNCİ RAUNT

        DEAŞ’ın sahadan çekilip Suriye’de ikinci raundun gongunun vurulmasıyla kartların yeniden dağıtılma ve masanın yeniden düzenlenme mecburiyeti ortaya çıkmıştı.

        Zeytin Dalı Operasyonu da tam bu dönemde Türkiye’nin de masanın asli oyuncularından biri olduğunun teyidini sağladı.

        Ankara’da Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Rusya Devlet Başkanı Putin’in uçak krizinin ardından Ağustos 2016’dan bu yana 9’uncu; Türkiye-Rusya-İran cumhurbaşkanlarının da 22 Kasım 2017 Soçi buluşmasından sonra ikinci zirvesi böyle bir zeminde gerçekleşecek.

        Bölgeyi iyi bilen Prof. Dr. Mitat Çelikpala’nın dünkü sohbetimizde vurguladığı gibi “zirveden yeni bir şey beklenmesin”...

        “Suriye’nin geleceğine ilişkin uzun soluklu görüşme haritasının yapılmasından başka bir şey çıkmaz...”

        YENİ DURUM

        Nedeni de açık:

        - Sahada 3 ay öncesine göre daha güçlü Türkiye var; ABD güç vehmettiği ortağının güçsüzlüğünü anladı.

        - Türkiye’ye sahada posta koyacak durumda güçlü bir ordu yok; hatta askeri olan da atacağı adıma ortak olma çabasında. Tel Rıfat ve Münbiç’te olanlar da bunun yansıması.

        - Sahada PKK desteğindeki PYD düştüğü için bundan sonra Türkiye’nin önerdiği Kürt gruplar oyuna girer.

        - Türkiye’nin sahada güçlenmesi, İran’ı dengelemek isteyen Rusya’nın da hoşuna gitti; onun desteğini eksik etmedi, bu birliktelik sürer.

        - Bundan sonraki aşama Şam’la ilişkinin nasıl dizayn edileceğine odaklanır. Çünkü taraflar kısa vadeli çözümler yerine, uzun soluklu plan istiyor.

        - Fransa ve bazı Batılı ülkelerin Suriye’de oyuna dahil olma çabası kartların yeniden dağıtılıyor olmasından. Ancak sahadaki ordu, askerden üstündür; Türkiye-Rusya ve İran’ın istemediği aktörün masaya oturması zor.

        - ABD’nin İran’a dönük yaptırımlarında Türkiye ve Rusya da orada bugüne kadar sergilediği sessizlik oyununu devam ettirir. İran’la ilişkisini de sürdürür.

        Zirveden de bunun ötesinde bir şey çıkarsa adı sürpriz olur.

        Not: Demiştin ki “Bir soğuk yel eser/Üşür ölüm bile...” Hava dün ani soğuyunca haberini aldım... Hak yolun açık, ruhun revan, devrin devran olsun Ülkü Ağabey (Tamer) ...

        Diğer Yazılar