Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        YENİ sistem sandığın stratejisini de farklılaştırdı...

        Seçilebilmek için ötekinin de oyuna ihtiyaç duyulduğu için sandığın söylemi değişti, hatta klasik seçim bitti, strateji savaşına dönüştü.

        Bundan sonraki sürecin de bu zeminde ilerlemesi kaçınılmaz.

        Yani, 20’nci yüzyıldan kalma taktik ve vaatler dönemi kapandı, 21’inci yüzyılın gereklerine odaklı bir strateji geliştirilmesini zorunlu kıldı.

        Seçmene yol, su götürme, köy odası, cami, okul yaptırma vaadi dönemi bitti; ağırlıklı bölümü bunlara zaten kavuşmuş olduğu için önemi de kalmadı.

        Seçim startı verildikten sonra, son dakika akla gelen parlak fikirlerle üretilen seçim stratejisi dönemlerini de kapattı.

        Dünün güneşi ile bugünün çamaşırının kurutulamayacağı yeni bir dönemi başlattı.

        Önceden planlanmış çoklu stratejiyle seçimin kazanılabileceğini ilk adımda sergiledi.

        İttifakların oluşumu sürecinde yaşananlar da bunu sergilemeye yetti.

        Sadece seçilecekler için değil, seçenleri de çok tercihli yeniliklerle dolu farklılıklara mecbur bıraktı.

        OYNAK MÜHÜR

        Özetle mührü oynak hale getirdi.

        Bir kişi ittifak içindeki bir partiye oy verebileceği gibi, cumhurbaşkanı adaylığında tercihini bir başka partinin adayından yana kullanma olanağına kavuştu...

        Ya da kendi cumhurbaşkanlığında kendi adayına, milletvekilinde başka partiye oy verme imkânına erişti.

        Aslında Türk seçmeni bu yeni duruma geçmişten alışık; belediye başkanlığı seçimlerinde denediği bir model...

        Belediye başkanlığı ile belediye meclisi ve il genel meclisinde çoğu vilayette karşılaşılan oy farklılığı da bunun en iyi göstergesi...

        Belediye meclisi ve il genel meclisinde partisine oy verirken, belediye başkanlığında bir başka parti adayına oy vermesi sıklıkla karşılaşılan bir durum.

        Partiler de bunu bildiği için bugüne kadar kendisini tercih eden seçmeni koparmayacak yöntemleri geliştirmeye başladı.

        Öteki partilerin toplum tabanlarına da hitap edecek, refaha, özgürlük ve demokrasinin gelişimine odaklı retorik geliştirmeye başladı.

        SİYASİ ELBİSE

        Bununla da kalmadı, ekonomik ve sosyal politikaların nasıl uygulanacağının da baştan açıkça belirleneceği bir dönemin kapısı aralandı.

        Bundan sonraki süreçte ekonominin iyileşmesi için çözüm üretmek yetmeyecek, vaadin siyasi elbisesinin de giydirilmesi gerekecek.

        Seçmenin talebini de üreten; yani seçmenin kendisinin dahi kör kaldığı beklentilerini keşfedip ona dönük politika üreten kazanacak.

        Nitekim Tayyip Erdoğan bunu ortaya çıkarmayı başardığı için 2002’de iktidara geldi ve devam ettirdi.

        Bugün ise bu çok daha elzem hale geldi; çünkü yeni sistemde hiç kimsenin kendi toplumsal tabanının oyu seçimi kazanmasına yetmiyor.

        Mutlaka ötekinin oyuna da ihtiyaç duyuyor; “Ben beş fazla verdim” siyaseti de bir sonuç getirmiyor.

        Ortak talebin ne olduğunu gören, kaynağını açıkça gösteren, yaptığının bir başka yerden daha ağır soruna yol açmayacağını gören ve politik söylem geliştiren toplumu yakalayacak.

        Siyasetin yeni stratejisini uygulayan kazanacak.

        Diğer Yazılar