Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        BALIKESİR, muhafazakâr eğilimi yüksek illerden biri olarak bilinir...

        Oysa sokaklarında dolaşırken algı ile gerçeğin örtüşmediği hemen fark edilir.

        Caddelerin iki yanı pastane; yeni gençliğin tanımıyla kafelerle dolu.

        Dikkat ediyorum kızlar çoğunlukta...

        Neredeyse her masada da bir okey veya kâğıt oyunu...

        Bir kenara geçip izliyorum.

        Bir türlü bitmek tükenmek bilmeyen oyun seansları, masalar arası oyuncu değiştirilerek devam ediyor...

        Epey bir süre gözlemledikten sonra sandalyemi, 30’unu henüz aşmamış 3’ü kız, 1’i erkek oyuncunun bulunduğu masanın yanına çektim.

        Kim olduğuma ilişkin de tek kelime söylemedim; oyunlarını izlemek istediğimi belirtmekle yetindim.

        Tek itiraz gelmedi, sadece masadaki erkek tanımış gibi oldu, göz ucuyla şöyle bir süzdü, ardından oyununa döndü.

        CAN SIKICI

        Vakitlerinin nasıl geçtiğini sorduğumda ıstakadan başlarını kaldırmadan hepsi koro çalışması yapmış gibi aynı cümleyi söyledi:

        “Çok sıkıcı...”

        Nedenini erkek olan yanıtladı:

        “Her gün ev ile kafe arasında gidip geliyorum. Ne televizyon izliyorum, ne de gazete okuyorum...”

        Gerekçesini açıklamakta zorlandı, kızlardan biri imdadına yetişti:

        “Bize dönük bir şey yok ki, sabahtan akşama siyaset, siyaset, siyaset...”

        Masadakilerden biri haricinde hepsi üniversitede okuyordu.

        Yaşlarının üniversite çağının biraz üzerinde olduğunu anımsattığımda yanıt saçını kına rengine boyamış kızdan geldi:

        “Can sıkıntısını gidermek için bize farklı bir nefes oluyor...”

        Üniversitenin sıkıntı dağıtma merkezi olmadığını, bilgi kullanmayı öğretme amacını taşıdığını anımsattım.

        Alt dudaklarını yukarı doğru buruşturarak dördü birden öyle bir baktı ki sustum...

        Seçimlere ilişkin soru yönelttiğimde ise dördünden gelen yanıt yine aynı oldu:

        “Aramızda hiç siyaset konuşmayız...”

        Geçen seçimde kime oy verdiklerini sorduğumda gelen yanıt ise ilginçti:

        “Eğer siyaset konuşursak birbirimizle arkadaşlığımız bozulur...”

        Onlara göre gençlerin aralarında politika konuşmasının yaratacağı sonuç kavgadan başka bir şey olamazdı.

        Tartışma kültürüne işaret etmem de sonuç getirmedi.

        TED’İN BAŞARISI

        Hatta tanıdıkları arkadaş gruplarının dışında başka insanlarla temas etmekten kaçındıklarını; son dönem sosyal medya hesaplarını da kapalı hale getirdiklerini belirtti.

        Yaşamın yarattığı sonuç içe büzük bireydi...

        Sadece Balıkesir’de değil, sonrasında gittiğim Aydın, Muğla, Denizli, Antalya’da da durum bundan farklı değildi.

        Yakın geçmişe kadar gençliğin toplumsal bütünleşme ve kaynaşmasının en önemli günü olan 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı’nda gençlik caddede dahi yoktu.

        Bayram onlar için tatilin, toplumdan uzaklaşıp eve kapanmanın günü haline gelmişti.

        Bir etkinlik hariç...

        Türk Eğitim Derneği (TED), Türkiye’nin çeşitli illerindeki okullarından ve üniversitesinden tam 15 bin genci ve ailesini Ankara’da topladı; hep birlikte Atatürk’ün huzuruna gitmelerini sağladı.

        Aynı anda 1500 öğrencinin birlikte vals yapıp zeybek oynamasına aracılık etti.

        Gençlere öteki ilde yaşayan arkadaşının da kendisiyle aynı olduğunu, onunla temas etmenin zenginlik katacağını gösterdi.

        Öteki ilde dost edinmenin tek yolunun askerlik olmadığını gösterdi.

        Arkadaşlığı teşvik etti...

        Toplumsal yumuşamaya katkı açısından bu bile yeterliydi.

        Diğer Yazılar