Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        MEYDANLARDAKİ liderlerin söylemlerine bakılırsa, sanki parlamenter sistem devam ediyor; hükümeti kimin kazanacağının yarışı yapılıyor.

        Meydanlarda, bir zamanların “Beş fazlası da benden” yaklaşımına benzer vaatler de bunu destekliyor.

        Son dönem bir de meydanlara yerleştirilen dev ekranlardan ötekini suçlamak için kullanılan videolu mitingler, yani “vi-tingler” de eklendiğinde sanılır ki eski sistem devam ediyor.

        Oysa Türkiye, 1 yıl önce kararını verdiği başkanlık sistemine geçilsin diye son adımının atılacağı sandığa gidiyor.

        Gelecekte sistemin nasıl çalışacağına, yeni sistemde nasıl bir düzenin kurulacağına, sistemin nasıl bir fayda veya zarar getireceğine ilişkin tek kelime söylenmiyor.

        Parlamento ile başkan ilişkisinin nasıl olacağına dair de tek kelime edilmiyor.

        UNUTULAN ANAYASA

        Hatta konuya en hâkim olanlar dahi değişen Anayasa maddelerini unutmuş, seçim sonrası nelerle karşılaşabileceğine dönük tek bir şeyi hatırlamak dahi istemiyor.

        Cumhurbaşkanının bütçesinin reddedilip edilmeyeceği üzerine kurulu olduğunu sanıyor.

        Geçmişte en çok milletvekili çıkaranın hâkim olduğu, yeni dönemde ise partilerin güçleri oranında temsil edilecek Plan Bütçe Komisyonu’nda bütçeden yapılacak kesintilerin neye yol açacağını hesaplamak dahi istemiyor.

        Anayasa’nın 105’inci maddesinde yer alan, “Hakkında soruşturma açılmasına karar verilen cumhurbaşkanı seçim kararı alamaz” hükmünü görmezden gelip “Olsun, bir daha seçime gideriz” tavrı sergiliyor.

        ÖNSEÇİM GİBİ

        Bu seçimin 8 ay sonra yapılacak belediye başkanlığı sandığının bir önseçimi olduğunu ise görmek istemiyor.

        Hakkını yememek lazım, bunu gören belediye başkanları da var.

        Bunlardan biri de adının yazılmasını istemediği için burada veremeyeceğim sahil kentlerinden birinin AK Partili belediye başkanı.

        Şu cümlesi ise dikkat çekici:

        “Eğer biz 16 Nisan referandumundan sonra başkanlık sisteminin ne kadar faydalı olduğunu bütün mekanizmalarını 6 ay içinde kurarak millete göstermiş olsaydık, şimdi sahaya bile çıkmadan seçim kazanırdık... Üstelik herkes ‘Allah razı olsun’ derdi...”

        Bırakın bütün sistemi kurup çalıştırmayı, Anayasa hükmü gereği düzenlenmesi gereken uyum yasaları dahi çıkarılmadı, kanun hükmünde kararname ile sorun çözülmeye çalışıldı.

        Kim gelirse gelsin kucağına koca bir sorunlar yumağı bırakıldı...

        Peki, vi-tinglerde verilen vaatler seçmende yer buluyor mu?

        Seçmen nabzını tutmak için dolaştığım 37 ilin hemen hepsinde gördüm ki etki dahi etmiyor; saman alevi gibi mitingle birlikte son buluyor, herkes kendi gerçeğine dönüyor.

        Buna neden de içinde bir çözüm modelinin olmaması...

        Nasıl ki son dakika anonsları, yanar-döner ekranlarla verilen sürekli haberin hızı bilginin devresini yaktıysa, sürekli artırılan vaatlerin hızı da çözümün devresini yakmış durumda.

        O nedenle bir şey kalmıyor, her bir haberden sonra “daha fazla” istendiği gibi, her bir vaatten sonra da daha fazlası isteniyor.

        Nasıl ve nereden verileceğiyle kimse ilgilenmiyor...

        Hatta umurunda bile olmuyor...

        Diğer Yazılar