Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Ali Babacan parti kurma çalışması ile ilgili en net açıklamasını dün yaptı.

        Bununla kalmadı, kuracakları partinin kalın ilke çerçevesini de çizdi.

        Parti kurma çabasında olduğu arkadaşlarıyla dün yaptığım sohbetlerden edindiklerime göre Babacan’ın açıklaması parti kurma çabalarına katkı vermek isteyenlere çağrı niteliği de taşıyor.

        Çünkü bugüne kadar birçok kişiyle görüşmelerde bulunulmuş, bazen Ali Babacan bu görüşmeyi bizzat yaparken, bazen de birlikte yola çıktığı arkadaşları aracılığıyla gerçekleştirmişti.

        Ancak sonraki süreçte bağ kurulmamış, öylece bırakılmıştı.

        ANA ÇERÇEVE

        Aktardıklarına göre, bundan sonraki süreci daha önce temas kurup, olumlu yaklaşımını gördükleri kesimleri bir araya getirmek oluşturacak.

        Nitekim Babacan da dünkü bayram mesajını da kapsayan açıklamasının daha ilk adımında “En önemli çalışma ilkelerimizden birisi katılımcılık ilkesi, geçen ay yaptığım açıklamadan sonra çok sayıda vatandaşımız bu sürece katkı verme iradesini beyan etti, heyecan ve birikimleri ile çalışmalarımıza şimdiden değer katmaya başladı” cümlesi de bu sürece işaret ediyor.

        Sonrasına yönelik beklentisini de “Arzu ettiğimiz temsil gücü yüksek ve geniş kadroyu kısa bir zamanda oluşturmayı hedeflemekteyiz” sözleriyle veriyor.

        ANAP BENZERİ

        Burada da kalmıyor, partiye ideolojik bir sınırlama getirmiyor…

        Aksine ANAP benzeri dört eğilimi buluşturan siyaseti esas alacaklarını, “her kesime açık, diyaloğu esas alan, kapsayıcı çözüm odaklı müzakere sürecine açık olacaklarını” belirterek dile getiriyor.

        “Popülizm akımlarının evrensel ilke ve değerleri tahrip ettiği” tespitini yaptıktan sonra insan hakları ve özgürlükler konusunda en yüksek standardı hedeflediklerini belirtiyor.

        “İleri demokrasi, hukukun üstünlüğü, itibarlı kurum ve kurullar” değerlerine vurgu yaparken, gençlere de atıfta bulunuyor.

        KADRO BULUŞMASI, MANİFESTO YAZIMI

        Aktardıklarına göre ilke çerçevesini çizdikleri partileşme hareketinin bundan sonraki adımında “birlikte yol yürümek isteyen” kesimlerle bir araya gelme süreci başlayacak.

        Ardından harekete katılmak için gelenlerle çalışma grubu oluşturulacak ve partinin manifestosunun hazırlığı başlayacak.

        Bunun için de öngörülen süre 2 ay…

        Sonrasında ise kuruluş aşamasına geçilecek; öngörülerinde bu zaman gelecek yılın ilk aylarına denk düşüyor…

        Gelecek aydan itibaren Ankara bir yandan Suriye diğer taraftan da partilerin yeni sisteme göre yapılanmalarını sağlayacakları yeni bir sürecin kapısını aralıyor.

        REKLAM

        ***

        Babacan’ın partisi ötekiler için fırsat mı, tehdit mi?

        Ali Babacan’ın yeni siyasi oluşumu, diğer partiler için bir fırsat mı yoksa tehdit mi?

        Soruya, AK Parti de dahil yanıt vermek için nereden bakıldığına bağlı.

        Siyasi parti liderlerine ulaşmış birkaç stratejik araştırma ile buna dayalı vizyon ve gelecek okumaları var.

        Görünen o ki Babacan’ın parti kurması tek başına AK Parti’yi etkilemeyecek, diğer partilerden de seçmen koparacak.

        CHP bu süreçten ari olamayacağı gibi, İYİ Parti, MHP, hatta HDP de “bana dokunmaz” diyemeyecek.

        Hepsinden belirli bir miktar alacağı öngörülüyor.

        BÜYÜK PARTİYE YÜZDE 10 BAĞLILIĞI

        İlk aşamada yüzde 2-3 gibi eksilmenin çok önem arz etmeyeceği söylenebilir; ama CHP dışındaki muhalefet partilerinin hepsinin yüzde 10 baraj sınırında bulunması onları büyük partiye mahkum ediyor.

        Çünkü büyük parti olmadan, kendi içlerinde biraraya gelmiş olmaları yüzde 10 baraj endişesini yükseltiyor.

        Baraj altında kalmaları ise hepsinin birden temsil edilme sorunuyla yüz yüze gelmeleri gibi bir sonuç doğuruyor.

        Dolayısıyla, AK Parti açısından Babacan’ın ayrılması belki ilk aşamada diyelim ki yüzde 4 kopma yaratabilir ama beraberinde diğerine ihtiyacı yükselttiği için Cumhur İttifakı'nı daha dinamik hale getirmekle kalmaz, bir başka partinin ittifak çatısı altına girmesini kolaylaştırır.

        ORTAĞINI ZAYIFLATIR

        Buna ilişkin en iyi örnek de CHP, İYİ Parti’nin oluşturduğu, SP’nin işbirliği yaptığı Millet İttifakı…

        Babacan’ın parti kurması AK Parti kadrolarından kopma yaratıp, rakibini zayıflattığı için CHP açısından fırsat gibi görünebilir.

        Ancak merkez sağ kadrolardan gelenlerin daha güçlü hareketi olduğu için ittifak ortağı İYİ Parti’ye daha fazla olumsuz etki yapacağından dolayı CHP’yi de zayıflatır.

        Yeni sistem ittifak olmadan iktidara ulaşma imkanını ortadan kaldırdığı için, İYİ Parti’deki bir eksilme CHP açısından da kayıp anlamına gelir.

        İTTİFAK ÜYESİNİ ARTTIRIR

        Hatta, yüzde 50+1’e ulaşmanın şartı olan, kendi seçmenini korurken, öteki seçmenin de oyuna ulaşma, kendi çemberi dışındaki çemberlere de rahat ulaşma olasılığını kaldırır.

        Bununla birlikte CHP açısından fırsat da doğurur, yüzde 10 barajının getirdiği dayatma nedeniyle ittifaka katılan parti sayısını arttırır.

        Babacan veya Davutoğlu, koptukları parti ile dönüp işbirliği yapamayacaklarına göre CHP ile yapılacak ittifaka katılacak parti sayısını arttırır.

        Belki sonraki süreçte bu partiler gürbüzleşip, kendi başlarına merkez sağ veya sol ittifakları oluşturabilir ama ne olursa olsun kurulma aşamalarında ortaya çıkacak aksaklıklar da göz önüne alındığında ilk seçimde büyük partilerin avantajı haline de gelebilir.

        Özetle, tehditler kadar fırsatları da bünyesinde taşıyan yeni bir siyasal zemin oluşturur.

        REKLAM

        ***

        “Güvenlik Şeridi” böyle oluşacak

        Hükümetin kararlı tutumu, ABD’nin de müttefiki ile sahada karşı karşıya kalmama arzusu Suriye’nin kuzeyinde oluşacak güvenlikli bölge konusunda uzlaşıyı sağladı.

        Diplomasi kulislerine yansıyan bilgiler ve yapılan açıklamaların analizlerinden yola çıkıldığında şu söylenebilir ki, iki taraf da başlangıçtaki tutumunu saklı bırakarak, ortak noktalarını uzlaştırdı.

        UZLAŞI ZEMİNİ

        Türkiye, güvenlikli bölgenin 460 kilometre genişliğinde, 32 kilometre derinliğinde olması konusundaki tutumunu korurken, bunun hemen olması yönündeki ısrarını kaldırdı; ileriye yönelik kararlılığını korudu.

        ABD tarafı ise ilk başta dile getirdiği 3 ile 7 kilometre derinliğinde, 140 kilometre uzunluğunda olması yönündeki sınırını genişletti.

        Her iki taraf da başlangıçta mesafe dayatmalarından uzak, sorunun çözümünde ortaklaşmayı önceleyen bir tutumda uzlaştı.

        Bu amaçla Türkiye ve ABD güçlerinin katılımıyla bir Müşterek Harekat Merkezi kurulmasına karar verildi.

        AĞIR SİLAHLAR DAHA GERİYE

        Münbiç için geçmişte Gaziantep’te de benzeri bir yapı kurulmuştu.

        Aktarıldığına göre Müşterek Harekat Merkezi, hangi alanlardan girileceğinden, ABD’nin geri çekilmesini sağlayacağı YPG’nin ağır silahlarını hangi noktaya kadar geri çekeceklerine kadar uzanan koordinasyonu sağlamakla görevli olacak.

        YPG güçleri belirli bir noktaya çekilmiş olsalar da ağır silahlarını Türkiye’ye ulaşamayacak daha geri noktalara kadar taşıyacak.

        Buna göre Arap yerleşim bölgelerinde güvenlikli bölge 20, hatta 25 kilometre derinliğe kadar uzarken, Kürt nüfusun da içinde barındığı karışık bölgelerde biraz daha daralıp 10-15 km derinlikle sınırlı kalabilecek.

        Hatta Kürtlerin yoğunluğuna göre ilk adımda daha da altına düştüğü alanlar da olabilecek.

        YERLEŞİM YERLERİ YOK

        İlk adımda da giriş yerleşim bölgelerinin bulunduğu alanların dışından yapılacak; yerleşim yerlerine ilk aşamada girilmeyecek ancak giriş çıkışından, çevre güvenliğine kadar tüm denetimler, Türk ve ABD askerlerinin ortak devriyeleri ve kontrol noktaları ile sağlanacak.

        İkinci ve ardından gelen kademelerde buraların terör unsurlarından arınması aşamasına geçilecek.

        Konuyla ilgili veriler analiz edildiğinde görülüyor ki, Kobani ve Kamışlı konusundaki ABD’nin tezleri Türkiye tarafında da şartlı olarak kabul edilmiş.

        KOBANİ- KAMIŞLI ARASI

        Bu kapsamda güvenlikli bölge için ilk aşamada Suruç’un (Mürşitpınar) karşısındaki Kobani’nin doğusunda kalan Tal-Abyad’dan başlayıp, Ceylanpınar’ın karşısındaki Resulayn’a kadar devam eden Arap nüfusun yoğun yaşadığı alandan girilecek.

        Kamışlı, Kızıltepe, Şenyurt, Silopi’ye doğru uzanan doğu hattı bu aşamada kapsam dışında olacak.

        Arap nüfusun yoğun olduğu Tal Abyad- Resulayn hattındaki YPG güçlerinin uzaklaştırılması, ağır silahlarının bulundukları alandan daha geriye taşımalarına ABD askerleri gözlemci olacak.

        Bir çatışmanın yaşanmaması için gereken neyse belirlenecek, özellikle ağır silahlar Türkiye’ye ulaşamayacak bir uzaklıkta, Kamışlı-Halep bağlantısını oluşturan M-4 otobanının kesinlikle aşağısına kaydırılacak.

        SÜPÜRME İŞİ ABD’DE

        Bunun için ilk adımda bölgenin süpürülmesi belirli bir zaman alacak; ABD güçleri zemini temizledikten sonra, ilk güvenlikli bölge cepleri oluşturularak; ardından bu ceplerin birleştirilmesi ve yenilerinin oluşturulması süreci gelecek; adım adım banda dönüşecek.

        Başlangıçta Başkan Trump’ın dile getirdiği menzilin belki Türkiye biraz gerisine düşecek ama ABD’nin YPG’yi alandan süpürme görevini üstlenmesi nedeniyle riskini en aza indiren bir harekat olacak.

        Güvenlikli bölgenin süpürülmesi aşamasından sonraki denetimi Türk ve ABD askerleri tarafından yapılacak, Müşterek Harekat Merkezi bu konuda tek yetkili olacak.

        Sahada sağlanan gelişme, Münbiç sürecinin çözümünü de beraberinde getirecek.

        OPERASYONUN ZAMANI

        Şunu belirtmeliyim ki Ankara bu işin de Münbiç’e benzemesini istemiyor; o nedenle öngörülen sürelerde bir gecikme olursa, herhangi bir bekleme yapmadan gereğini kendisinin yerine getireceğini muhatabına iletmiş bulunuyor.

        Operasyonun ne zaman başlayacağı konusunda ise herkes, gölgede 40-45 dereceye ulaşan sıcaklığın bölgede biraz daha düşmeye başlayacağı Eylül ortasını işaretliyor.

        REKLAM

        ***

        İlk adım Mudanya’dan

        CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Suriye Konferansı’nı sonbaharda toplamayacaklarını, Şam’dan da diplomat davet edeceklerini dün bu satırlarda açıkladı.

        Kılıçdaroğlu’nun uluslararası arenadaki adımına, içerdeki örgütleri de yerel bazda katkı vermek için ilk adımı atma kararı almış.

        Mudanya Belediyesi daha önce “kitap fuarı” şeklinde düzenlemeyi planladığı etkinliğini, “Suriyeliler Konferansı”na dönüştürmüş.

        Bu alanda çalışan gazeteci, akademisyen, politikacı, diplomatların yanı sıra sivil toplum örgütlerini de davet etmiş.

        Burada önemli olan konferanstan daha çok etkinliğin Mudanya’da yapılacak olması…

        SAHİLDEN ATMIŞTI

        Anımsanırsa, Mudanya’nın CHP’li Belediye Başkanı Hayri Türkyılmaz yaz başında Suriyeli mültecilerin sahile girmesini yasaklamış, “Suriyeliler insan olduktan, kurallara uygun davrandıktan sonra sahile gelebilir; şu anda kurallara uyanlar girebiliyor” açıklamasıyla gündeme oturmuştu.

        Dilerim Mudanya Belediyesi’ne en sert tepkiyi koyanlar da Konferans’a katılır; hatta Suriye’den kaçıp gelmiş olanlar da orada bulunur…

        Eminim ki bu da Suriyeliler ekseninde davranış, üslup ve dilin nezaketli zenginliğe kavuşmasına aracılık eder.

        Diğer Yazılar