Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        İdlib'de dün itibarıyla yeni aşamaya geçildi.

        Buna neden, kriz anlarında bugüne kadar Ankara’nın bir uzlaşı yolu bulduğu Moskova’nın tutumundaki farklılaşma.

        Bir de ABD’nin de İdlib sorununda devreye girmiş olması…

        Dolayısıyla bundan böyle İdlib sahasındaki her gelişme, sadece Ankara-Moskova’nın değil, Washington ve Berlin, hatta NATO’nun da aktifleştirildiği yeni bir gelişmeye işaret edecek.

        Şurası açık ki Ankara, Şam güçlerinin bir daha Türk askerine yönelik saldırısı olursa bu kez “misliyle karşılık” yerine, “misliyle müdahale” ederek üzerine gidecek.

        Eş zamanlı olarak Moskova’nın, yaşanan her kriz sonrası masaya gerekçe olarak sürdüğü Hayat Tahrir eş-Şam (HTŞ) konusunda tutumunu farklılaştıracak.

        ERDOĞAN’IN İŞARET ETTİĞİ

        Buna neden sadece Moskova’nın her adımda önüne HTŞ’yi çıkarması değil.

        Toplamda 14 şehit verilen Serakib sahasındaki Şam güçlerinin saldırıları sırasında geri çekilen, çatışmayı İdlib kent merkezine taşıma gayreti içine giren HTŞ’nin tutumundan Ankara da rahatsız, hatta öfkeli.

        Cumhurbaşkanı Erdoğan da dünkü konuşmasında bunu şu sözlerle ortaya koydu:

        “Bölgedeki muhalif gruplardan, başıbozuk hareket ederek, rejime saldırı bahanesi verenlere de, artık tavizsiz davranacağımızın mesajını ilettik. Geldiğimiz noktada artık kimsenin taşkınlığına, bağnazlığına, satılmışlığına, provokasyonlarına göz yumacak değiliz...”

        Erdoğan konuşmasını tamamladıktan sonra kuliste konuya hakim isimlerle yaptığım sohbetten çıkardığım şu ki kastedilen ağırlıklı olarak HTŞ…

        Ayrıca HTŞ ile bağı bulunmamakla birlikte, Türk Silahlı Kuvvetleri ve Suriye Milli Ordusu emir komuta sistemi dışında kendi başına hareket eden muhalif gruplar…

        ŞU 3 GRUP DA HEDEFTE

        Aktarıldığına göre, son olaylar sırasında özellikle ABD’den gelen, “HTŞ terör örgütü ama kendilerini ‘vatansever savaşçı’ olarak tanımlıyorlar, kimseye de tehdit oluşturmuyorlar” sözleri kimyalarını değiştirmiş.

        Rejimin Serakib saldırısı sırasında geri çekilip, çatışmayı İdlib kent merkezine taşıma gibi yola başvurmaya kalkmaları da Ankara’nın canını sıkmış.

        Bu kapsamda Cumhurbaşkanı’nın böyle göz yumulmayacağını belirttiği gruplar da tanımlı…

        “Taşkın…” diye nitelenenler, kendi başına hareket eden gruplar; “Bağnaz…” diye tanımlananlar El Kaide odaklı HTŞ benzeri aşırı dinci örgütler, “Satılmışlar…” da diğer ülkelerin istihbarat örgütlerinin kullanımına amade gruplar…

        Ankara zaten terör örgütü ilan ettiği bu grupları da hedefine koymuş bulunuyor.

        Bu diğer muhalif güçlerin dışlandığı anlamına gelmiyor, aksine desteğin arttırılacağına vurgu yapılıyor.

        Erdoğan da konuşmasında “Ülkemizle birlikte mücadele eden Suriyeli kardeşlerimiz, rejimi Soçi Mutabakatı sınırlarının ötesine atmak üzere harekete geçtiler. Biz de kendilerine her türlü desteği veriyoruz” sözleriyle dile getirdi.

        MOSKOVA İLE YAPILACAKLAR

        Sahadaki Şam güçlerine destek veren Rusya ile izlenecek yol haritasına gelince…

        Erdoğan ile Putin’in dün sabah saatlerinde yaptığı görüşmede istenilen sonuç çıkmadığı açıklamalarda da görülüyor.

        Ancak bu iplerin koptuğu anlamına gelmiyor; ne Ankara ne de Moskova bunu arzu ediyor.

        Yeni yol haritası için atılan adımlar ise önceki İdlib Mutabakatında kat edilen yolu anımsatıyor.

        Saha benzer şekilde gerilince, Dışişleri ve Milli Savunma bakanları Moskova’da görüşmelerde bulunmuş, ardından buluşan liderler yeni yol haritasını belirlemişti.

        Benzer şekilde iki bakan Moskova’ya gidecek ve Soçi Mutabakatı gereği Rusya’nın her adımda önüne sürdüğü HTŞ’nin bölgeden çıkarılması konusundaki kararlılığını ortaya koyacak.

        Moskova’nın da yine mutabakata uygun olarak Şam güçlerini eski konumlarına çekilmesini sağlaması istenecek.

        Ancak Şam’ın buna olumlu bakmadığı açık.

        Böyle bir durumda iki yol görünüyor.

        İlki Türk Silahlı Kuvvetleri’nin harekete geçmesi, ikincisi ise sorun olan M-4 ve M-5 otobanlarının kontrolünün Türkiye ve Rusya’nın birlikte sağlayacağı tampon bölge oluşturması için yeni bir mutabakat.

        Moskova uzun süredir bu talebe yanaşmıyor, geçmişte Hama, Hums, Doğu Guta ve Halep’te yaptığı gibi elde edileni kazanılmış hak görüyor.

        ABD’YE: NET TEPKİNİ GÖRELİM

        Rusya ile yaşanan bu gelişmeler, Ankara-Washington hattındaki soğuk buzu da çözmeye başladı.

        Ancak hemen belirteyim Ankara da İdlib konusunda ABD’ye karşı “ihtiyatlı iyimserlik” içinde…

        Nitekim gerilimin zirvesinde, ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi Jeffrey’e Ankara’da görüşmelerde bulunurken, Milli Savunma Bakanı Akar da ABD Savunma Bakanı Esper ile Brüksel’de görüştü.

        Her iki görüşmede de ABD’ye verilen mesaj aynı:

        “İdlib’de söylemin ötesine geçilip, çok daha görünür bir tepkinin ve somut katkının Türkiye’ye gösterilmesi…”

        Bu beklentinin içinde NATO’nun da bulunduğunun altı çizilmiş.

        Jeffrey ise Şam rejimine karşı tutumlarına örnek olarak Heseke’de yaşanan gelişmeyi göstermiş.

        Sözü edilen, Heseke’de konvoyunu durduran Şam güçleri ile arasında yaşanan gerginlikte ABD güçlerinin açtığı ateşle bir kişinin öldürülmesi ve ardından ABD’ye ait savaş uçaklarının Şam’a ait iki askeri noktayı vurması…

        AŞAĞI ÇEKİYOR

        Ankara’da hükümete yakın bazı kesimlerde, ABD’nin Türkiye’yi İdlib’de çatışmanın içine sürükleyip, Şam güçlerinin doğudaki PYD bölgesine yönelmesini engelleme gayretine girdiği kaygısı var.

        O nedenle “İdlib sahasında Rusya ile iplerin tamamen koparılmasının yanlış olacağına” inanıyorlar.

        Özetle İdlib’de hem sahada hem de masada ciddi bir savaş oyununa tanıklık ediliyor...

        Diğer Yazılar