Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Darbe girişiminin üzerinden 4 yıl geçti…

        Hakkında çok şey yazıldı çizildi, FETÖ’nün örgüt yapılanmasından, bugüne kadar devlet içinde nasıl örgütlendiğine kadar birçok veri ele alındı; her şey enikonu tartışıldı.

        Şurası açık ki 15 Temmuz 2016 akşamı yapılan bir iç işgal; darbe hareketiydi…

        Bu hareketi başarısız kılan da bu ülkenin evlatları oldu; 251 canını feda ederek demokrasisine karşı girişilen eylemi anında bastırdı.

        Bugün öyle idi, böyle idi; acaba ve fakat tartışmalarının yapılacağı bir gün değil…

        Siyasetinin yapılacağı, üzerinde siyasi çekişmenin yaşanacağı bir gün de değil.

        Açıktır ki 15 Temmuz yabancı istihbarat örgütlerinin de güdümünde hayata geçirilmeye çalışılmış bir darbe girişimi.

        Devletin içine önce polis, ardından asker içinden sızıp, devletin silahını vatandaşına karşı kullanarak işgal gerçekleştirme çabası.

        Bugün darbe girişimini gerçekleştirmek için kolları sıvamış, hain girişimi eksik kalmış birilerinin kuklası bir kesime karşı her yurttaşın herhangi bir gerekçe sunmadan karşı çıkması gerekir.

        Böyle zamanlarda olayın aslına bakılır, detayı veya diğer gerekçeleriyle uğraşılacak gün değildir.

        Böyle günler bir daha yaşanmaması için anılır…

        Devletler de vatandaşları arasından küçük bir grubun darbe girişimiyle yaşanmış acı olayının bir daha yaşanmamasını sağlayacak kadarını canlı tutarak unutur.

        Bazen yaşanmış acı olayları bir daha yaşanmayacak, tekrar etmeyecek şekilde hafızalara gömerek, unutarak da güçlü millet olunur…

        Coğrafyanın iki sinir ucu…

        Coğrafyanın iki sinir ucu…
        0:00 / 0:00

        Coğrafyalar da canlı varlık gibidir.

        Öyle sinir uçları vardır ki, dokunulduğunda sonuç doğurur…

        İçinde yaşadığımız coğrafyanın en hassas, çatışmaya en müsait iki noktası ise Kafkaslar ve Doğu Akdeniz; hatta ikincisinin içine Ege de dâhil.

        HAREKETE GEÇİRİLİYOR

        Son birkaç gündür iki sinir ucu birden harekete geçirilmeye çalışılıyor.

        Bir yandan Azerbaycan-Ermenistan arasında yıllardır devam eden ve bir süredir çatışmazlık yaşanan Dağlık Karabağ sorunu yeniden alevlendirilmeye çalışılıyor.

        Son iki gündür yaşananlara bakıldığında, sorunun hiç de küçümsenmeyecek ölçüde tırmandığına tanıklık etmek olası.

        Küçük bir sınır boyu çatışması gibi önceki gün başladı ama dün Azerbaycan Sağlık Bakanlığı’nın da açıkladığı gibi bir tümgeneral ile bir albayın da arasında bulunduğu 7 asker saldırı sonucu yaşamını yitirdi; iki günde Azeri tarafının asker kaybı 11’e çıktı.

        Ermenistan tarafında ise ölen asker sayısının 100’ü aştığı bildirirken, hükümet yetkilileri çatışmada ölen sayısını biri yüzbaşı, biri binbaşı 2 asker diye açıkladı.

        KOZALAK YANGINI GİBİ

        Dilerim bu noktada kalır ve daha ileri gitmez.

        Çünkü gerilimin bölgede tırmanması uzun süredir ince bir ip üzerinde duran çatışmazlık sürecini yeniden hareketlendirir.

        Dengelerin bozulması da ateşe yükseltir ve sorunu kozalak yangını gibi başka alanlara sıçratır; beklenmedik gelişmeleri karşımıza çıkarır.

        Unutulmamalı ki Abhazya’dan, Osetya’ya, oradan Kırım’a kadar uzanan gerilim süreci daha yeni sakinleşti.

        REKLAM

        M-4’ÜN TAMAMINA HAKİM OLDU

        İkinci önemli sinir ucu Suriye’ye gelince…

        Son iki yıldır aynı görüşü dile getiriyorum; Suriye’deki çatışmaların üçüncü aşamasının geleceği yer Doğu Akdeniz olacak.

        Nitekim Libya ile de bu aşamaya gelindi.

        Ancak soruna bir çözüm bulunmaz ve çatışmazlık sağlanmaz ise altındaki hidrokarbon deniz yüzüne yayılmış gibi alevi her tarafı sarar…

        Bu konuda adım adım çaba gösterenlerin olduğu da açık…

        İdlib’deki dün yaşanan olay da bunun bir parçası…

        Şöyle ki...

        Türkiye ile Rusya’nın Soçi ve Moskova mutabakatları kapsamında İdlib’te M-4 otobanı üzerinde devam ettirdikleri devriyeye dün yeni bir saldırıda bulunuldu.

        Yakın geçmişte de aynı güzergâhta benzer saldırı ile karşılaşılmış ve 3 sivil ölmüş, 7 kişi de yaralanmıştı.

        Dün ise devriyeye katılan Rus askerlerinden 3’ü yaralandı.

        Görüntüler de sergiliyor ki bu kez çok güçlü bir patlayıcı kullanılmış ve araçların dayanıklılığı sayesinde kurtulmuşlar.

        Önce bir noktaya dikkat çekmeliyim ki Türkiye ve Rusya M-4’te önemli iş başardı.

        Önce kısa mesafeli devriye hareketleri ile başladı, aşamalarla ilerledi ve bugün M-4’ün ulaşılması çok zor gibi gösterilen noktalarına kadar gitmeye muktedir oldu.

        Mesafe de öyle kısa değil, bölgeyi en iyi bilen uzmanlardan biri olan ORSAM’dan Oytun Orhan’ın da dün dikkat çektiği gibi 98 km’lik yola tam hakimler…

        HURASEDDİN TUGAYI

        Son dönem oldukça sakin görünen bu alandaki saldırıların arkasında kim bulunabilir…

        Bunu ilk aşamada kestirmek zor, çünkü olayı sahiplenmede çelişkili veriler var.

        Oytun Orhan da bölgedeki gelişmeleri de gözeterek, saldırının gerisinde IŞİD’in lideri Bağdadi’nin öldürüldüğü sırada örgüt evinde saklandığı Huraseddin Tugayı’nın olma olasılığına dikkat çekti.

        Aslında 2018’de kurulduğu günden bu yana HTŞ gibi adı çok duyulmadı…

        Radikal tutumunu daha yumuşatan ve El Kaide ile bağını kesen Hayat Tahrir es-Şam’dan kopanların oluşturduğu bir grup olarak son dönem öne çıkmaya başladı.

        HTŞ’nin lideri Ebu Muhammed Colani’nin de bir süredir İdlib bölgesinde sivil kıyafetler giyip temaslara başlaması ve El Kaide ile bağlarının kalmadığını dile getirmesi de Huraseddin’in aşırı radikalleri yanına çekmesinde faktör oldu.

        Bu açıdan bakıldığında Orhan’ın da belirttiği gibi saldırının HTŞ kaynaklı olma ihtimali düşük...

        HTŞ’nin boşalttığı radikal alana, yerleşmek isteyen ve El Kaide’nin Mısırlı lideri Ayman El Zevahiri’ye sürekli bağlık mesajı veren Huraseddin Tugayı’nın eylemi gerçekleştirmiş olma ihtimali ise yüksek.

        Nitekim bir süredir El Kaide orijinli gruplar ile bir araya geldiği ve Operasyon Odası adını verdikleri merkezde aldıkları ortak kararla eylemlerini gerçekleştiriyordu.

        YANLIŞ YERE ÇARPTI

        Ancak şurası açık ki bu kez yanlış yere çarptılar.

        Çünkü bu bölgede Türkiye istemeden hiçbir şey yapılamaz…

        Türkiye ve Rusya birlikte bir işi kotarmaya kalktığında da kimse önünde duramaz...

        Bunu anlamak için yakın geçmişte yaşananları görmek yeterlidir…

        Normalleştik kestik

        Normalleştik kestik
        0:00 / 0:00

        Selanın camilerin hoparlörlerden okumasının kesilmesinde tek başına Toplum Bilimleri Kurulu etkili olmamış.

        Diyanet İşleri Başkanlığı'ndan dün aktarılan bilgiye göre camilerin 5 vakit namaza açılmasıyla girilen yeni normal dönemde, bu yönde adım atılmasının uygun olacağı görüşü de etkili olmuş...

        Diğer Yazılar