Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        CUMHURBAŞKANI Erdoğan “Ekonomi, hukuk ve demokraside yepyeni bir seferberlik başlatıyoruz” dedi, ancak bunun detayı konusunda fazla bir bilgi vermedi.

        Konunun taraflarını dün arayıp “reform” kapsamında nelerin hedeflendiğini sordum.

        Çünkü en son 2013 tarihinde bir reform gerçekleşmiş, kamuda başörtüsü yasağının kalkması sağlanırken, her sabah okullarda okutulan “Andımız”ın okutulması uygulamasına son verilmiş, köylerin eski yerel isimlerini almasının da önü açılmıştı.

        Sonrasında da uyum yasaları yapıldı ancak bu denli etkili düzenlemeler içinde yer bulmadı, daha çok Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile uyum sağlamayı hedefleyen düzenlemelere gidildi.

        Bugün ise yeniden 2007-2013 şartlarına dönüş yapılacağının işareti veriliyor.

        Reform düzenlemeleri ile ilgili verilen tarih ise TBMM’deki bütçe görüşmelerinin sonrasına hedefleniyor.

        Belirttiklerine göre, Ocak ayıyla birlikte bir dizi yeni kanun düzenlemelerinin hızla TBMM’ye teklif olarak sunulacağı süreç başlayacak.

        Yine vurguladıklarına göre, ilk adımda ifade özgürlüğü, hakim teminatına ilişkin dile getirilen ancak son iki pakette yer bulamayan düzenlemeler gelecek.

        İNSAN HAKLARI EYLEM PLANI

        Muhtemel ki bunun hemen öncesinde 2019 Ocak ayında aslında açıklanması planlanan ancak son anda vazgeçilen İnsan Hakları Eylem Planına yönelik, AB’nin de beklediği bir dizi düzenleme hedefleniyor.

        Adalet Bakanlığı’nda çalışmaları devam eden İnsan Hakları Eylem Planı’nın bizzat Cumhurbaşkanı tarafından açıklanması amaçlanmış.

        Hedef, AYM ve AİHM kararlarında yer verilen ihlal alanlarına ilişkin etkili çözümler geliştirilmesi ve bir süredir ilişkilerin soğuk olduğu insan hakları alanında faaliyet gösteren uluslararası koruma mekanizmalarının gözlem ve raporlarının dikkate alınması…

        Hatta işbirliğine gitme yollarının geliştirilmesi…

        Ekonomi ile ilgili düzenlemeler ise muhtemel ki Perşembe günü Hazine ve Maliye, Adalet bakanları ile Merkez Bankası Başkanı’nın iş çevreleriyle yapacağı görüşme sonrasında gerçekleşecek.

        Burada hedef, yatırımcıya güvence getiren düzenlemeler ve yatırım ortamının iyileştirilmesine ilişkin uygulamada karşılaşılan zorlukların giderilmesi…

        İFADE ÖZGÜRLÜĞÜNE ENGEL

        “Mülkiyet hakkı ve insan hakları kesişmesine kadar kapsamlı bir eylem planını devreye sokacağız” dedi, bazı ayrıntılar verdi.

        Altını çizdikleri, birkaç gündür Prof. Dr. Adem Sözüer’in de belirttiği, “Yasalardan değil uygulamadan kaynaklı sorunların aşılmasına” odaklı.

        O nedenle ilk aşamada ele alınacak fikir hürriyetine ilişkin düzenlemede, daha çok, “uygulamada insan hakları duyarlılığının arttırılmasına yönelik çalışmalara ağırlık verilmiş…”

        Özellikle, “medya aracılığıyla ifadenin açıklanması, gösteri ve toplantı yürüyüşleri sırasında gereksiz gözaltı, tutuklamalardan kaynaklanan ölçüsüzlüğün ortadan kaldırılması” amaçlanıyor.

        SORUN UYGULAMADA

        Haber verme, bilgi aktarma sınırları içinde gerçekleşen eleştiri ve düşünce açıklamalarının suç olmadığına ilişkin mevzuat düzenlemesine gidilmesinin amaçlandığı belirtildi.

        Biraz açmalarını istedim, örnekle yanıt verdi:

        “Türk Ceza Kanunu’na göre ‘Haber verme sınırlarını aşmayan ve eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklaması suç oluşturmaz…’ ama gelin görün ki uygulamada büyük sorun yaşanıyor; mevzuat düzenlemeleri ile bunların aşılması hedefleniyor…”

        Adalet Bakanı Abdulhamit Gül de TBMM’de bakanlığının bütçesi görüşülürken dile getirilmişti.

        AYM VE AİHM KARARLARI

        Buna göre hakim ve Cumhuriyet savcılarının terfi incelemesi ve denetimlerinde Anayasa Mahkemesi, Bireysel veya AİHM kararlarına uyumsuzluğu göz önüne alınacak; terfilerinde göz önünde tutulacak bir mevzuat düzenlemesine gidilecek.

        Burada en dikkat çeken ise Adalet Bakanı Gül’ün de eleştirdiği AYM’nin Enis Berberoğlu kararının yerel mahkeme tarafından tanınmamasına ilişkin bir durumun bir daha yaşanmaması.

        Bunun için de AYM’nin ihlal kararlarının, yargılamanın yenilenmesi sebebi olarak usul kanunlarında açıkça yer alması kararına varılmış.

        Yani bir daha mahkeme, ben kararını tanımıyorum diyemeyecek, yeniden yargılama yoluna gidecek, ayrıca bu tavrı kadro ilerlemesi ve terfilerinde de kıstas oluşturacak.

        COĞRAFİ TEMİNAT BU KEZ TAMAM

        Asıl önemli olanı ise iki pakette yer alacağı söylenmesine karşın son anda çıkarılan “Belirli bir mesleki kıdeme ulaşmış hakim ve savcılara coğrafi teminat getiren” düzenlemenin bu kez ilk pakette yer alacağının sözü veriliyor.

        Yani hakimlerin süreleri dolmadan keyfi olarak bir yerden diğerine sürgüne gönderilmesinin önüne geçilecek.

        Yine özgürlük hakkını etkileyen, gözaltı, tutuklama ve diğer koruma tedbirlerine ilişkin mevzuat ve uygulamanın da gözden geçirilmesine karar verilmiş; çünkü mevcut kanunların yeteri oranda hakkı tanıdığına inanılıyor; yine de bir eksiklik varsa düzeltme yoluna gidileceğine de vurgu yapılıyor.

        Bunun için gösterilen örnek de hukuk sistemine yeni kazandırılan “uzlaştırma” ile ilgili iyi işlediğine tanıklık edilen sistemin aksayan yönlerine ilişkin düzenlemelerin hemen yapılması.

        Yeni bir hazırlık var ancak bunun ne kadarının uygulamada hayata geçeceğine ilişkin net bir söylem de henüz bulunamıyor…

        Sanırım TBMM’ye gelince daha net göreceğiz…

        Anayasa paketi…  

        Anayasa paketi…  
        0:00 / 0:00

        BİR süre önce de buradan dile getirdim…

        Siyasette tam anlamıyla “ittifak çatlatma” taktiği oynanıyor.

        Oynanan zemin de ötekinin tabanı üzerine kurulu.

        Hedefte ise ağırlıklı olarak liberal milliyetçi mütedeyyin taban var…

        Her iki taraf da ağırlıklı olarak kamuoyu araştırmalarında kafası karışık çıkan bu kesimi koparıp kendi safına katmaya oynuyor.

        Örneğin İYİ Parti’den dün ihraç edilen Ümit Özdağ’ın ilk kez dile getirdiği “HDP ile birlikte Anayasa hazırladılar” iddiası bunun en iyi zeminini oluşturdu.

        Cumhur İttifakı bileşenleri bunu alıp, sanki dün böyle bir hazırlık yapılmış gibi atağa geçti.

        Oysa 2018 yılında eğer seçimden başarılı çıkılırsa parlamenter demokratik sisteme dönmek için ilkeler bazında nelerin yapılabileceğine yönelik CHP’li İbrahim Kabaoğlu’nun hazırlığı olduğunu herkes biliyor.

        Dolayısıyla bugün taraftarlarının eleştirdiği o hazırlığın içinde AK Parti’nin de görüşüne başvurulmuştu.

        Nitekim Özdağ da AK Parti’nin de bulunduğunu açıktan dile getirdi.

        DAVUTOĞLU’NUN PAKETİ

        Millet İttifakı ise buna karşı AK Parti içinden kopan ve seçime girmek için kongre sürecini tamamlayan Gelecek Partisi ile karşılık verdi.

        Gelecek Partisi lideri Davutoğlu’nun parlamenter demokratik sisteme yönelik bir hazırlığının olduğunu bunu partilere sunacağının ilk açıklamasını CHP lideri Kılıçdaroğlu yaptı.

        Davutoğlu da dün İYİ Parti’yi ziyaret ederek hazırladığı parlamenter demokratik sisteme geçişle ilgili Anayasa taslağını İYİ Parti lideri Akşener’e sundu.

        CHP’YE GİDECEK

        Davutoğlu bu kapsamda yarın da CHP lideri Kılıçdaroğlu’nu ziyaret edecek.

        Burada dikkat çeken Millet İttifakı bileşenlerinin önce ilkelerde, ardından söyleminde, sonra görüntüde bugün de ortak Anayasa çevresinde ittifakını sergiliyor olması.

        Bunun toplum algısında etkili olmamasının olanağı yok.

        Böylece Millet İttifakı da Cumhur İttifakı’nın mütedeyyin muhafazakar ve milliyetçi kesimine oynuyor; iyileştirilmiş parlamenter sistemde daha huzurlu olacağının mesajını veriyor.

        Özetle her iki kesim de ötekinin tabanında ittifak çatlatmak için çabalıyor…

        Diğer Yazılar