Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        İLK ulaşıp vatandaşlarına yapılmasını sağlamakla kalmayıp, ikinci bir anlaşma ile de miktarını 100 milyona çıkardığı Sinovac aşılarının tedarikinde bir süredir sorun yaşanıyor.

        Sorun o denli ki, ne zaman yeteri miktarda geleceği söylense tersi oluyor ve tedarik zinciri bir anda kırılıyor.

        Ya geleceği miktarda ithalat gerçekleşmiyor veya ciddi oranda gecikme ile karşılaşılıyor.

        Oysa ileri sürülen anlaşmaya göre, Mayıs ortasına kadar yeteri miktarda aşının gelmesi ve en azından 25 milyon kişinin ikinci doz aşısını tamamlamış olması gerekiyordu...

        Bunu daha önce de Sağlık Bakanı Koca birkaç kez dile getirdi.

        Ancak ne zaman açıklama yapsa aşı tedarikinde bir şekilde sorun ortaya çıktı; ciddi oranda gecikti.

        Son dönem yaşananlar da bunun en iyi örneği...

        GERİSİNDE UYGUR YOK

        Peki buna neden ne?

        Bunu en yetkili isimlerden birine sordum...

        Yanıtına gelmeden önce bu noktaya nasıl geldiğimizi anlatayım...

        Biz Ankaralı gazeteci milletinin bir geleneği vardır...

        Her büyükelçiliğin yeni atanan basın müşaviri için eskiden resepsiyon düzenlenir, diplomasi muhabirleri ile Ankara temsilcileri, hatta bazılarında da genel yönetmenler davet edilir ve tanıştırılırdı.

        Salgınla birlikte bunun yerini zoom toplantıları aldı.

        Çin Halk Cumhuriyeti’nin yeni göreve başlayan Basın Müşaviri’ni zoom üzerinden Büyükelçilik Müsteşarı Cheng Weıhua tanıştırdı.

        REKLAM

        Sohbetin sonunda, Weıhua’ya son dönemde de karşılaşılan aşılarla ilgili tedarik gecikmesinin nedenini sordum.

        Söze, “Bunları benden yazabilirsiniz” diye söze girdi ve “Bu ay içinde yeni bir parti gelecek” deyip devamını getirdi:

        “Birçok gerekçe ileri sürülüyor. Ancak şunu bilin ki kesinlikle bir duraklama söz konusu değil. Asılsız bir şekilde bunun Uygur konusuyla bağlantısı da kurulmaya çalışılıyor; kesinlikle ama kesinlikle böyle bir durum yok.”

        Bunlar söz konusu değilse o zaman neden tedarik zincirinde kopmalar yaşanıyor?

        300 MİLYONA ÇIKTI

        Weihua, nedenini samimi bir şekilde anlattı.

        Aktardığına göre Çin hükümeti kendi vatandaşını öncelikle aşılamak için bir program başlatmış.

        Türkiye’nin anlaşma yaptığı tarihte 1.4 milyar nüfuslu Çin’in vatandaşlarına yaptığı aşı miktarı 10 milyon kadarmış.

        Hükümet başlattığı kampanya ile aşı üreticilerine belirli bir miktarı içeriye verme mecburiyeti getirmiş.

        Bunun sonucunda aşılanan Çin vatandaşlarının sayısı iki ay içinde 300 milyona ulaşmış.

        Bununla birlikte aşı üreten firmalar da üretim miktarlarında ciddi artış yapmış.

        Sonunda iç talep büyük oranda karşılanmaya başlayınca bir sorun kalmamış ve tedarik zincirinin önündeki engeller tamamen kalkmış...

        Çin Halk Cumhuriyeti Büyükelçi Müsteşarı Weihua, büyük bir miktarda aşının bu ay geleceğini sözlerini tamamlarken de dile getirdi...

        BAKANLIK: AŞI GELİYOR

        Weihua ile konuştuktan sonra Sağlık Bakanlığı’nın konuyla ilgili yetkilileri ile de konuştum.

        Onlar da sorunun ortadan kalktığını ve bu ay sonuna kadar ilk etapta 1,3 milyon doz olmak üzere ciddi miktarda aşı geleceğini belirtti.

        REKLAM

        Aktardıklarına göre 1.3 milyonun dışında, şişelemesi Türkiye’de yapılacak 8 bin litre de damacana aşı gelecek.

        Hepsinin toplamının 17 milyona ulaşacağını ve Haziran sonuna kadar da Biontech ve SputnikV aşılarının da eklenmesiyle ciddi bir aşı stokuna ulaşılacağını söyledi.

        Nitekim Sağlık Bakanı Koca da Yeni Şafak Yazarı arkadaşım Mehmet Acet’e benzer konuşmuş...

        Hatta, “Yaz döneminde 18, belki de 16 yaş üstü herkesin aşılanabileceğini” duyurmuş...

        Yine de temkinli olmakta fayda var...

        DUBLE MUTANT

        Bunu vurgulamamın nedeni virüsün kasıp kavurduğu Hindistan’daki durum...

        Eğer bu şekilde devam ederse bugüne kadar yapılmış veya üretilmiş aşıları da boşa çıkarabilir.

        Özellikle de Çin’den gelen Sinovac gibi inaktif aşıları...

        Çünkü bu aşılar var olan veya laboratuvar ortamından model olarak geliştirilmesi sonucu gelecekte muhtemel virüslere göre üretiliyor.

        Ancak Hindistan’da karşılaşılan yeni mutant bunların çok ötesinde bir özelliğe sahip gibi görünüyor.

        Henüz bilim insanları tam anlamıyla verilerini yayınlamadılar ancak ilk inceleme iki mutant virüsü bünyesinde taşıyan, yani duble mutant bulunduran yeni bir virüs çeşidine işaret ediyor.

        Bazı bilim insanları Hindistan’daki duble mutantın ciddiye alınmaması gerektiğini ileri sürüyor...

        Hatta, “Öyle bir mutant yok” yaklaşımı sergiliyor.

        DAHA TEHLİKELİ

        Ancak konuya hakim bilim insanlarının yaklaşımı bunun ötesinde.

        Nitekim yıllarını bu konuya veren Halk Sağlığı Uzmanı Prof. Dr. Levent Akın, Prof. Dr. Mustafa Haköksüz ve Prof. Dr. Serhat Ünal henüz bilimsel verilerin ellerinde bulunmadığının altını özenle çizdiler.

        REKLAM

        Ancak Hindistan’da ortaya çıkan yeni mutantın spike denilen ve hücreye yapışmasını sağlayan bölümlerinde iki mutasyonun olduğunun görüldüğüne vurgu yaptılar.

        Prof. Dr. Akın, bunun etkisi ve yayılım gücü konusunda ellerinde bilimsel veri olmamakla birlikte virüsün bu denli yaygın olduğu yerlerde benzer mutasyonlarla karşılaşılmasının normal olduğunu anımsattı.

        Hindistan ve Çin’in geçmişte ortaya çıkan birçok salgının ana merkezi olduğunun da altını çizdi.

        Yeni mutantlar karşısında duyarlılığın da yüksek tutulması gerektiğini belirtti.

        HÖDÜK SALDIRISI

        Bilim insanlarının bakışı böyle...

        Ancak son dönem salgının ilk çıktığı günlerin ötesinde yeni bir durumla karşı karşıyayız.

        Bilim insanları ekrana çıkmak, demeç vermek konusunda oldukça çekingen bir tavra girdi.

        Bu noktaya gelmesinin nedeni de belli.

        O konuda uzmanlığı olup olmadığı bir yana, virüsün durumu ile ilgili bilimsel dergilere ulaşıp okuyacak bir yabancı dili olmayan daha ilerisi hayatında eline bir roman alıp okumamış bir kitle, bilim insanlarına akıl vermeye başladı.

        “Sen kim oluyorsun... Haddini bil...” cümleleri ile eline Twitter'ı geçiren birkaç hödük, tam da kelimenin karşılığındaki gibi kaba, nezaket kurallarından uzak bir şekilde bilim insanlarına saldırmaya başladı.

        Onları hedef haline getirmekte de anında başarılı oldu.

        Üzüldüğüm bunları yapanlar hakkında, salgının yayılmasına neden olmaktan yasal işlem başlatmak yerine, tam tersine bilim insanları hakkında işlem başlatılıyor olması.

        Bir ülkede eğer bilim insanları geri çekilirse, sonrasında nelerin olacağını umarım tahmin etmek zor olmaz.

        Bugüne kadar Türkiye’nin salgındaki başarısında gösterdikleri performansın da onların sayesinde olduğu unutulmamalı.

        Çünkü kırdığımız aslında kendi sağlığımız...

        Diğer Yazılar